İzmir/14.10.2013

Zeynep Turunum;

Merhaba Zeynep Torunum. Bu sana ikinci mektubum oluyor. Yarın Kurban Bayramı ve sana olan özlemim, hasretim hala dayanılmaz acılarla devam ediyor. Nasılsın benim biricik torunum? Umarım sağlığında bir sorun yoktur. Artık evin içerisinde, sokakta ve parklarda koşturmaya başladın umarım.

Sevgili torunum, seni her ne kadar hala göremesem de, seni büyük arzu ile kucaklayamasam da, o mis gibi kokunu alamasam da çok iyi ve sağlıklı olduğuna inanıyorum. Yürümeye başladığın, bülbül gibi şakıdığın da kesin canım. Anne, baba, dede, anneanne, babaanne deyişlerin koridorları çınlattığı gibi şuan benimde kulaklarımı çınlatıyor. Ben nasıl ki seni göremediysem, sen de henüz beni göremedin ne yazık ki! Ben senin o minnacık ellerini tutamadım, o ipek saçlarını okşayamadım. Sana doya doya bakamadım henüz. Sen de beni daha göremedin ve tanımadın. Umarım annen sana az da olsa anlatmıştır.

Zeynep torunum, senin gün gün büyümelerini gösteren resim albümünü göremedim. Ancak bir resmin var ki elimde, ona bakmaktan kendimi alamıyorum. Hani herkese kendi çocuğu çok güzel gelirmiş, sen de çok harikasın ve torunların en harikası ve en tatlısısın canım. Sen yavaş yavaş büyüyorsun. Annenden benim resimlerimi iste ve resimden de olsa beni tanımaya çalış. Bir gün karşılaştığımızda bana yabancı olmamış olursun, olmaz mı canım? Annende ola ki resimlerim yoksa, ona facemdeki fotoğraflarımı göstermesini iste, olmaz mı biricik torunum? Bir gün, Allahın izniyle seni büyük bir hasret ve arzuyla kucaklayacağımı biliyorum. O günü de büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum.

Sevgili torunum, biliyor musun seninle hala neden karşılaşamadık. Aslında o kadar ilginç bir nedeni var ki, sana anlattığımda bu duruma sen de şaşıracaksın. Abdülmuttalip dayın bana isnaden iki adet sahte senet düzenlemiş. Bu iki senedi güya ben 2004 yılında imzalamışım. Senet deyipte geçme torunum. Biri 40.000 tl, diğeri ise 50.000 tl değerinde. Güya ben bu iki senedi ödememişim ve 2008 yılında beni icraya vermişler. Bir sürü olumsuz davranışlar. Bu arada sahte senetlere yönelik mahkeme duyuru ve davetiyeler oturmadığım bir adrese yollanmış. Sahte senet olduğunu söylüyorum. Çünkü dayın bu iki senedin karşılığında bana bir şey vermedi. Sahte diyorum; çünkü bu iki senet karşılığında ben ona ne vaad etmişim belli değil. Bu iki senet karşılığında dayın bana ne mali bir destek ve yardım, ne de mal olarak karşılığını vermemiştir. Eğer vicdanı ve namus anlayışı yanında bir ordu görevlisi olarak güven duyulması gereken bu dayın, bu senetler karşılığında ne aldığını da kişiler anlatsın ve ispat etsin, boynum kıldan ince kabul edeceğim. İşte bu sahtekarlıklar devam etmiş gitmiş. Sonunda gıyaben mahkum olmuşum torunum. Anneannen ile ortak tapulu olan evin hissesine haciz, mahkeme satış kararı ve sonunda hissem satıldı. Evin bana ait hissesini de şimdi anneannen aldı torunum. Hani İzmir’e geldiğinde misafir olduğun anneannenin evi var ya, işte bütün konu o ev. Aslında bu evi eline geçirmek için düzenlenen bu tezgahı ben öğrendim ama iş işten geçmişti. Hani derler ya tavşan bayırı aşmıştı biricik torunum. Benim elimden hiçbir şey gelmedi ve ne yazık ki lanetleyerek bu haksızlığı Allah’a havale ediyorum ve onun yüce adaletine inanıyorum. İnşallah Allah’ın rahmetine kavuşmadan bu dünyada hakkımın bir şekilde verildiğini görürüm.

Zeynep Torunum, annen benimle bu yüzden konuşamıyor. Aslında evlenmiş, yaşını başını almış biri olarak bazı şeylere karşı gelmesi gerekiyor ama bunu da anneannen için yapmıyor. Bu arada aldığım haberlere göre Abdülmuttalip dayın ile İbrahim dayın işin içinde ve tehditler var. Eğer annen benim ile karşılaşırsa olumsuz bir şeyler olabilir demişler. Hoş gerçi baban istese seninle karşılaşmamı mutlaka yine kucaklaşır ve karşılaşırdık. Babanda da hayır yokmuş. Aslında Babaannen ve babanın bası da benimle hala tanışmadılar. Annen ve anneannen benim için onlara anlattı onu da bilmiyorum, ancak onlar da beni tanımadılar ve ben de tanıma fırsatı bulamadım. Annen telefonlarıma çıkmaz. Anneannen “Kızlarımı rahat bırak, onları rahatsız etme, sen onlarla konuşamazsın. Sen onların babası değilsin.” diyerek daima engellemeye kalktı. Bu nedenlerle seninle görüşemiyoruz ve konuşamıyoruz canım.

Sevgili torunum; mal mülk uğruna, para uğruna seninle aramızda aşılmaz engeller ve duvarlar oluşmuş. Bunu ben bile sonradan öğrendim. İşte torunum, annen ve teyzen Kübra benimle konuşursa bazı doğrular ortaya çıkacak. Bu doğrulardan korktukları için de seninle kucaklaşamadık. Aslında sana anlatmak istediklerim o kadar çok ki, bir gün mutlaka anlatma fırsatını bulacağım. Annenin çocukluğunu, annenin güzel resimler yaptığını, çok azimli ve çok başarılı olduğunu ama çok inatçı ve aksi biri olduğunu da sana ilerideki mektuplarımda anlatacağım canım.

Zeynep torunum; yarın kurban bayramı ve bu bayramda da seni görme imkanım olmayacak. Sana arada mektup yazmaya devam edeceğim canım. Bu bayramın, sana; sağlık, huzur, mutluluk, başarı ve güzellikler getirmesini dilerim. Allah’a emanet ol biricik torunum benim. Seni büyük bir hasret ve özlemle öpüyorum. Deden.

Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net