Kategoriler

Arşivler


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Nilüfer SARP

ANLAMAK ZOR VELAKİN

ANLAMAK ZOR VELAKİN

Uçarken üstümüzde kelebekler bembeyaz
Rüzgarın ıslığıyla düşerken semah yapar
Kimine keyif verir kimini vurur ayaz
“Elif elif diyerek incecikten yağan” kar

Ağaçların dalları ipekten tül yüklendi
Kartpostala benzedi karşı dağdaki çamlar
Zengin kayak peşinde fakire dert eklendi
Akşamın hüznü çöktü kapandı bütün camlar

Hiç durmadan yağan kar dönüşür canavara
Dağlardan yuvarlanan çığlar bir fecaattir
Kefen olup örtülür insana ve davara
Acıyla yaşananlar kış gelince mutattır

Bozkırda açan çiçek, güzel şehir Ankara
Büründü beyazlara nazlı gelindi sanki
Atasının yolunda giderken bahtı kara
Erisin bütün karlar aşkıyla öyle yan ki

Kar yağıyor sürekli yavaş yavaş inceden
Neler getirir akla geçicidir bu dünya
Çekip çıkarsın bizi karanlık bir geceden
Himmet esirgenmezse mağfiret olur derya

Beyaz rüya içinde gönderilen elçiler
Anlatırlar durmadan anlamak çok zor lakin
Kimi beni korkutur, kimi kalbe nur çiler
Anlatırlar sırları anlamak zor velakin

NİLÜFER SARP
www.kafiye.net


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Nilüfer SARP

ALDIRMA

ALDIRMA

*
Aldırma deli gönül olur bunlar arada
Güvendiğin dağlara karlar da yağıverir
Sen doğru git yoluna ölüm olmaz karada
Sıkı tutmazsan ipi Hakk yere yığıverir
*
Şu yaralı kalbinden vesveseyi çıkar at
Gani gönüllü olmak hayatta büyük sanat
Bir lokma bir hırkaya ömrünce et kanaat
Bakarsın ki ufkundan bir güneş doğuverir
*
İsteme hiç kimseden ne bağış ne de ihsan
Mizanda tartılacak günah sevapla insan
Düşersin bil sırattan eğer listede yoksan
Ummadığın bir anda alevler boğuverir
*
İnsanca yaşamayı edinmelisin amaç
Doruğa tırmanırken dik gelmesin hiç yamaç
Erken uyan uykudan yaşam zorlu dolamaç
İki metrelik yere Nil bir gün sığıverir
*

NİLÜFER SARP
22 ARALIK 2014
www.kafiye.net


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Nilüfer SARP

BİR ZAMANLAR

BİR ZAMANLAR

*
Bir zamanlar yüreğim senin için çarpardı
El ele dolaşırken “çocuklar kadar şendik”
Ayrılırsan yanımdan kıyametler kopardı
Göz göze bakışınca hırsı öfkeyi yendik
*
Geçti gitti o günler şimdi artık yalnızım
Hani hep söylerdin ya ikimiz tek bir candık
Kayarak asumanda söndü parlak yıldızım
Eğer ki ayrılırsak hemen ölürüz sandık
*
Hayaller ne kadar boş aşk dedikleri yalan
Verdiğimiz sözlere ta gönülden inandık
Sevda ki yüreklerde çöreklenen bir yılan
Ezemedik başını hep vaatlere kandık
*
Hazan vuran kalplerin dalında olmaz yaprak
Gazeller arasında sonbaharları andık
Ve zamanı gelince elbet çağırır toprak
Herkes gibi bizlerde, bu dünyaya aldandık
*
Unuttum sanma sakın arzum emelim sendin
Fikrimiz, zikrimizle ikimiz de zıt yandık
Anladım genç yaşımda gelen ecelim sendin
Ne yazık ki beraber aşkın narına yandık
*

NİLÜFER SARP
13 KASIM 2014
www.kafiye.net


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Ahmet DİNÇ

SUR’ A ÜFLEDİM BU GECE


SUR’ A ÜFLEDİM BU GECE

Sur’ a üfledim bu gece.
Yağmurlar yağacak.
Fışkırarak düşüncelerimden,
Geçmişim canlanacak.
Dikilecek karşıma,
Hesabım çetin olacak.

Sur’a üfledim bu gece.
Darağacım kurulacak.
Boynuma ilmeği, ellerim takacak.
Her soru ilmeği biraz daha sıkarken,
Nefessiz kalacağım, gözyaşlarımla.
Kalp atsa da, zaman akmayacak.
Bilmiyorum tabureye tekmeyi,
Hangi günahım atacak…

AHMET DİNÇ
18.07.2011
www.kafiye.net


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Ahmet DİNÇ

TAHTA TABURE


TAHTA TABURE

Gece sahilde bacası tüten,
Ekmek arası balıkçısının,
Tahtadan çakılmış taburesinde,
Oturan sevgililer gibiydik, ikimiz.
Ne denizdeydi gözümüz,
Ne de gelecek yarım ekmek balıkta.

Duyulacak bir çift güzel söz,
Tutulacak sıcak bir eldi hasretimiz.

İkimizde farkındaydık aslında,
Oturduğumuz tabureler gibiydi,
Boğazımıza düğümlenen hayatımız.
Bir ayağı sallanan, çivisi paslanan,
Halen üzerinde birilerini taşıyan.
Eğreti, ilişik, öylesine yaşayan…

Ahmet Dinç
İzmir
www.kafiye.net


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Ahmet DİNÇ

PROTEZ DÜŞLER


PROTEZ DÜŞLER

Gecenin tonlarını aşıp,
Sabahlara kadar emzirdiğin,
El değmesin diye,
Mavinin en koyusunda gizlediğin,
Düşlerin ağrır,
Dişlerinin ağrıdığı gibi.

Çünkü, sen gülmek isterken,
Umut dolu yarınlara,
Ve ışıl ışıl gözlerinle bakarken uzaklar,
Önünde taş olur, yanındakiler,
Düşersin,kırılır düşlerinin minesi.

Kökü derinlere inen,
Dolgu tutmaz, el dokunmaz,
Ağrılardır artık payına düşen.
Sözlerin yorulur, yorulur dizlerinde,
Gecelerde dayanılmaz olunca sancısı,
Ezgiler vurursun dindirmek için düşlerine.

İçinde çürütürler durduramazsın,
Kokusunu hissedersin genzinde.
Sonra söküp alırlar yüreğinden,
Protez düşler takarlar yerine,
Sana ait olmayan,seni anlatmayan,
Halkalar takar gibi boynuna.

Kaybolsa da artık gözlerindeki ışık,
Her gülüşünde, protez dişler gibi,
Fırlayıp çıkacakmış gibi olsa da düşlerin,
Bir an gelip kanasa da diş etlerin,
Yalnız değilsin, korkma!
Alışırsın zamanla.

Nasıl olsa, damak dişe uyar,
Yüreğin boynundakilere.
Yaşarsın, inan yaşarsın!
Sahiplenirsin hatta.
Sana aitlermiş gibi..
Ahmet Dinç
İzmir
www.kafiye.net


Tarih 3 Şub 2015 Kategori: Ahmet DİNÇ

SEVERSİN İŞTE


SEVERSİN İŞTE

 

Deli cesareti sarar tüm benliğini,
Bir kibrit çöpü olur Dünya gözünde,
Seversin işte…

Sen, seni tanıyamaz olursun,
Ait olamazsın artık hiçbir yere,
Seversin işte…

Yastığının o kadar yumuşak olmadığını,
Gecelerin aslında ne kadar
Uzun olduğunu anlarsın,
Seversin işte…

Yüzlerce kez yazdığın,
Sevgi kelimesinin içi dolunca,
Beş harften ibaret olmadığını,
Ve içten olduğu zaman,maskesiz,
Hayat gibi cümlelerinde,
Kuralsız ve devrik olduğunu anlarsın,
Seversin işte…

Seyrederken sahilinde hayatı,
En koyusunda olursun mavinin birden,
Öylece kalırsın savunmasız,
Rotan şaşar, bozulur pusulan,
Çizgileri kaybolurken yolunun,
Aslında sana ait olmadığını anlarsın,
Seversin işte…

Sana sunulan hayatın,
Nefret ettiğinde,
Bir ilmek olup seni boğan,
Sevdiğinde ise salıncak olup,
Yıldızlara yaklaştıran,
Bir ip olduğunu anlarsın,
Seversin işte….

Çektiğin isimsiz sancıların,
Ve yaşadığın acıları,
Sevdadan değil,
Kendini doğurmak adına olduğunu,
Aslında insanın sevgiyi değil,
Sevginin insanı doğurduğunu anlarsın,
Seversin işte…
Ahmet Dinç
İzmir
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Onur BİLGE

DÜŞüNCEL


DÜŞüNCEL

……….İsterse ömrümüzün bir anı kalsın
……………..Yaşansın olabildiğince
…………………..Alabildiğine yaşansın

Bir şiir oku bana
Sessizliği bozmadan
Dağıtmadan romantizmi
Ürkütmeden ıssızlığı
Hissede hissede
Şöyle hakkını vere vere
Heyecanlı boğuk yumuşacık
Okşayan sesinle
Duygular yerlerini bulsun
Uzaklarda çok uzaklarda yanan
Geçmişin buruk ıslığının soğuk fonunda
Ölümüne bir aşkı anlatan
Hüzünlü bir söz büyüsü olsun
Ve kavuşmaya dair bir umut sonunda

Ellerim terlesin erisin kaybolsun ellerinde
Gözlerim gözlerinde donsun
Derinde en derinde
Yüreğimden hızla yayılan ürperti
Üzerinde limon çiçeği kokusu bahçelerin
Derinde derinin her yerinde

Bir ay gülümsemesi bembeyaz dupduru
İçimize huzur yayan
Karanlık yüzünde ışıyan gecenin
Bir de senin
Bakışlarının ışıltısıyla uyumlu
İncimsi dişlerin
Yanık teninde

Mehtabın serinliği oynaşırken beyaz giysinde
Dans ederken gecenin serptiği çiğ taneleri
Dalga dalga siyah saçlarında
Melteminde çam kokusu kentin
Suyunda yosun kokusu
Cildinde ıslak buğusu denizin
Dudaklarında tuzu

Kum yorgunu çıplak ayaklarımızdan dökülsün
Geçmişin ısrarla yapışan birikimi
Kıyıya paralel kumsal boyunca
Birbirine oldukça yakın ve uyumlu uzayan
Yalnız kimsesiz ayak izlerimiz
Sabitlensin belleklerimizde
Bengi bir aşk kilitlensin bileklerimizde
Çağlarken bendini yıksın hislerimiz
Özgürce raksetsin sessizliğe sinen seslerimiz
Çağlardan çağlara aktarılsın
Okunsun şiirimiz
Bilinsin hikâyemiz
Bir gece yarısı birbirine dayanan
Falezlerde baş başa kalan
Sabahlayan biz
Aslında kimiz
Kimleriz

Gel otur şu kayaya yanıma
Şöyle arkaya
Daya sırtını güvenle sırtıma
Hızla nefes alışlarını
Kalp atışlarını duyayım
Ritmine uyayım
Başını omzuma koy
Saçların karışsın saçlarıma
Duyguların duygularıma
Yakınlığına doyayım
Soy tüm karanlık düşüncelerden belleğini
Yerine güzellikler koyayım

Bir şarkı söyle bana
Şöyle yıldızları seyrede seyrede
Heyecanlı boğuk yumuşacık
Okşayan sesinle
Sessizliği bozmadan
Dağıtmadan romantizmi
Hissede hissede
Hakkını vere vere
Duygular yerlerini bulsun
Uzaklarda çok uzaklarda kıvranan
Geçmişin buruk ıslığının soğuk fonunda
Ölümüne bir aşkı anlatan
Hüzünlü bir söz büyüsü olsun
Ve kavuşmaya dair bir umut sonunda
Gözlerin gecede
Derinde en derinde
Ellerim kenetli ellerinde

Derinde gecenin serin buğusu
Şiirin hüznü şarkının melankolisi gözlerinde
Dudaklarında denizin tuzu
Her nefeste çiçek yosun ya da çam kokusu

Gidebildiğin en uzak yıldızlardan kopar al
Özenle topla yok sayılan umutları
Tüm ulaşılmazlıklara inat
Getir yüreğime say

Uzaklardan hissetsin kötü ruhlar
Kıskançlıktan çatlasın
Onları yok say
Her şeye şahit olsun
Sevinçle onaylasın ay
İyice tanısın parmaklarım ellerini
Ellerim ellerine doysun
Erisin avuçlarım avuçlarında
Ter olup aksın

Gözüm dalsın bakışlarının ışığına
Hayran hayran baksın
Bakakalsın aşığına
Yıkansın ruhumun çiçekleri
Gülümsesin canlansın
Tüm tomurcukları açsın
Kansın özüne özüm

Haydi köpürt gecenin saçlarını
Durula tel tel tara kirpiklerinle
Nefesinle kurut
Süsle çiçeklerimle
Olumsuz ne varsa unut
Yaşanmışlıklara dair
Geçmişi bitir
Karanlıkları soy
Renkleri geri getir
Yerli yerine koy

Doysun evren ışığına
Sıcaklığına kansın
İsterse ömrümüzün bir anı kalsın
Yaşansın olabildiğince
Alabildiğine yaşansın
Falezlerde hayattan çalıntı
Mutlu bir anı kalsın

Onur BİLGE
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Ali Bilecen

BİZE GELSİN


BİZE GELSİN

Edebi altın kalem sembolümüz güvercin
Ozan, Şair, Yazarlar toplanıp öze gelsin.
Sevgisiz yüreklerin aramızda yeri yok
Dostluk denen çeşmeden akanlar bize gelsin.

Sanatkârlar yetişir bu hayat okulunda
Ne ararsan bulursun yaratanın kulunda
Sapmadan yürüyelim edebiyat yolunda
Muhabbet baş tacımız kötülük dize gelsin.

Her konuğa mihmanız soframızı bol açtık
Türkülere yer verip gönüllere yol açtık
Şiir, müzik, dans, resim her sanata kol açtık
Açlık çeken gönüller nükteli söze gelsin.

Hayat dersi edinmiş geçmişe bakınarak
Kov gıybet iftiradan tövbeyle sakınarak.
Taşlaşmış bedenine merhamet takınarak
Şeytani tüm emeller arınıp düze gelsin.

Bin bir renge bürünen toplum sevmez kaşarı
Ustaları dinlerken gelecektir başarı
Kin, fesat, dedikodu yaratanlar dışarı
Yanlışlar barınamaz doğrular yüze gelsin

Kusur hata götürmez madenin çeliğinde
Nefes sese dönüşür zurnanın deliğinde
Geceye renk katalım duygular eşliğinde
Kalemine güvenen resimler çize gelsin.

OZANMERDAN dil hüner yüreğin cilasında
Cümleler harman olur şairin zulasında
Birazda sohbet gerek dinlenme molasında
Dilek kafe hoş mekân çay, kahve meze gelsin.

ALİ BİLECEN/OZANMERDAN/26/09/2014
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Ömer Sabri KURŞUN

Karanlık Sevda


Karanlık Sevda

Hangi âşk var ki bunca ilenmeyi kaldırır
Gayyanın ortasında büyüyorken karanlık
Hangi âşık var bunca ilenmeye aldırır
Bu sevdanın üstüne düşüyorken karanlık

Nerede Leyla Şirin kim aşkı anlatacak
Bir yalanın gözünde kulağı çınlatacak
Kim bunu fark edecek acımı anlayacak
Bu sevdanın içinde üşüyorken karanlık

Kim duymadı ki söyle her verdiğin vaatte
Gecenin ayazında gün doğduğu saatte
Bekledim şaşırdı hep aşklar bu metanete
Bu sevdanın ruhuna küsüyorken karanlık

Gün doğacak sanırdım bana gülünce oysa
Üşümezdi yüreğim içine sevda koysa
Giderdim ölüm olsa düşünmezdim aşk buysa
Bu sevdanın içine koşuyorken karanlık

Güven duyup sözüne bir meçhule yürüdüm
Hiç bakmadan o yola aşkımı da sürüdüm
Adım adım içime acıları kürüdüm
Bu sevdanın üstünden taşıyorken karanlık

Yoruldum artık canan gitmen hüzündü gece
Kırıldım artık canan biten yüzündü gece
Kalbimi yakışında tüten közündü gece
Bu sevdanın içine coşuyorken karanlık

Söyle yârim bu gamı kimin yüreği alır
Gecelerin içinde yaşlı gözlerle kalır
De bana yârim hangi âşık buna aldırır
Bu sevdanın üstünde yaşıyorken karanlık

Kayboldu baharlarım çekip gittiğin yerde
Hazan oldu mevsimim düşürdün bunca derde
Şafak vakti üstüme indiler perde perde
Bu sevdanın içine esiyorken karanlık…

28.01.2015 05.30-İZMİR(2)
Ömer Sabri Kurşun
www.kafiye.net