ŞAKACI AT ALİŞ

Bir varmış, bir yokmuş.
Zaman zaman içinde…
Kalbur saman içinde…
Deve tellal iken,
Horoz imam iken,
Manda berber iken,
Annem kaşıkta,
Babam beşikte iken…
Ben babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken,
Babam düştü beşikten,
Alnını yardı eşikten…

Bir varmış, bir yokmuş. Kasabanın birinde büyük bir at çiftliği varmış. Bu çiftlikte yarış atları ve yolcu atları dip dibe yaşarlarmış.

Bu atlardan biri de bizim şakacı at Aliş’miş.

Aliş özellikle yarış atlarına şaka yapmaya bayılırmış. Nasıl mı? Bakın anlatayım:

Her sabah bütün atlardan erken uyanan Aliş, yemini yer suyunu içer, sonra da yarış atlarının suluklarına deterjan koyar, yemliklerine de toprak doldururmuş. Bütün bunlar onu tatmin etmezse de nallarına sakız yapıştırırmış.

Uyku mahmurluğuyla ayağa kalkan atlar doğru yem yemeye koşarlarmış. Fakat yemeklerinin içindeki taşlar dişlerini kırarmış.

Bu acıyla su içmeye koşan atlar, deterjanlı suyu ağızlarına alır almaz deli danalar gibi sağa sola koşuştururlarmış.

Atları uzaktan izleyen Aliş, kıs kıs güler, yaptıklarından hiç pişmanlık duymazmış.

Bu durumdan bıkan yarış atları zamanla, olanı biteni öğrenebilmek için nöbetleşe uyumaya başlamışlar.

Atların aldığı önlemlerden haberi olmayan Aliş, her zamanki şakalarını yapmak üzere, yarış atlarının bulunduğu yere girmiş.

Önce yemliklere taş, sonra da suluklara deterjan doldurmuş. Aliş’i uzaktan izleyen gözcü at, diğer atları uyandırarak, olanı biteni anlatmış.

Bu şakaları Aliş’in yaptığını öğrenen atlar kendi aralarında anlaşıp, Aliş’i yakalamışlar. Onu bir güzel bağlamışlar. Aliş acıktıkça taşlı yemden, susadıkça da deterjanlı sudan içirmişler.

Günler günleri kovalamış. Bizim Aliş’in ağzında diş kalmamış. Üstelik karnı da fena halde ağrıyormuş.

Yaptıklarından pişman olan Aliş, atlara yalvarmaya başlamış:

“Ne olur, beni bırakın! Ne isterseniz yapmaya hazırım. Bir daha asla şaka yapmayacağım. Söz veriyorum.” Diye haykırmış.

Atlardan biri Aliş’e dönüp:

“Seni bırakırız ama bir şartla: Bundan sonra bizim yemlerimizi ve sularımızı sen getireceksin. Altımızı sen temizleyeceksin. Yelelerimizi de sen kaşağılayacaksın.” Demiş.

Hiç düşünmeden teklifi kabul eden Aliş, yıllarca yarış atlarına hizmet etmiş.

O günden sonra asla şaka yapmayan Aliş, gün gelmiş yaşlanmış ve köşesine çekilmiş.

Daldan üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de siz dinleyicilerin başına…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net