şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Ne tuhaf seydir su gurbet….
Bir o kadarda çekilmez. Gurbet bizim seçimimiz, bazende seçmeye mecbur edildiğimiz…
Hele o ilk yıllar ne dayanılmaz, ne kahredicidir. Ne gözyaşları dökülmüstür bu gurbet denilen zindanda.
Evimde geçirdiğim bütün saatlerimde yanımda açık bir radyo bulunur. Asla radyosuz yapamam. Daha doğrusu müziksiz yapamam. Bu bir yıldır radyosuz yapamamaya dönüştü. İşte o devamlı dinlediğim radyoda akşamlardan bir akşam programın konusu “SEVGİ”ydi.
Sen; bir İstanbul türküsüsün, ben; Anadolu’nun sıcacık ekmeğinin buharı. Sen; Karadeniz’de horon ve mısırsın. Ben; Ege’de biraz üzüm, biraz incir. Sen; bembeyaz karsın Erzurum’da ve Kars’ta. Ben; sende biten kardelen. Sen; yağmurdan sonra açan güneşsin.
Aşk satırlara dökülmüyor tamamıyla hiçbir zaman. Tam anlatacakken yüreğindeki o karşı konulamaz sevgini, işte tam o zaman tüm cümlelerinin tükenmek üzere olduğunu anlarsın ve durduğun yerde dört döner, şaşırıp kalırsın sanki.
Geceler bitsin diye haykırırım her zaman dünyaya ama gecelerin dostum olduğunu ne de çabuk unuturum oysaki. Geceler olmasaydı eğer kim nasıl içini dökerdi duvarlara. Zifiri karanlık sökerken içe saplanan huzuru ağlamaklı geçirmek ne de büyük bir kayıp
Boş… Bana gelen ve benden dışarıya akan hisler bomboş… Gözkapaklarım nedensiz çaba sarf ediyor. Ne duvarın ne de karşımda dikilen insanın değeri var. Ayna kırıkları acıtıyor ayağımı ansızın; az da olsa çıkarıyorum sanal âlemden zihnimi… Ayna karşımda gurur verici
Özlemlerimle geldim. İçimde yeşeren goncaların, bütün ihtişamını yaşarken bahar, bebeğin masumiyeti ile geldim kapına… Aşk sözcüklerinin kekremsi burukluğu dilimde pas gibi kalırken, söylenmemiş sözcükler boğazımda düğüm düğüm kalıyordu… Ruhumun
Neden gittin sevdiğim! Neden! Sen gittin ben bakakaldım arkandan. Söylenecek çok şey vardı, sustum! Hiçbir şey yapamadım. Gözlerim konuşsun istedim… Donuk gözlerimle sadece gidişini izledim. Her zaman bu böyle değil miydi? Kelimeler yetmiyor bazen anlaşılmaya,
Sevmek, kabullenmektir bazen. İyisiyle, kötüsüyle, yanlışıyla, doğrusuyla. Bende seviyorum onu işte. Onunla vakit geçirmeyi, onunla zamanı unutmayı, gün geçtikçe artan her bir dakika çoğalan bir sevgiyi hem de…
Ne zaman haelse sarı sarı yapraklar düşse dalından ve sürüklense rüzgârın önünde aklıma düşersin. Güneş ne kadar ısıtırsa ısıtsın dağları, ovaları, ne kadar parlak olursa olsun hep hüzündür içim, üşürüm. Üstüme üstüme yürür hüzünlü güz gülleri. Bilirim ki acılardır