Yazamayan Yazar


Merhaba, ben Ahmet içinizde yaşamaya çalışan herhangi bir yazarım. Yazarım dediysem yazamayan yazarım.

Ahmet lebtabını açmış yazmaya başlamışken annesi Fatma odaya dalarak
:
FATMA-sen acıkmadın mı kuzumahmet irkildi ve sinirlendi
AHMET-bismillah,( Ahmet derin nefes alıp verdikten sonra)
AHMET-Yemin ederim polis özel harekatçı olacak kadınsın
FATMA-öyleyimdir
AHMET-Peki benim suçum neymiş sorması ayıp?
( Fatma şaşırmış bir halde)
FATMA-suç mu ne suçu suçmuş yok oğlum
AHMET-e madem suçmuş yok o zaman odama neden polis özel harekaatçı gibi dalıp benim dikkatimi dağıtıyorsun bana garezin ne sen benim o dünyayı yaratabilmem için yemeğe içmeğe değil dikkatimi toplamaya ihtiyacım var bunu bimiyor musun?
FATMA-Biliyorum
AHMET-o vakit neden yapıyorsun beni delirrtmek için mi yapıyorsun eğer delirtmek için yapıyorsan boşuna zahmet etme ben zaten deliyim.
FATMA-ayy yani sanada iyilik yaramıyor ben gidiyorum işim gücüm var
AHMET-sanki benim işim yok ben oyun oynuyorum burada fatma odadan çıktı.
ertesi gün
Ahmet’in yakın akrabasını düğünü vardı ve ailece oraya gitmeleri gerekiyordu evde düğüne hazırlanırken


AHMET-Gidiş bir saat geliş bir saat oldu mu sana iki saat bir saat takı töreni bir saatte o şamata toplam yarı mesai kaçtı.
(Ahmetin babası Osman)
OSMAN-bu manyak gene neyi hesaplıyor
FATMA- ne yalan söyleyeyim bu sefer ben de Bir şey anlamadım
AHMET-ne kadar vakit kaybedeceğimi hesaplıyorum. OSMAN-ne kadarmış
AHMET-Yarım mesai günü heba oldu iyi mi
OSMAN-değil mi?
AMET-hee iyi iyi hatta çok iyi ya baba sanki dünyanın en zengin ülkesiyiz nereden bakarsan bak iki hafta resmi tatil var sonra nereden çıktı bu kriz acaba nereden çıktı birde şu merasimler var evlenme teklifi var yeni moda olmazsa olmaz kız istemesi var sözü var nişanı var kınası var bu da yeni çıktı bekarlığa veda partisi düğünü var balayı var daha var var Allah var OSMAN-sen ne gıcık herifsin ulan
AHMET-doğruyu söyleyince gıcık oluyorsun Maalesef ne yapacaksın hayat böyle hem ne demiş atalarımız doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar zaten bizim millet çalışmaktan çok savaşmayı seviyor Ahmet odasına gitti
OSMAN-gıcıkmıcık ama ağzı iyi laf yapıyor bizim delinin keşke avukat olsaydı .

Düğün salonu

(Ahmet ve ailesi düğün salonunda bir masaya oturmuş Ahmet cep telefonuyla ilgileniyordu ama bu durum Fatmanın hiç gitmiyordur hatta Ahmete hafiften sinirli bir şekilde şöyle dedi.)

FATMA-evladım Ahmetten gürültüden duymaz.
OSMAN-hop Ahmet yine irkildi
AHMET-BİSMİLLAHsonra
AHMET-savaş mı çıktı ne oldu
OSMAN- hay Allah korusun
FATMA-oğlum biraz etrafa bak
AHMET-ne var etrafta işte normal olarak herkes göbek atıyor istiyorsanız sizde göbek attın ama lütfen beni rahat bırakın
OSMAN-neden
(AHMET, sahne planlaması yapıyordum o anda slow müzik çalmaya başlar ve Ahmetin başında bir kız biter)
KIZ-dans edelim mi Ahmet? ( şaşırır )
AHMET-destur bre kızım sen kıyamet alameti misin?
KIZ-anlamadım
AHMET-hiç şaşırmadım
KIZ-neyse anlaşılan benimle dans etmeyeceksin
AHMET-hele şükür anladın
KIZ-o zaman iyi.akşamlarahmet kızı geçiştirerek AHMET-iyi akşamlar iyi akşamlarkız gitti
FATMA-kıza ayıp ettin
AHMET-kız ayıbı kendi kendine etti
OSMAN-valla bu sefer haklısın
AHMET-ben hep haklıyım da sen bakma işte
OSMAN-tövbe tövbe
AHMET-ne yalan mı
OSMAN-sana şuradan bir tokat çakasım geldiki sorma gitsin
AHMET-osmanlı tokadı diyorsun yani
OSMAN-aynen öyle.

(Günlerden bir gün çocuklar sokakta top oynuyordur. Ahmet ise odasında kulaklarına pamuk tıkamış bir halde romanını yazıyordur aradan çok geçmeden bir top Ahmetin odasının camını kırmak suretiyle odadan içeri girdi Ahmet gene irkildi.)

AHMET-Allah, (tam kızmak için odadan çıkacakken çocukken oynadığı misketleri gördü onlarıda alıp gülümseyerek dışarı çıktı)
AHMET-Gelin bakalımçocuklar suçu bir diğerinin üzerine atmya başladı hatta bir kaçı birbirinin üstüne yürümeye başladı ahmet araya girip çocukların hepsi sustu.
AHMET-ben bağırıp çağırmak gelmedim ben size oyun öğretmeye geldim şimdi toplanın bakayım yalnız evde bebek olanlar bu misketkeri onların ulaşamayacağı yerlere saklasınahmet çocuklara oyunu öğretip eve geri dönüp roman yazmaya devam etti.

ertesi gün


(Ahmet sahilde bir banka oturmuş hem romanını yazarken hemde güzel güneşin tadını çıkarıyordur taaki bir dondurmacı Ahmetin yanına gelerek bağırarak satış yapmaya başladı. Ahmet başta öfkelendi derin nefes alıp verdikten sonra sakinleşti.
)
DONDURMACI- dondurmam kaymak kaynanam manyak gel vatandaş gel Maraş dondurmasına gel gel çocuğunu sevindir gel vatandaş gel Maraş dondurmasına gel gel çocuğunu sevindir dondurmam kaymak kaynanam manyak gel için serinlesin gel vatandaş gel maraş dondurmasına gel!
(Ahmet dondurmacının sözlerine güldü dondurmacı Ahmete bakarak)
DONDURMACI-kardeş dondurma ister misin
AHMET-yok abi istemiyorum
DONDURMACI-tüh bugün hiç siftah yapamadım neyse kısmetten öte yol yok (Ahmet dondurmacının haline üzüldü)
AHMET- abi burası emekli kasabası burada ne çocuklu aile bulabilirsin nede iki sevgili yani abi bugün yanlış yere tezgah açmışsın ama eğer istersen benim mahalleme git oradaki çocuklar canavar gibi bütün dondurmaları yerler hatta dondurmalarla kalmazlar tezgahıda yerler hatta seni bile yiyebilirler DONDURMACI-o zaman ben gideyim
AHMET-durduğun kabahatdondurmacı tezgahını topladı ve gitti ahmetse huzur içinde romanını yazmaya devam etti .

Birkaç gün sonra


(Belediye su borularını değiştirmeleri için işçi ve iş makinelerini ahmetin sokağına göndermiş ahmetse fatma ve osmanla evde kahvaltı yapıyordur ama osman bu iş makinellerinin sesinden hem rahatsız olmuştur hemde öfkelenmiştir.)

OSMAN-ulan bu herifler evi başımıza yıkacak (Ahmet sakin bir halde gülümseyerek)
AHMET-sakin ol baba adamlar işlerini yapıyor
OSMAN-hadi ben neyse açarım televizyonu zaman öldürürün sen nasıl roman yazacaksın eğer sorması ayıp olmazsa
AHMET-bir iki saat sonra bulurum bir şey sen beni hiç merak etme
OSMAN-inşallah bulursun yoksa bunlar bizim evi başımıza yıkacak.
AHMET-bulurum bulurum (Fatma bu konudan sıkılmış konuyu değiştirmek için lafa girerek şöyle dedi)
FATMA-hadi çayınızı için çayınızı soğutmayın ahmet gözlerini kocaman açarak bağırdı
AHMET-buldum
OSMAN-ne çabuk
AHMET-bu defa böyle oldu neyse anne bizim semaver nerede
FATMA-mutfak dolabında duruyor
AHMET-baba sen semaveri yak anne sende çayı demle bende götürüp vereyim onlar çay içerken bende romanımı yazarım Osman. (semaveri yaktı Fatma çayı demledi ahmette çayı işçilere götürdü sonra eve dönüp romanına en son bıraktığı yerden devam etti)

Yaklaşık bir hafta sonra


(Ahmetin annesi Fatma evde kadın günü düzenledi. Ahmetse dışarda yağmur yağdığı için kulaklarına yine pamuk tıkamış romanını yazmaya çalışıyordur. Ama bir türlü dikkatini yazdığı romanına veremiyordur çünkü teyzeler dedikoduyu yüksek sesle yapıyorlardır ve Ahmetin aklına şiir yazmak gelir ve Ahmet şiir yazar bilmiyorum ben kimim bilmiyorum ne istiyorum hayattan herkesin bir hesabı var şu cihandabenimki ne bilmiyorumbilmiyorum!
Bilmiyorum ben neyim bilmiyorum neden yaşamak bu kadar zor ve insan neden zoru gördüğünde kaderi suçlar bilmiyorum insan neden emek vermek dururken kolayı seçer bilmiyorum.
Bilmiyorumben var mıyım bilmiyorum insan neden işin sonunu düşünmeden hareket eder neden insan aşk diye bir yalanın peşine takılır peki neden insan iyilik dururken kötülüğe yönelir bilmiyorum bilmiyorum da bilmiyorum Ahmet şiiri yazdıktan sonra masadan kalktı tam o anda Ahmetin odasının kapısı açıldı ve odaya en az 15 komşu teyze birden girdi. Bizim gariban Ahmet gene ürktü)

AHMET-Allah (sonra şaşkın bir halde )
AHMET-buyrun
AYŞE TEYZE-kolay gelsin evladım
AHMET-sağolun
SEMRA TEYZE-son romanın nerede oğlum Ahmet soruyu yanlış anladı
AHMET-kitapçılarda hatta internettede var isteyen herkes oradan da alabiliyor
FİRUZE TEYZE-yok evladım o romanın değil şu an da yazmakta olduğun roman Ahmet şaşırdı
AHMET-neden ki
NERİMAN TEYZE-e merak ediyoruz Ahmet yine şaşırdı AHMET-bir romanın neyini merak ediyorsunuz hadi senaryo olsa anlarım senaryonun terimleri var formatları var var babam var.
BİRSEN TEYZE-aa öyle deme evladım sen alışkınsın tabi bizim evlerde de birer yazar olsaydı emin ol bizde alışkın olurduk
AHMET- sizde haklısınız o zaman şöyle yapalım hep beraber salona geçelim oturalım bende size romanımı okuyayım bir de bizim millete kitap okumaz deriz daha yazılırken okumaya yazarın odasına gelen milletehep beraber salona geçtiler Ahmet telefonundan romanını okumaya başladı yazdıkları bitince serpil teyze merakla sorar
SERPİL TEYZE-acaba sonunda ne olacak
AHMET-sonunu benden başka hiç kimse bilmiyor bence bu için en iyi yönü de bu
ŞEHNAZ TEYZE-hadi oğlum
AHMET-siz sır tutmasını bilir misiniz
TÜM KOMŞU TEYZELER-tabii biliriz
AHMET-iyi ne kadar güzel ama bende bilirim ahmet gülümseyerek oturduğu koltuktan kalktı ve evden çıktı

ertesi gün

(Ahmet yine odasındaki masaya oturmuş aklına başka Bir şey gelmeyince bir şiir yazacaktır BEN KAYBETMEK İÇİN SAVAŞTIM herkes için en doğrusu buydu en başta sanada kendimede engel olmalıydım, olamadım gönüllerimize söz geçirmem gerekti maalesef bunuda yapamadım teşekkür ederim kim olduğumu unutturdun başka biri hatırlatana kadar ben kaybetmek için savaştım.
ben kaybetmek için savaştımadalet senin kazanmandı ama ben kazandımkazanmak zorundaydım özür dilerim bizden ben aşk için değil aşkla savaştım kaybettim şimdi ise nefes alan bir cesetimsavaşımızı kazandım aşkımızı kaybettim ben kaybetmek için savaştım)


ertesi gün


(sabah kahvaltıda Fatma Ahmete bakarak gülümsüyordur. Bunu fark eden Osman sorar)

OSMAN-hayırdır
FATMA-hayır hayır Ahmete kız buldum, Ahmetin lokması boğazında kalır ve öksürmeye başladı. Osmansa gülümseyerek Ahmetin sırtını tokatlamaya başladı. Ahmet nefes almaya başlayınca Osman Ahmete bardaktaki suyu uzattı.
OSMAN-al su iç Ahmet suyu içti sonra
OSMAN-bu böyle birdenbire mi söylenir çocuğun haline bak iyi misin oğlum.
AHMET-şimdilik iyiyim baba
OSMAN-ee anlat kimmiş bu kız
FATMA-edebiyat öğretmeni güzel efendi hanım hanımcık bir kız tam istediğim gelin
AHMET-kismetse düğün ne zaman bende davetli miyim bari
FATMA-biliyorum damdan düşer gibi oldu ama belki kısmet böyledir
AHMET-kismetahmet yaklaşık otuz saniye düşündü Fatmanın gözündeki isteği gördü
AHMET-tamam bir görüşme ayarlafatma sevinçle FATMA-hemenfatma masadan kalkıp telefonunu alıp yatak odasına gitti sonra Osmansa Ahmetin tavrına şaşırmış bir şekilde
OSMAN-oğlum emin misin
AHMET-baba görüşelim dedim yıldırım nikahı kıyalım demedim hem annem ne kadar sevindi eğer şimdi görüşmem deseydim en az bir hafta surat asardı sen karını tanımıyor musum sonra benim başıma saracak sonra benim işim aksayacak bir hafta kaybedeceğime iki saat kaybetmeyi yeğlerimbu sözler osmanın hoşuna gitmedi
OSMAN-akıllıca ama duygusuz peki oğlum o kıza yazık değil mi
AHMET-baba sen hiç merak etme kafamda var bir kaç şey sana söz kimsenin kalbi kırılmayacak hem belki severim kızı belli mi olur gönül kuşumun kime konacağını anca allah bilir
OSMAN-sen bilirsinfatma salona döndü
FATMA-saat ikide köşedeki çay bahçesinde olacak
AHMET-peki ben bu kızı nasıl tanıyacağım fotoğrafı filan yok mu
FATMA-fotoğrafı yok
AHMET-neden yok ajan mı bu kız osman gülerek
OSMAN-kız ajan değil ama sen su katılmamış bir paranoyaksın AHMET-meslek hastalığı ne yaparsın işte FATMA-ahmet sende hazırlanmaya başla istersen
AHMET-emredersin komutanımahmet odasına gitti kapıyı kapattı yatağına sırt üstü serildi
AHMET-off off ki ne offahmet yataktan fırladı.

iki saat sonra


(Ahmet çay bahçesinde oturmuş telefonuyla ilgileniyordu bir kaç dakika sonra bir erkek garson gelip sordu)

GARSON-efendim ne alırdınız
AHMET-birincisi ben kimsenin efendisi değilim sende kimsenin kölesi değilsin ikicisiyse bir misafirimi bekliyorum o gelince şipariş veririm öbür türlüsü edebe mugayir olur
GARSON-pekigarson gitti ahmetse telefonuyla ilgilenmeye devam etti yaklaşık beş dakika sonra Tomris Ahmetin karşısına oturdu
AHMET-affedersinahmet garsonu el işeretleriyle çağırdı garson geldi
GARSON-buyurunahmet tomrise dönerek
AHMET-ne alırsın
TOMRİS-şekerli türk kahvesi alayım
AHMET-bende
GARSON-tabiigarson gitti
AHMET-affedersin adın neydi
TOMRİS-tomris
AHMET-tomris pers kralının kafasının kesen türk kadın hükümdarın adı
TOMRİS-doğru
AHMET-türkiyede islam öncesi türk tarihi pek bilinmez bu yüzden şaşırdımgarson kahveleri getirdi sonra geri dönüp gitti sonra
TOMRİS-benim babam tarih öğretmeni onun için benim adımı tomris koymuş
AHMET-peki sen neden edebiyat öğretmeni oldun TOMRİS-puanım buna yetti
AHMET-en azından dürüstsün peki çocukken ne olmak isterdin
TOMRİS-üniversite mezunu olmak isterdim
AHMET-neden
TOMRİS-saygı görmek için
AHMET-neden
TOMRİS-benim ailem üniversite mezunu olmayanlara saygı duymuyor
AHMET-peki sen
TOMRİS-armut dibine düşüyor bende saygı duymuyorum burjuvazi yaniahmet ağzının içinden konuşarak
AHMET-yerim senin burjuvazini
TOMRİS-anlamadım
AHMET-boşver ahmet ciddileşir
AHMET-şimdi asıl sorulara geçelim diyelim ben dostoyevski gibi sara hastasıyım yine benimle tanışmaya gelir miydin
TOMRİS-hayır ama evlendikten sonra böyle bir şey çıkarsada terketmem ben sevdiğim adamın her şeyine katlanırımahmet manidar gülümseyerek
AHMET-sen liselerdeki çocuklara ders veriyorsun ya bu da benden sana bir ders olsun sevgiyle katlanma kelimelerini aynı cümlede kullanırsan kulladığın sevgi kelimesinin yalan oldduğu ortaya çıkarahmet ayağa kalktı cebinden cüzdanını çıkardı cüzdandan da para çıkardı masaya koydu ve çay bahçesinden çekip gitti
birkaç dakika sonra.


(Ahmet sahildeki çınar ağaçlarından herhangi birine sırtını dayamış düşünceli vaziyette oturuyordur Ahmet denizi polisin biride Ahmeti izliyordur martılarda etrafta uçuşuyorlardır.
)
AHMET-off (polis Ahmetin yanına geldi Ahmet oparlandı polis gülümseyerek)
POLİS-otur oturpoliste ahmetin yanına oturdu POLİS-ee anlat bakalım
AHMET-ne anlatayım
POLİS-canın neye sıkkın
AHMET-önemli bir şey değilpolis gülümseyerek
POLİS-sen yoksa susma hakkını mı kullanıyorsun AHMET-yok aslında ben yazma hakkımı kullanmak istiyorumpolis Ahmeti yanlış anladı.
POLİS-kime yazacaksın herkesin sevgilisi var bu devirde ahmet gülümseyerek
AHMET-yok öyle değil ben bir roman yazarıyım ve roman yazacağım
POLİS-ee yaz
AHMET-yaz yaz ama ailemden tut sahildeki dondurmacıya kadar herkes sorun çıkarıyor polis gülümseyerek
POLİS-derdin bu olsun bizim karakolda bir boş oda var akşam eşyalarınla gel yerleş ne kadar istersen kal karakolda
AHMET-sağ ol ama yalnız benim sessiz sedasız bir yere ihtiyacım var
POLİS-tamam işte bizim mahalle sosyetik mahalle çocuklar top bile oynamıyor
AHMET-amirlerin kızmasın
POLİS-neden kızsınlar sen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil misin
AHMET-öyleyim
POLİS-tamam işte bu devletin ve dünyadaki bütün devletlerin asli görevi kendi vatandaşlarına hizmet etmek değil mi
AHMET-öyle de
POLİS-peki bu da bir nevi vatandaşlarına hizmet sadece sana değil senin okurlarınada değil mi
AHMET-aslında haklısın
POLİS-hadi gel gidelim ama önce evine uğrayalım ailen seni merak etmesin sende kıyafet filan alırsın
AHMET-tamam o zaman gidelim Ahmet eve geldi ama evde kimse yoktu Ahmetse eline kalem kağıt alıp ailesine durumu anlatan bir mektup yazdı sonra kiyafetlerini ve bilgisayarını çantalara koyup evden çıktı ve karakola gitti kendisine gösterilen odaya girdi tam 3 hafta çıkmadı polisler Ahmetin hayatından endişe etmeye başlamışlardı ki Ahmet gülümseyerek odadan çıktı
AHMET-nihayet bitti

SON

Özge Topal

www.kafiye.net