MÜHTİ´YE GİDİYİZ

Genç kadın çok üzgün görünüyordu.Kararlı bir ses tonu ile konuştu:
-Atce Anım,biz mühtiye gitmek isdiyiz.Boşancaz.
Anlamsızca baktım:
-Mühti nedir?

-Bizim orlarda,İskeçe´de, boşanmak isteyen mühtiye gider.Mühti ya boşar ya da barıştırı…

-Ha, anladım.Müftü arıyorsunuz.Ama burada bu işler avukatlar ile halledilir.
Avukat tutmanız gerekir.Aile hukuku ve boşanma davalarına bakan avukatlara gitmelisiniz.

Kocası söze karıştı:
-Te benim gibi iyi bi adam bulmuşsun,benim gibi adamla bile geçinemiysin…Kalkmış mühti arar,avukat arar…
Sen biliymisin nakadar paran gitcek?
Boşanmaa iyi bişey saniysin…Eep dolduriyler benim kariyi,eep dolduriyler.
Sankım benden boşaanca eline toplu para vercekle…

Kadın sesini yükseltti:
-Para ,para,para…Başka bişi bildiğin yok zati…Aklı fikri tek düşüncesi para gitcek,para bitcek!
Bak Atice Anım,bu adamı ben sana annattırayım da gör…Bakaam,kime aak veriysin uzman.

Şampuan aldırmaz.Çocuklar saçlarını sabun ile yikarler.
Tencere yemeği pişmez.Hep birlikte sufraya oturulmaz.
Hepcenek sufraya oturunca çok yimek yiniyomuş…Ayakta atıştırın, der.
Ekmenizin arasına bişiler koyup yiyin,der.
Evin ihdiyaçlarını almaz.”Tamam,tamam alırız”der geçiştirir.
Yatak odamız bile yok.Te bak,alman kocakarısının verdiği esgi bir döşek var,akşam serip yatarız,sabahleyin kaldırır kenara koyarız.
Yirmibeş sene oldu bu cimri adamın kahrını çekip duriyiz…Artık taa bunnan yaşamak isdemiyiz.Kızanlaa da bıktiler.Osandiler.
Ben boşanmaa isdiyim.Kızanlaama da kendim taa iyi bakarım.

Adam dedi ki:
-Eep sen üsde çikiysin!
Onu neye süüylemiysin?
Te bak, onu da süüle,hadi süüle bilsinner.Ben hep bu adamın üsdüne çikiyim de!
Fifti´ye süledin.Fifti´nin karısı da biliy…Eerkesler biliy…

Kadın sinirli sinirli söylendi:
-Ama çokda çoğu da sen benim üsdüme çikiysin!
Ben de çıkarım elbet, niye altta kalayim ki!

Adam parmağını işaret ederk cevap verdi:
-Te bak,Atce de gördü.Kendi ağzınnan süledin.Hep kendin üsde çikiysin!
Üsde çıkmaa isdiysin…Bide beni üsde çikiy deme.Kızanlaa da biliy seni.

Anlamadım,emin olmak için sordum:
Kim kimin üzerine çıkıyor?Kim kimi neye zorluyor?

Kadın yüz ifadesini sertleştirdi:
-Yuk ülee bişi.Yatak matak, yuk üle.
Te bu adamdan n´olur ki? Bi senedir yok ülee bişi.

Adam sesli bir şekilde tövbe çekti:

-Tüüübe tüübee…A be bu kadın nakadar meraklıymış.Yatak matak…Hiç habarım yokdu.İnsanı burda irezil kepaze ediysiniz.
Bak,bak ne diysin”bu adamdan nolur ki” diyisin.
Atce Anıma süüle o zaman, bu kızancıklaa,iki kız bi tene de oğlancık, bizim eve nerden gelmişler? Gökten mi inmişler?

Kadın, üste çıkma nedir, kısaca düzeltti:

-Yani bu adam söz söyletmiy bana.Ne desem beni yalanliy.
Kendi hep yalan konuşmaa çabaliy…Üsde çikiy.
Hiç beni tutmiy.
Sen haklısın, yahutta ben haksızım, demiy.

Evet,dedim:
-Zeytin yağı gibi üste çıkmak,derler…Hem suçlu hem güçlü,derler.

Adam kollarını iki yana açarak konuştu:
-Zati bu almanlar da adamları hiç tutmiyler.Eep karıları tutiyler.Dünyada hankı devlette adamları tutiyler?
Hep karıları tutiyler.

Tutmak kelimesini; taraf olmak, haklı çıkarmak anlamında kullandıklarını anladım.

Adam bana dönüp bir ricada bulundu:

– Eee Atce Anım,biliyim sen de kadınsın.Te be, bu benim karıya süüle,eep üsde çıkmasın!
Büüle dikine dikine giderse,kızanlaa bubasız,atasız kalacak beaa.

Kadını da adamı da dinledim…
Bir ara kadınla göz göze geldik.Ona dedim ki:” Anlattığına göre senin kocan cimri.Ama inan bana ” en cimriler” den değil.
Mesela,sabah demlediğin çayın posasını gazete kağıdına serip kurutuyor musun?Ertesi sabah tekrar o posayla çay demliyor musun?”
Karı-koca birbirlerine baktılar:
-Yuuk beaa, hankı cimri bunu yapiy?

Tekrar bir örnek verdim:
-Diyelim ki nezle oldun,grip oldun.Kağıt mendil kullanıyorsun.O kullandığın mendili yaz günüyse balkonda,kış günüyse kalorifer üstünde kurutup kurutup tekrar kullanıyor musun?
Kadın kafa salladı:
-Benden taa zorda olan mariler de varmış.Yuuk ölee,benim adam o kadana değil.Ama cimri işde.

Adam evde her şeye karışmayacağına söz verdi.
Kadın ise bir atasözü ile beni güldürdü:
” Adamın sözüyle çocuğun g..tüne güven olmaz.”

Cimri bir insanla yaşamak hakikatten zordur.
Ama gönlüm onların ayrılmalarını istemiyor.Birbirlerine o kadar yakışıyorlar ki…Üstelik yirmibeş sene sonra…
Hem artık çocuklar evlenme yaşına gelmişler.

Cimrilik denen illetin bir çaresi var mı? Bu güzel aile ayrılmasa…

“”””Erkeğin adam olduğu yerde kadına her gün bayram.””””””

Hatice Hantal
www.kafiye.net