“Zakkum/ yüzük”
-Başa al şarkıyı.

Dağıldım.

Anne vur beni,
Çünkü bugün ayın yirmi yedisi.
Çünkü bugünü, uzun mesajlarla kutlardım gitmeseydi kendisi.
Masalarıma masallar dök.
Dudaklarımdaki korkulardan öp.
Ve git bütünlüğünden yoksun kalmış bir tütün gibi çektikçe bir of dağıldım.

Şaranpole yuvarlanmış saçları yanmış bir oyuncak gibiyim.
Saçlarımı ne çok severdim oysa ki.
Yandım.

Bu yorgana sinen ne çok anının tadı var bu yorganda
Bir adamın adı biramın geniz yakan tadı var bu yorganda kokun var,
Ellerin var,
Ağlattıkların var sana ağrıdıklarım sana yandıklarım,
Yaktıklarım sana dağıttıklarım,
Sana döküldüklerim var herkes her zaman var, sen yoksun.
Yıkıldım.

Annen bir başka kadına annem deyip sarıldığını görse,
Namluyu dayamazdı şakaklarına elbet.
En nihayetinde ölmezdi annen ama ben,
Benden başka bir kadına ‘kadınım’ dediğin gün,
Soğuk bir namlu tarafından öpüldüm.
Üzüldüm.

Beni ağrıt kendine, yoksa ölürüm.
Savaş saçımla, adımla seviş.
Söyleyemediklerini kus içime
Sesime ağla.
Ağlamazsan anlarım.
Çok oldu benim, geldi gelecek sandığım anlarım.
Gelmedin.
Yaz günüydü, bacalardan çıkan dumanlar boğazıma oturdu
Tıkandım.
Ben içime gömüldüm, içine düştüğüm yıldan bu yana.
İçime bir adam döktüm, büyüttüm.
Büyüdüğünde, gitti adam
Gittiğinde söküldüm gökyüzünden
Ben çok üzüldüm senin yüzünden
Bu yaşlar senin yüzünden
Bu kırışıklıklar senin yüzünden
Sesimdeki bu çatallaşma senin yüzünden
Bu soğuk, senin güzünden
Ben üşüyorum sana.
Günaydın.

Tuğba Karademir (Mavi)
www.kafiye.net