şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Neden böyle sevgi dolu olduğumu soruyorlar.
Sabırla olayların karşısında duruşumu merak ediyorlar.
Hayata pozitif bakışımı okuduğum meta-fizik, olumlu düşüncenin bana yansıyan ilhamıdır sanıyorlar.
Hatırlıyor musun, yıl 1985..Mart ayının ortalarındayız.
Yalnız sen ve ben. İçime düştüğün o anı, sen ve ben biliyorduk. Senin karnımda
olduğunu öğrendiğim anda ben 14 yaşındaydım, saatlece ağlamıştım.
Zeynep Turunum;
Merhaba Zeynep Torunum. Bu sana ikinci mektubum oluyor. Yarın Kurban Bayramı ve sana olan özlemim, hasretim hala dayanılmaz acılarla devam ediyor. Nasılsın benim biricik torunum? Umarım sağlığında bir sorun yoktur. Artık evin içerisinde, sokakta ve parklarda koşturmaya başladın umarım.
Önce liste yapmıştım kendime.. Bugün çarşıdan alacaklarımın listesi.. Baktım liste çok kısa.Ne mutlu ki fazla bir eksiğim yokmuş. Çok şükür evimde erzağımda varmış, bayram çukulatam ve
kahvemde.. Çalışıp kazanınca evin bereketi içinde oluyor, mutfağın zenginliği de.. Sadece bayramın duygusu satın alınmıyor.. Tüm çarşıyı dolaştım.. İnsanların
coşkusunu seyredip mutlu oldum.
Merhaba.
Ben yüreği yanık,sözleri kanla dolu bir aşığım.
Deli gibi sevmenin güzelliğini yaşayan ve özlemenin bedenini sardığı acıyı yaşayan bir aşk kölesiyim.
Dipsiz kuyunun ardı sıra yaşam mücadelesi veren bir efsaneyim.
Uzun süredir sana bakmıyordum. Resimlerini, kitaplarını, diş fırçanı, kahve bardağını hatta ve hatta yaptığını bile bir sandığa koyup tarasa sakladım. Fark ettim de senden kaçış mümkün değildi. Rüyalarımdasın. Bazen uyumuyorum sırf rüyalarıma geliyorsun diye. Ama her defasında uyuyup yine seni görüyordum. Seni sakladım. Kısacası sana ait ne varsa kaldırdım. Merak etme ömrüm hiç
Bugünlerde herkes bir başka davranıyor bana. Bu durum hiç hoşuma gitmiyor aslında. Ben alışkın değilim insanların bana iyi davranmasına, gülen yüzlerine. Ki bunlar maske, biliyorum. Her neyse. Herkes arayıp “Geçmiş olsun”lar yağdırıyor başımdan aşağı ya da “Takma kafana”lar. Takmıyorum zaten bu hastalığı bilmiyorlar. Ben hastalanmadan önce de Azraille dip dibeydim. Yani 23 Haziran’dan beridir.
Sevgili Zeynep Torunum;
Gece rüyalarımı süsleyen, bazen benimle konuşan, bazen benimle köşe kapmaca oynayan, bazen de benden çok uzaklara kaçmaya çalışan biricik torunum Zeynep. Sen dünyaya geleli artık üçüncü yaşını doldurmak üzeresin ve ben hala seni göremedim. Şu dünya gözüyle seni göremedim. Senin o küçücük, minnacık
Seninle
eskisi gibi konuşmak, öyle güzeldi ki anlatamam. Kim bilir belki de bunun için hemen sonra akan gözyaşlarıma engel olamadım. O duyguyu bilir misin? Seni yakınımda avuçlarıma sığdıramayacakmış gibi hissederken, tüm benliğimle
Ey dost,
Dosttan gelen mektuba bîgâne kalıp hevâsının peşinde ömür tüketen, yolun sonu görününce de ‘’ hafızâ-i beşer nisyân ile mâlüldür ’’ zırhına bürünen bu bî-vefânın ‘’ Ey dost ’’ diye hitap etmesini hoş göreceğini umarak; üstüne andlar içtiğin zamanlardan bir zamanın kıyısından yazıyorum sana; üstüne andlar içtiğin zamanlar içre yâd etmek için seni …