şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Günler kovalambaç oynuyor birbiriyle. Doğum ve ölüm, rollerini gün be gün, bıkmadan usanmadan, hayat sahnesinde gösterime sunuyor. Perdeler birbiri ardınca açılıp kapanıyor. İbret alan seyircilerine sergiliyor oyunlarını ardı ardına.
Annemin yüzüme bakmağa kıyamadığı, babamın gözünün nûru, gönlünün sürûru
Ben Sevocan, aşkın aahh haliinin gönüllü saliki , sonsuz yolcusu olmaya içten
içe namzetken bilmiyordum ki aşk şehidi Şems’in elleriyle yoğrulup O’nun
aşk fırınında közleneceğimi…
Şefkat deyince hep kadınlar ve anneler çağrışım yapar bende.
Kadınlar , fizyolojisi ve psikoloji açısından farklı bir tabiata sahip , analık buuduyla çookk şefkatli, sevecen , Rahîm olan Allah’ın rahmet tecellîsi olması itibariyle merhametli , affetmeğe meyyâl ve erkeğe ise emanet olarak yaratılmışlar.
Şefkat deyince hep kadınlar ve anneler çağrışım yapar bende.
Kadınlar , fizyolojisi ve psikoloji açısından farklı bir tabiatta sahip ve analık buuduyla erkeğe emanet olarak yaratılmışlar . Cennetlerin gölgesinde şefkat yudumlaya yudumlaya evlatlarını yetiştiren ne zarif varlıklar…
Âlemleri kuşatan, gönülleri nûş eden büyük sırrın sesisin sen ey âşık ney. İnlersin, aşk nefesiyle üfleyen nefeslerle .. Nerede üflenirsen coşarsın, Hakk’a âşık gönüllerle ..Ki bulunulan ortamın nâhôşluğuna inat, kendi aşkının yanık, buğulu nağmelerini, ıpıl ıpıl yağan rahmet damlaları misali düşürürsün, düşmüş yüreklere… Kaldırırsın onları şefkatle göklere, alırsın kanatlarına… Uçurursun dinginleştiren hû sedânın
Şu yalan dünyada bir sevgi, bir de ölüm olgusu var ki bir
çoklarının yüreğini titretir ölüm.. Rahmân’a ait olan sevgi kavramı ne kadar güçlü ve gerçekse, diğeri yani ölüm olgusu yokluk ya da hiçlik ya da kayboluşluktan çıkıp, ebediyyete intikal, ya da sonsuz
Ölüm…! Kimilerine göre düğün.. Kimilerine göre ebedi bir kâbus ve i’dâm .. Ötesi ise ya cennet bahçelerinden bir bahçe… Ya da cehennem çukurlarından bir çukur..!
Dil bilmek bir ayrıcalık…Hani mu’zib bir ifadeyle “ne kaa lisan o kaa insan” diyesim geldi gülerek… 🙂 Ama osmanlıca okumayı, hele bir de yazmayı bilmekse bambaşka bir ayrıcalık nâçizâne düşüncem….
Ruh, yaratılmışların en şereflisi, enn nâzenini olan insanın sonsuzluk boyutu…Akılsa evreni ve yaratanını tanımak için ona sunulmuş derin düşünebilme, gerçekleri bulabilme, çözüm getirebilme yetisi… Bir nev’i doğruyu yanlıştan ayırmaya yarayan