Kategoriler

Arşivler


Tarih 2 Eyl 2014 Kategori: Gülsüm Hicran ÇAÇUR

Okumak mı?


Okumak mı?

Çevremde beni tanıyanlar, benim hangi olaya, hangi duygu ile ve ne şekilde tepki vereceğimi benden önce bilmelerine hep şaşırmışımdır. Hani diyorum ki; annemi, babamı, yakın çevremi anladım da anlamasını daha henüz yeni tanıştıklarım birkaç sohbetten sonra tepkilerimi- ben hariç- kolayca nasıl çözüyorlar! Çok iyi tanıdığı ve yakını olmuşum. Tepkimi, öfkemi, duygularımı, sevinçlerimi benimsemişler. Nasıl bildik, sıradan biri olabiliyorum!

Ne kadar külahımı önüme alsam da monoton ve bildik birisi olmaktan dışarıya çıkamıyorum. -Çıkmam gerekiyor-.

Şaşıran değil şaşırtan olmalıyım artık! Bildik, tanıdık ve sıradan olmaktan çıkmalı.

En kısa zamanda farklı bir renk, farklı bir gülüşümüz olmalı. Dünyamıza, iletişim kurduğumuz topluğa nasıl davranmalıyız? Ne yapmalıyız? Okumalıyız, sadece okumalıyız. Bıkmadan, usanmadan okumalıyız. Neden okumalıyız? Okumak, insanın kişisel gelişimini sağlamasını sağlayacağı gibi önemli gelişimlere adım attırıyor. Düşünce yapımızı, hayal dünyamızı geliştiriyor. Bilgi ve birikimiz de büyük kazançlar elde deriyoruz.

Okumakla; kendi rengimizi bulabilecek, kendi gülümsemelerimize sahip olacak, sorunları azaltacak, dünyamızı güzelleştirecek, iletişimlerimizi netleştirecek, doğrularımızı ve yanlışlarımızı görebilecek, kendimize, topluma, dünyaya, hayata, umutlara ait bakış penceremizi genişletip büyüteceğiz.

Kitaplar sayesinde bilemediğimiz kıtalara yolculuk, bu yolculuk sırasında farklı farklı coğrafyada yaşayan insanların evlerine misafir olup yeni duygulara, yeni paylaşımlara, satır arasındaki yaşanan mutluluklara, hüzünlere, acılara, ortak oluyoruz. Tarih sayfalarında dolaşmak, imzalanan müzekkereleri incelemek, destanlarda adını aramak, trajedilere ağlayabilmek, tarihten tarihe aşklardan aşklara, umutlardan umutlara, başarılardan başarılara koşmak istiyorsak, bunları ancak okumayla, kitaplarla yapabiliriz.

Okuyarak, düşünmek, sorgulamak eleştirmek ve fikir üretmek zorundayız. Düşüncemizi geliştirmek, geliştirdiğimiz düşüncemizi kullanmayı öğrenmek, farklı hayatları ve farklı duyguları tanımak, dar düşünce kalıplarımızdan kurtulmak, duygu ve düşüncelerimizi renklendirmek o kadar çok nedenlerimiz var ki; yaşayan insanlar sayısınca duygu ve düşünceler, düşünme kalıpları, renkler, hayaller, doğrular var , var da var….

Hangisini seçebilirsiniz yâda hangisini tanıyabilirsiniz? Kitap okumadan da gezerek, görerek bunların hepsini yapabilirim diyorsunuz! Bir parça haklı olma şansınız mı var, ama nasıl? Alışmış olduğunuz hayatınız ve düzenli bir iş yaşamınız var. Üzerin de yaşamaya çalıştığınız coğrafyanız var. Bunların hepsinden kopmak sizi defalarca düşündürür. Ve kendinizce, kendi yetenekleriniz ve imkânlarınızla bunu başarmakta hayli zor bir iş. Her şeye rağmen siz alıştığınız bu dünyanızı değiştirme ve seyahat etme kararı alsanız da, yeni memleketlere adım atmaya başlasanız da, yeni farklı coğrafyalara uyum sağlasanız da, kültürlere çok kolay adapta olsanız da, tanımak istediğin dünyayı, insanları, duyguları acıları ve hüzünleri ne kadarını tanır, yaşar ve tadarsınız? Her gittiğiniz coğrafya için ne kadar kalmanız gerektiği, neleri paylaşmanız gerektiği ise bir bulmacadır.

Ama kitap okuyarak bunların hepsini yerinizden kıpır damadan, elinizdeki kahve fincanı yâda çay fincanı ile birlikte okuyarak her bir başka kitaplardan, romanlardan hikayelerden denemelerden şiirlerden ne kadar çok yeni kelime öğrenecek bilgi havuzumuz dolup taşacak, farklı bakış açılarıyla karışılacak, beynimiz bilgi ile güçlenerek elimizdeki kitap bize bir pusula olacak ve yön verecek. Kitabın satır aralarındaki kalp atışlarını duyacak, onlarla birlikte nefes alıp verecek, sert ve acımasız duygularımızı okudukça yumuşatacak duygularımızda sevgi kıvılcımları olacaktır. İnsan her zaman yabancı bir dünyanın kapılarını aralamaktan ürker ve korkar. Bilmediği duygularla karşılaşmayı istemez,

Kanseri yenmeye çalışan güçlü bir kızın mücadelesi basit sandığınız hayatınızın değerini artıracak.

Babası tarafından terk edilmiş küçük bir çocuğun gözyaşlarını artık görmezlikten gelmeyeceksiniz.

Savaşın ortasındaki ölmek üzere olan birine dua edecek, ruhunuz ve kalbinizle yaptığınız bu yolculukta gizli ve yeni kapılara çıkan merdivenlerden hızla çıkmaya çalışacak

FARKINDALIĞINIZI KEŞFEDECEKSİNİZ

Profesörün öğrencilerine anlattığı dersten sizde faydalanacak, hayatınızdaki iyi notu almak için uğraşacaksınız.

“Karanlığınıza ışıklar saçılacaktır. Her zaman aydınlanmayı bekleyen zihin kitap okuyarak kazanacak” . Dünkü nefes alış verişlerimiz gibi normal olmamalı bugünkü nefes alış verişlerimiz her kitabın bitişinizde nefes alışverişlerimiz değişecek. Sohbetler hep aynı mı, hep aynı mı tartıştığın insanlar? Düşünmeyi öğrenebilmemiz, hazır düşünce kalıplarından çıkabilmemiz gerekiyor artık! İnanın düşünmeyi bilmezseniz ne istediğinizi de bilemezsiniz! Herkesin seni bildik biri gibi çabuk çözmesi farkındalığımızın olmamasındandır.

Farkında lığınız var fakat siz mi farkında değilseniz? Farkındalığınız çevrede yanlış yorumlara neden olmaya başladığında da psikolojiniz bozulmuş dolaşıyor olacaksınız! Çünkü farkındalığınız can çekişiyor, tutsak olduğu karanlıktan çıkıp ufuklara yelken açamazsa, ruh ve gönül sağlığınızın bozulması gayet normaldir.

Hayatta unuttuğumuz iki şeylerden biri olan umutları ve hayal kurmayı satır aralarında kitap okuyarak hatırlayacaksın. Okumak, okumak, okumak… Yalnızca okumak.

En son din olan İslam dinin emri de okumak…

“Yaradılış nedenini bilmek, madde âleminden sıyrılıp manevi âleme ulaşmak, iyiliği güzelliği doğruluğu öğrenmek istiyorsan da okuyacaksın.”

Benim gibi bilindik olmak istemiyor farkındalığınızı ortaya çıkarmak istiyorsanız size tavsiyem kitap okuyun olacaktır.

Hem de hiç vakit kaybetmeden. Saygılarımla.

2 Eylül 2014, Salı
Gülsüm Hicran ÇAÇUR
www.kafiye.net


Tarih 2 Eyl 2014 Kategori: Güleser Yorulmaz

GÖNÜL SULTANIM


GÖNÜL SULTANIM

Kudret kalemini çekmiş gözüne
Ayın şavkı vurmuş matem yüzüne
İdama razıyım alsa dizine
Bu gün başka güzel gönül sultanım

Siyah zülüfleri omzuna düşmüş
Bakışları baygın kendinden geçmiş
Aşkın badesini doğarken içmiş
Bu gün başka güzel gönül sultanım

İnce bele kemer sıkmış dolamış
Pembe yanağını bala bulamış
Huriler okşamış melek yalamış
Bu gün başka güzel gönül sultanım

Leblerinden öpsem koklayıp yatsam
Kederi hüzünü ardıma atsam
Aşkın deryasını dibine batsam
Bu gün başka güzel gönül sultanım

Sevdasına düştüm derbeder oldum
Eşiğine yattım aylarca kaldım
Bastığı toprağa yüzümü çaldım
Bu gün başka güzel gönül sultanım

Aşkı niyaz ile geldik yüz yüze
Yürekler birleşti ölüm yok bize
Şahı padişahı getirir dize
Bu gün başka güzel gönül sultanım

Güleser YORULMAZ
www.kafiye.net


Tarih 31 Ağu 2014 Kategori: Zülfiye DÖNMEZ

SARMAŞIKLAR BİLE ÜZGÜN


SARMAŞIKLAR BİLE ÜZGÜN

Her cece her gece
Yalnız olmuyor sevgil
Senin yokluğun çok
Agır geliyor
Vicdanım sızlıyor
Yüregim daralıyor
Gözlerim her yerde
Durmadan seni arıyor
Yatak odamız bile
Özlüyor seni
Sensizlik aldı çöktü
Yüregime en derin köşesine
Oturdugun koltuk bile
Bekliyor dönmeni
Neşesi kalmadı
Evimin
Duvarlar bile üzgün
Hani senin sevdigin
Sarmaşıklar vardıya,?
Salonda ..
İşte onlar bile küskün
Boyunları büküldü
Gökyüzü de karanlık
Bu gece
Yıldızlar saklanmış ,
Semayı gri bir duman sarmış
Dışarda ise deli bir fırtına
Hava buz gibi souk
Yalnız yürekleri
Donduran bir kış gecesi sanki
Sensizlikten
Bedenim titriyor
Kalbim bir seçe yüregi
Gibi korkak ve üzgün
Ne olur ruyalarıma
Bali gel bu gece
Sıkı sıkı sarılayım sana
Gözlerimiz bir birine baksın
Mutlu olsun
Bedenlerimiz kilitlensin
Bayram ettsin
Gönül bahcemize
Penpe güller açsın
Nabzının ateşini
Nabzımda hisedeyim
İki ayrı beden
Bir can olalım
Bu gece mutlulugu
Doyasıya yaşıyalım
Ruya da olsa
Özlemleri. Gıderelim
Aşkın ateşinde yanarak
Vusalta erelim
Olmazmı sevgılı ?

Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net


Tarih 31 Ağu 2014 Kategori: Ali Bilecen

GÖZLERİNDE SAKLA BENİ


GÖZLERİNDE SAKLA BENİ

Sonbaharda çıka geldin
Ağustos’ta üşüyorken
Kollarınla sarmaladın
Yaprak gibi düşüyorken.

Demir attım sol yanına
ozledikçe yokla beni
Yüreginde tutukluyum
Gözlerinde sakla beni. Nakarat

Duygularım nehir oldu
Şarkı oldum bakışında
Deli gönül hayat buldu
Sevda yüklü nakışında.

OZANMERDAN suskunluğu
Şakıyarak yendi artık
Alıp verir aşk soluğu
Fırtınalar dindi artık.

ALİ BİLECEN / OZANMERDAN
www.kafiye.net


Tarih 31 Ağu 2014 Kategori: Selami ARI

Serde Çile Yüklü Güzel


Serde Çile Yüklü Güzel

Güzel boynunu büküyor,
Çeşminden yaşlar döküyor,
Derdi sinemi yakıyor,
Serde çile yüklü güzel.

Dolu, dolu dert yüklenmiş,
Umut kalmamış tükenmiş,
Azimle buhranı yenmiş,
Serde çile yüklü güzel.

Hayatı değirmi almış,
Hem ağlayıp hem de gülmüş,
Nihayet huzuru bulmuş,
Serde çile yüklü güzel.

Harkani teskin ediyor,
Hayat kör, topal gidiyor,
Dostun şerri kahrediyor,
Serde çile yüklü güzel.
Selami Arı
www.kafiye.net


Tarih 31 Ağu 2014 Kategori: Ali ANAR

SEVDAMSIN BENİM


SEVDAMSIN BENİM

Benim kalbimdesin, yan yana adım.
Gönlüm hep seninle, hiç doyamadım.
Taptığım, tek kadın, ağzımda, dadım.
Seni, canım bildim, aşkımsın benim.
Elim, dilim belim, sevdamsın benim..

Kalpte, sevdam oldun, elin elimde.
Sen, yedi verensin, gonca gülümde.
Gönlümde, tek sultan, tatsın dilimde.
Seni, canım bildim, aşkımsın benim.
Elim, dilim belim, sevdamsın benim..

Ben, her mutluluğa, seninle vardım.
Yar olursun, bana, ben sana yar’dım.
Gönlümü, hep bildin, sineme sardım.
Seni, canım bildim, aşkımsın benim.
Elim, dilim belim, sevdamsın benim..

Çok, mutluluk veren, dertlerim bilen.
Halimden anlayıp, hep yüzüm gülen.
Ruhumdan okşayan, gözyaşım silen.
Seni, canım bildim, aşkımsın benim.
Elim, dilim belim, sevdamsın benim..

27.08.2014
ALİ ANAR
www.kafiye.net


Tarih 31 Ağu 2014 Kategori: Gülsüm Hicran ÇAÇUR

MAHKUM EDİLİYORUM


MAHKUM EDİLİYORUM

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyor;
Elimdekinin değerini öğerenemeden
Daha fazlasını, daha fazlasını istemeyi öğrendim.

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyor;
Hayallerimi şekillendirmeden, hemen kaybediyorum.
Ruhum aç, doymuyor gözüm.
Ne dostluk, ne arkadaşlık, nede insanlık!
Hayatın neresinde gizlenmiş bulamıyorum.

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyor;
Dokunma duygumu yitirmişim
Hissetmiyorum acını, kabullenemiyorum mutluluğunu,

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyor;
Başarılarıma maddi ödüllerle ulaştım.
Sevgiye zaman ayırmayı bile kıyamamışım.

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyorum;
Karanlık ve soğuk gecelerde değil,
Beyaz gecelerde sevilmek istiyorum.

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyor;
Gökyüzünün maviliğini görmeden
Saymışım tüm yıldızları…

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyor;
Özel , eşsiz ve tek olduğumu henüz bana anlatmadan,
Aşkta özelim diye seni seçmişim .

Şartlanmış hayatlara, yaşamaya mahkum ediliyorum.
Yanlış şeylere değer vermem öğretiliyorum;
Gereksiz sevdanların bağrında,
Aşk sözcüklerin bile; anlamsız bomboş kalıyor.

Gülsüm Hicran Çaçur-Şanda 29/08/2014
www.kafiye.net


Tarih 30 Ağu 2014 Kategori: Hülya KOCAKABLAN

NE ÖNEMİ VAR

NE ÖNEMİ VAR

Omuzlarımda yılların yılgın resmi
Şakaklarımda yorgun zonklamalar var
Azrail durmadan çalarken kapımı
Kırık bir kalbin ne önemi var

Boyası dökülse de saçlarım gibi
Yorgun ayaklarım başka ne arar
Oturmuşsam şükrederim bankın üstüne
Birkaç kırık tahtanın ne önemi var

Gül açılmış saçılmış kendi havasında
Bülbül başka ne yapsın bağırmasında
Şaşırıp kalmışsam iki aşk arasında
Benim lal olmuş dilimin ne önemi var

HÜLYA KOCAKABLAN
02.07.2014
www.kafiye.net


Tarih 30 Ağu 2014 Kategori: Karacakız Elif AKTAN

HAMZA YÜREKLER GEREK


HAMZA YÜREKLER GEREK

Sevmeye niyetliysen hakkını vermelisin,
Aşk gülleri dermeye Hamza yürekler gerek..
Hak ismiyle yanarak nuruna ermelisin,
Baş alıp baş vermeye Hamza yürekler gerek…

Allah içinse sevgin gönül kapımızı çal,
Ne varsa gönlümüzde sen de, Allah için al.
Kur’an’ın denizine bizimle beraber dal,
Ehli beyte girmeye Hamza yürekler gerek..

Ümitsiz kalan gönül çöllerde yanar durur,
Dümeni aşk’a çevir rotan vuslata varır,
Ayetler birer birer gönül kabene vurur,
Sonsuzluğa ermeye Hamza yürekler gerek..

Rasulu ekrem der ki,ölmeden önce ölün,
Yetimlerle ekmeği, ikiye üçe bölün.,
Dikenler ile olmak, kaderidir her gülün,
Gül Cemali görmeye Hamza yürekler gerek…

İftiracı insanlar, sıkıntıda, zordadır,
Geceleri uyurken, vicdanları dardadır.
Görün ki KARACAKIZ Elif Aktan burdadır,
Hesap kitap sormaya Hamza yürekler gerek..

Karacakız Elif Aktan
www.kafiye.net


Tarih 30 Ağu 2014 Kategori: Nazlı Saraç ORAK

BEN SUSSAM


BEN SUSSAM

Duvarlar dile gelse dillense
Dillere destan sevdamla
Ne hallerde olduğumu anlatsa
Ben sussam hep onlar konuşsa
Duyar mıydın,anlar mıydın
Geceye vuran sancılarımı,
SEN’sizlikte kalan sessizliğimi?

Yoksa şarkılara mı yüklesem yine
Anlatamadıklarımı?
Hani “kusur ise her saniye,
Her yerde seni anmak” diyen?
Nasıl esaretinde kendime
Gurbet olduğumu anlar mıydın?

Ya da “SEN benden gittin gideli”
Diyen sözler anlatabilir mi şimdi
Benden hiç gitmediğini
Ve tenime küs olmadığını?..

Nazlı Saraç Orak (Naz’ca)
www.kafiye.net