BİLMİŞ TAVŞAN TAKİ

Bir varmış, bir yokmuş… Eski zamanlardan birinde bir tepelik bir alan varmış. Bu tepeye yıllar evvel sahiplerinin terk ettiği hayvanlar yurt tutmuş. Bu hayvanların arasında keçi, koyun, at ve köpek varmış.

Yıllarca bu tepede yaşayan hayvanlar mutlu, huzurlu ve güvendelermiş.

Gel zaman, git zaman bizim bilmiş tavşan Taki’nin yolu bu tepeye düşmüş.

Bu tepede yeni bir hayvana yer olmadığını düşünen diğer hayvanlar Taki’yi gördüklerine hiç memnun olmamışlar.

 Fakat Taki, uzun yoldan geldiğini, kendine bir yer yurt bulamadığını, türlü türlü tehlikeler atlattığını anlatınca, hayvancıklar Takiy’i içlerine almak zorunda kalmışlar.

Aradan aylar geçmiş. Taki yeni evine alışmış alışmasına da, diğer hayvanlar pek te ona alışmış gibi durmuyorlarmış. Sebebine gelince; Bizim Taki, her şeyi bildiğini iddia eden, her durumda bilmişlik taslayan bir tavşanmış. Bu durum başına türlü türlü işler açmıyor da değilmiş hani! Nasıl mı? Bakın anlatayım:

Bir sabah erkenden tepedeki Koca Kayaya bir kartal tünemiş. Amacı hayvanları gözleyip, uygun bir zamanda onları midesine indirmekmiş.

Kartalı gören hayvanlar, onun hakkında konuşmaya başlamışlar.

Yok, efendim kartallar asil hayvanlarmış. Yok acımasızlarmış. Mış ta mış…

Bu konuşmalar Tavşan Taki’nin çok hoşuna gitmiş. O, söze girip:

“Kartallar yuvalarını sarp kayalıklara yaparlar. Sebebe de yavrularını diğer yırtıcılardan korumaktır.’ Demiş.

Taki’yi dinleyen Keçi Korpak:

“Hiç te öyle değil! Bir kere, Kartallar yavrularını korumaya ihtiyaç duymazlar. Yavruları da anneleri gibi güçlü, kuvvetlidir. Onlar sadece diğer hayvanlardan üstün olduklarını göstermek için sarp kayalıklara yuva yaparlar!” Demiş.

Bu sözler karşısında öfkelenen Taki:

“Var mısın iddiaya? Sana yavruların, kayalıktaki yuvada olduklarını, etraflarına yırtıcı hayvanların nasıl yaklaşamadığını göstermezsem, bana da Taki demesinler!” Diye bağırmış.

Korpak ile Taki tutuşmuşlar iddiaya.

Ertesi sabah, ikisi bir olup, koyulmuşlarorman yoluna. Az gitmişler, uz gitmişler. Dere tepe düz gitmişler. Vara vara kayalıktaki kartal yuvasına varmışlar.

Bakmışlar yuva da iki küçük kartal yavrusu uyumakta.

Bunun üzerine TakiKorpak’a dönüp:

“Bay Korpak! Gördüğünüz gibi yavrular burada. İddiayı siz kaybettiniz.” Der demez anne kartal, gökyüzünden süzülerek yuvaya yaklaşmış.

Anne kartalı gören Taki ve Korpak korkudan hiçbir yere kaçamayınca, anne kartal bir hışımla süzülüp ikisini birden yakalayıvermiş.

Anne kartalın, pençesinde acı ile kıvranan Taki:

“İddiayı ben kazandımmm!” Diye gürlemiş.

Bir müddet sonra anne kartal ve yavru kartallar, keçi ve tavşanı, bir güzel mideye indirivermişler.

Masalımız da burada bitmiş.

Daldan üç elma düşmüş, Biri sana, biri bana. Biri de siz çocukların başına…



Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net