şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
SANMA SAKIN!
Her cefayı benim ile benim gibi örmeden
Sanma sakın tutunursun özden öte özümde
Gönlümdeki dert yükünü gönlün ile görmeden
Sanma sakın tutunursun benim gönül gözümde
Karabasan saymaz isen boynumdaki arığı
Başına taç koymaz isen başımdaki sarığı
Ayağını sıkmaz ise ayağımın çarığı
Sanma sakın tutunursun sıra ermiş tözümde
Ateşlere düşmüyorsan, başım dara gelende
Kazanlarda pişmiyorsan dert üstüme yelende
Bir gün bile gün görmeden, gözüm yolda ölende
Sanma sakın tutunursun bir harf olup sözümde
Sadağına almıyorsan Musa gibi asayı
“Laf olsun”la anlıyorsan, gönlümdeki tasayı
Harun kadar bilmiyorsan dostluk denen yasayı
Sanma sakın tutunursun ön ya da sonsözümde
Nermin Akkan
www.kafiye.net
Şu anda ,dışarı da yağmur yağıyor!
Bir yere,bir cama,bir bana vuruyor.
Beni gören dostlarımın içi yanıyor!
Bir bana,bir yola,bir yıla vuruyor
Derdimi sormasan;ben anlatmazdım!
Divane gönlümden inan çok bezdim.
Çare vardı,çoktu,lakin ben azdım.
Bir cebe,bir kalbe,bir yüke bakıyor!
Seviyorum seni!dedi coşturdu.
Kalbime bir küheylan koşturdu.
Bu baharda sana sana şans vurdu
Bir güldü,bir dedi.haber soruyor.
Ağaran saçları yoldu taradı.
Etrafına baktı bir dost aradı
Geçmişine sünger çekip bağladı
Bir durdu,bir yürüdü,destek arıyor.
Zeynep ÖZÜGENÇ
(Bir Garip Zeynep)
www.kafiye.net
UDİ
Çatılmış kaşların yüreğin efkar
Üzme tatlı canı seni seven var
O güzel sesinle söyle şarkılar
Can bulur mızrabın tele değince
Aşıklar ağlıyor ud’un telinde
Bin bir name vardır gönül hanende
Sev dedi gönlünce derin hislerde
Kan akar mızrabın tele değince.
Her taksim her makam bambaşka güzel,
Sabahın seheri, bülbüller öter
Yüreğinde yangın, bitimsiz tüter,
Har olur mızrabın tele değince.
Cefa çekilmeden sefa olmuyor,
Mahzun olma sakın, dertler geçiyor,
Her sıkıntı inan bir gün bitiyor,
Kor olur mızrabın tele değince.
Aylin AKGÜN
www.kafiye.net
ŞAİREMİN FİKRİ NEYSE ZİKRİ DE ODUR
Izgara gibidir şairemin yüreği,
Kimseyi kırmaz,
Yufkadır hep yüreği,
Onu ezerler,
Onu üzerler ama,
Kıramaz o hiç kimseyi,
Hep şöyle dua eder,
Ben kimsenin düşmanı değilim,
Kimsede benim düşmanım olmasın Allah’ım,
Dost dediğin kullarından eyle beni de,
Çünkü senin dostların,
Kötü insanlar değiller
Seçilmiş insanlardır,
Kırılırlar ama kırmazlar,
Üzülürler, ama üzmezler,
Hep seni anar hep seni yaşar,
Bazen de bir ömür
Senin sevgini yazarlar,
Onlar senin verdiğin ilhamla,
Yazmaya doyamazlar,
Allah’ım beni de onlardan eyle,
Yoluna canımı adadığım güzel Rabbim.
NİGAR AĞIR
12/03/2016
KAYSERİ/BÜNYAN
KIZIL GÜLLER
Köyün yamacında
Ağaçların arasında küçük bir ev
Görende merak uyandıran
Kimler yaşıyor olmalı
Demekten kendini alamıyordu çoğu zaman
Nasılda özenle dikilmişti güller
Tamamı kızıl güller bezenmiş
Kırmızının her tonu süslüyordu
Hayal’le gerçek arası bir kızıl gül bahçesi.!
Yağmur hafif hafif çiselerken
Güllerin arasında koşturan
Küçük bir kız neşeyle oynamaktaydı
Durdu genç adam
Küçük kızın bunca neşeli olmasını
Hayranlıkla izlemeye başladı
Nasılda mutluluydu
Merakı iyice arttı
öğrenmeliyim dedi kendi kendine
Bu küçücük evde kimler yaşıyor,
Mutluluktan mıydı güllerin canlı renkleri
Neydi bu evde ki sır.!
Ancak o kız çocuğundan başka da
Henüz kimseyi görmemişti
Her gün geçerken köyün yamacından
Karar verdi.!
O gün tüm cesaretini toplayıp
Çalacaktı hayranlıkla her gün izlediği
Kızıl güllerle bezenmiş küçük evin kapısını
Yaklaştı tahta kapının mandalını çevirdi
Seslendi
Kimse yok mu?
Ses gelmedi
Bu kez iyice yaklaştı evin kapısının zilini
Elleri titreyerek bastı zile
Biraz bekledi, tam gitmeye karar verdi ki
Kapı açıldı birden,
Gördüğü manzara karşısında
Bayılacak haldeydi
Yaşlı bir kadın tekerlekli sandalyede ona bakıyordu
Kimi aradınız dedi yaşlı kadın,
Pek kapımızı çalan olmaz da
Ne diyeceğini bilemedi genç adam
Nasıl soracaktı bahçenin kızıl güllerini
Bu haliyle mi can veriyordu onlara
Kadın birden,
yoksa sen oğlumun asker arkadaşımı sın
diye sorunca ne cevap vereceğini bilemedi
yok teyzecim ben bu köye yeni tayin olan öğretmenim diyebildi,
alçak ve en hüzünlü sesiyle
merak ettim teyzecim bahçede her gün küçük bir kız
neşeyle güllerin arasında oynarken görüyorum
ve o bahçenin bakımını kim yapıyor
peki demekten kendini alamadı
yaşlı kadının gözleri doldu, çiğ tanesi gibi düşüyordu yanaklarından
yaşlı kadının anlatacaklarını hem merak ediyor
hem de onu üzdüğü için kendini de affetmek istemiyordu
yaşlı kadın otur dedi tabureye
titreyen dudaklarıyla anlatmaya başladı
benim oğlum ve gelimin güney doğuda görevli gittiler
biriktirdikleri parayla bu bahçeli küçük evi satın aldılar
genç adam neredeyse heyecandan kalbi duracak gibiydi
yaşlı kadın oğlunun görev gitmeden önce
evinin bahçesine eşinin çok sevdiği kırmızı gül fidanları ekmişti
göreve gidecekleri gün, ellerini öperken
Anne kızıma ve kızıl güllerime iyi bak demişti
zaten o gün onları son görüşüm olacağını nerden bilebilirdim dedi
bir baskın sırasında tesadüfen araçlarının kurşunlanarak şehit olacaklarını
en çok sevdiklerini almışlardı elinden
o küçük kız şehidimin emaneti ışık dedi
sustu yaşlı kadın bir süre
sonra, halimi görüyorsun evlat dedi
eğilip kalkmam mümkün değil
evladımın ektiği fidanlar solmaya kurumaya başladı
torunum bu durum çok üzülüyor durmadan ağlıyordu
o güller annemin kızıl gülleri diyor
başka bir şey demiyordu,
bir sabah uyandığımızda torunum sevinç içinde
babanne, babanne bak babam güllerimizi sulamış
nasılda yaprak vermişler görmen gerek demişti
yaşlı kadın ve küçük kız her sabah bahçeyi hayretle izliyor
olanlara anlam veremiyordum dedi
şimdi o fidanlar büyüdü Ateş kızılı güller evin her yanında çoğaldı
torunuma sorarsan babasını
her sabah bahçede gülleri budayıp sularken görüyormuş
yaşlı kadın tebessüm etti,
olur mu hiç öyle şey çocuk işte hayal kuruyor dedi
o yüzden her gün bahçede neşeyle koşup oynuyor
kendi kendine
sanki kurduğu hayalleri ile konuşuyor olmalı
sanırım sende onu görüp geldin deyince
genç adam yerinde öyle bir fırlar ki
yaşlı kadın sadece bakar genç adamın arkasından
oysa ki boğulurcasına ağlarken yaşlı kadını daha fazla
üzmemek için koşarak gitmişti
genç adamın dudaklarından sadece
neler oluyor benim bu güzel ülkeme
neden neden, neden neden..
SEN OLSAN NE SÖYLEMEK İSTERDİN.?
Hanife Küçük
13.03.2016….04:32
www.kafiye.net
AŞKIN BİTMEYEN MASAL
Aynalar küsdü ,
Geceye hüzün düştü,
Uyku göze düşman,
Baş yattığı yastığa pişman.
Kanar, yürek yanar
Çocuk değilim susmayan,
Yüreğimden üç nokta ,bir masal çınlar.
Sürgün ayaz gecelere,
Firari saatler
Sensiz , sessiz
Soluk düşler dolanır duvarlarda
Pencerem aya küskün,
Gözlerim yıldızlara,
Dileklerim , umutlara
Olmaz diyen üç nokta bir masal çınlar
Günler egirir elinde
Gençliği durmadan,
Kimini bahalı, kimini ucuz
Gönlü zengin olmayan
Oy, oy zaten culsuz
Giymeden gömleği kolsuz
Gel baharım , gel yarım kalan türküm
Saçlarıma uçuşan kardan beyazım
Alnıma yazılan yasak yazım
Yüzümün gülüsün al, al
Bu aşk okudukca bitmeyen masal….
Sema Sezer
12/02/2016
Saat:akşam:
11/15
www.kafiye.net
Ayrılmak Ne Haddime
Dile kolay aklın bir köşesinde
Düş kurup endişelenmeden ‘ Sakin ol,’ demek…
Gözlerimin önüne serilen ebemkuşağı;
Aslında bizi bize hoşnut eden gün doğumu
Kendi feryadımız ki
İlk gözyaşı deyip geçiririz
Durdurulamayan ve de kirpiklere yapıştırılan
Yoksa vefa mıdır sancısı
Gönül Sözlüm;
Aklın her bir köşesi dünün pişmanlığı
Etine batarken ruhuna dokundurduğu
Suskunluğuma ‘ Sakin ol,’ diyemezsin
Başını öylece kucağıma da koyu veremezsin
”Sıfırdan başlayıp avuçlarıma sin
Sin nefes alışverişime ne olur,’’ diyemezsin
Salacağım bende tomurcuğumu güneşi bekler gibi
El bebek, gül bebek olsam da
Korkarım bende olacağım eksik etek
Buz gibi göz alabildiğine rahatsız edici…
Hah şöyle :
”Evvel âr idi, şimdi kâr mı oldu,” diyenleri duyar gibiyim
Gidiş o gidiş
Değil mi ki gücü yetene
Dün gibi bitenleri bekleyenlere
Yazık!
Görünen o ki feleğin çemberinden geçenler
Gecesi silahlı
Gündüzü külahlı olanlardır.
Onlar ki önce sağa, sonra sola nasıl bakılacağını bilir
Güme giderken
Yüzünü titreyen ellerin arasına nasıl gömeceğini…
Şimdi sen benim yerimde olsan
Düşün gafil avlanırken galeyana gelenleri
Fikir alırken fikir verenleri
Halep oradaysa,
Arşın burada diyenleri
Bak ki olmasın gelen ağam, giden paşam…
Ki geçmiş
İçlerinde bildiğin kabaran birer öfke
Verdiği acılar yüzünden
onca vurdumduymazları bilmez misin
ayrılmak ne haddime?
İlknur Özgün Yıldırım ____ 10 Mart 2016
www.kafiye.net
YOZGATLI KINALI HASAN
“Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!”
MEHMET AKİF ERSOY
*
Çanakkale’de devleşip adını tarihe yazan
Kahramanlardan biri de Yozgatlı Kınalı Hasan
Sorgun Kazasına bağlı Kara Yakuplar köyünden
Vatan için şehit olan dedelerinin soyundan
Bıyığı terlememişti körpecikti daha yaşı
Delikanlılar koşarken cephelere çekti başı
*
Kalplerine vatan aşkı iman verdi onlara hak
İstikamet Çanakkale yürüyüp yayan yapıldak
İntisap edip birliğe hepsi Mehmetçik oldular
Taburlarına yerleşip beklemeye koyuldular
Baba gibiydi komutan yüzbaşı Sırrı Bey adı
Emrindeki askerlerin herbiri onun evladı
*
Komutanları severdi askeriyle konuşmayı
Onları motive edip tüm engelleri aşmayı
Yüzbaşı Sırrı Bey dedi; kendimi bildim bileli
Cepheye gelen askerin kınalı olurdu eli
Neden Hasan’ın saçında? Olmalı bunun sebebi
Çağırdı yanına sordu; kim acaba müsebbibi?
*
Hasan; “bilmem komutanım bu kınayı anam yaktı
Ben, niye diye sormadım” şaşkın şaşkın ona baktı
“Mektup yaz da sor bakalım biz de öğrenmiş olalım
Yazın ki hemen mektubu tez cevabını alalım”
Yazması yoktu Hasan’ın hemen yazıcıya gitti
Bir bir söyledi o yazdı sonunda mektubu bitti
*
Aradan iki ay geçti mektubun cevabı geldi
Evrakların arasından merakla eline aldı
Okudukça anladı ki pek çok derindi manası
“Hasanım kınalı kuzum” diye başladı anası
“Bizim burda ALLAH için kurban seçip koçlarını
Başına kına yakarlar ben boyadım saçlarını”
*
“Dört kardeşin içersinde en fazla sevdiğim sendin
Kalbime tahtını kurdun inan ki canımda candın
Kıyamet günü gelince toplanıp mahşer yerinde
Kalabalıkta işaret olacak güzel serinde
İşte benim kuzum deyip basacağım, gel bağrıma
Ve nihayet vereceğim sol yanımdaki ağrıma”
*
İki gözü iki çeşme Sırrı Bey mektubu okur
Posta erini çağırır “Hasan’ı getir” buyurur
“Mektubu okuyacağım onun okuması yoktu”
Geri döndü posta eri sesi üzgün ve soğuktu
“Şehit olmuş geçen hafta zorlu bir muharebede
Kınalı Hakk’a yürüyüp adını yazdı ebede”
*
//Vatan için şehit olan yiğitleri yâd edelim
Bir Fatiha okuyarak ruhlarını şad edelim//
*
NİLÜFER SARP_________15.MART.2012
ZAMAN BOŞLUĞUDUR SENSİZ YAŞAMAK
Hangi zaman da yaşandığı
Hangi uzay ekseninde
Hangi gezegen anlatır
Bende ki seni
Bir anlayabilsen
Kah
Bir yirmi beş yıl gerideyim
Kah
Yirmi yıl ileri
Zaman benle yarış halinde
Start çizgisi…….önümde
son varış noktası sende
Aklımı fikrimi çalan sen
Tüm hücrelerim
Genetik yapım uçtu gitti elimden
Karmaşa halinde düşünceler
Tatlı sözlerinle dünyayı veriyor
Bir anda
Kahredip yıkan sözlerin de var
Off of
Sen
Yağmur damlası serinliği
Ağustos sıcaklığı
Çölün susuzluğu
Okyanus derinliği
Sonsuzluğun tanımı varsa
İşte, O sen,
Sensin içimde, Varolan
Damarlarımda kan diye
Şuğursuzca dolşan
Aşk diye sana sunulan
Can,
Candan öte bir canan
Senden ayrı, senden ayrı
Uzak kalamayışım ondan
Hasretin çökünce adın da
Haykırıyorum
Ve her defasında
Yüreğim çıkacak yerinden
Yanı başımda duymadığında
Görmediğimde
Kaçırdığın gözlerini
Oya ki Sevgin
Kalbimde en derin yerinde
İşte sen, ben de
Aşk diye sana sunulan
Can,
Candan öte bir canan
Senden ayrı, senden uzak
Uzak kalmayışım on dan
Hanife Küçük
11.03.2016…05:09
www.kafiye.net
BİRİCİK AŞKIMDIN.
Dağları,taşları eritti derdim
Sen bana ne kadar dert verdin zalim?
Canımı mahvetti,kuruttu derdim
Neden hiç sormadın,ne oldu halim?
**
Artık aylar oldu gülmedi yüzüm
Yollara bakmaktan kör oldu gözüm
Tükendi takatım,titriyor dizim
Sarardı yaprağım,kurudu dalım.
**
Bilerek sen beni attın odlara
Yüzünü çevirip gittin yadlara
Yalandan yeminler ettin butlara
Kesildi umudum,kapandı yolum.
**
Biricik aşkımdın benim bir zaman
Şimdi yollarımı basmıştır duman
Bana dönmeğine yok artık güman
Kahroldu vücudum,bağlandı kolum.
**
Daha yokluğunla barıştı gönlüm
Uğruna ne kadar vuruştu gönlüm?
Sonsuz mutsuzluğa karıştı gönlüm
Neyazık sonunda boş kaldı elim…
Sema Dağlı.
10.03.2016.
www.kafiye.net