ALMİNA

Sen bilmezsin!
Bozkırın yağmur ayinlerinden,
Yorulmuş şehirlerinde ölmeyi Almina.
Kaçak bir düşü taşlar taşrada ellerin,
Toprağa dönmüş yüzümü yıkar sözlerin,
Gitmeye meylediyor ayakların,
Oysa arkanı döndüğün her keder,
Gölgen gibi ardından gelir!

Sen bilmezsin!
Bu nasıl gidiştir?
Bastığın topraklarda,
Ölüme nikahlı ihanetler dirilir,
Toprak özlediği yağmurları devşirmek için,
Mai atlaslar gibi adımlarına serilir,
Ateş çiçeği ,yürek göçeği,
Şafak tortusu, aşk yortusu Almina,
Cennet-i âlâya nefti gözlerinden mi gidilir?

Sen bilmezsin!
Dağların birbirine sır verdiği yollarda,
Kan kaybeden harflerle yakılan ağıtlarda ağlamayı,
Uçurumlarda açan gelinciklerin şakaklarında,
Bir çıban gibi zonklayan kederleri tanımazsın sen,
(B)aşka yanıp da aşk olmayı bilmezsin Almina,
Göze alamazsın gözden çıkardığın beni,
Rüzgarı karşısına alan yağız atların,
Toynaklarından dökülürken sevda türküleri,
Gittikçe yakınlaşan (t)uzak bir şehre kurarsın kalbini!
Karartırsın bekleyişlerimi kutsadığım mabedimi,
Soluğu kesilir gizlice koynuma aldığım umudun,
Eğilir başım, yıldızlar kayar gecede,
Gün aymaz olur takvim yapraklarında,
Ezberletirsin yokluğundaki çokları,
Sağır ve dilsiz kalır,
Çınlamaz olur sedirlerin kozalakları.

Sen bilmezsin!
Yarım kalan aşkların pişmanlığında;
Sessiz harflerle kendine kurşun döken yürekleri,
Serkeş baykuşların ağızlarında taşıdığı,
Uğursuzlukları umursamazsın sen,
Duymazsın ıssızlıkta kendini çoğaltan sesleri,
Ayaklarımı acemi intiharlara sürersin Almina!

Sen bilmezsin!
Odalarını çoktan boşalttı kalbim,
Nefti gözlerine çığ düştüğünden beridir,
Göğünü kaybetti düş uçurtmalarım,
Bitti ciğerlerime doldurduğun nefesin,
Bu nasıl bir susuştur, nasıl bir kıyıştır!
Yol kesiyor bedenimde,
Kendini bileyen bir bıçak gibi ellerin,
Alnımda can veriyor sendeki yazgım,
Davetkâr kapılar açılıyor toprakta,
Bir kez ölemiyorum layıkıyla hayatta,
Defalarca ölmüşken aşkta,
Bu, çehresine hüzün düşmüş yaşam senin,
Sende doğdum ;sende ölmeyeceğim,
Aşıklar ölmez ki Almina!

Yadigar ÜNVER
www.kafiye.net