DUANIN BÖYLESİ!

Öğretmenler odasında tenefüs saatinde dinlenmeye çalışan öğretmenler, iki yöneticinin içeriye girmesi ile bir anda gayri ihtiyari hareketlenir gibi olurlar. Yöneticilerden biri her kese selam
verdikten sonra bir anda gözleri bir edebiyat öğretmenine ilişir.
–       Hocam siz neden gelmiştiniz buraya? Sanki baskına girer gibi oldu bu iş.
–      Arkadaşlar. Bu teneffüs de sizlerle beraber olalım dedik. Okulun Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı arkadaşımla sizlerin ihtiyacını da soralım dedik.
–      Öyle mi? Harikasınız. Benim bir isteğim olacak.
–      Arkadaşlar. Sizin isteğinizden önce burada bugün hayırlı bir dua yapacağız. Hayırlı dua diyorum, inanın duayı duyduktan sonra sizlerde sevineceksiniz.
–      Hayır?
–       Hayır arkadaşlar. Edebiyat öğretmenimiz Mehmet Bey için dua edeceğiz. Ben söyleyeceğim, sizlerde tekrar edeceksiniz. Ben duaya başlıyorum (Okulun edebiyat Öğretmeni Mehmet bey, 1.68 boyunda, 110 kilo ağırlığında. Hani onun söylemiyle- Ben ağır vasıtayım arkadaşlar-)  Allah’ım,  Mehmet Beyi En kısa zamanda aramızdan al. Artık kendisinden bıktık. Bir an önce ölümünü sağlayarak aramızdan ayrılmasını sağla Allah’ım. Yarabbi sen işini bilirsin. Bu gariban kullarını bunun şerrinden sen koru yarabbi! Ne olur en kısa zamanda aramızdan al Mehmet Beyi. Amin. Sizde amin deseniz ya arkadaşlar, dedi.

Mehmet bey hemen atılır:
–   Arkadaşlar, dua henüz tamamlanmadı. İzninizle ben duanın tamamlanmasını sağlayayım. Ondan sonra hep birlikte amin deriz. Ben devam ediyorum. Allah’ım, Ali bey ve  Salim beyin başına benim kadar bir kayanın düşmesini sağlar mısın.  Onlar bu kayayı çoktan hak ettiler. Sen iyisini bilirsin. Aminnnn.

Öğretmenler amin derler. Bu arada yönetici Ali bey;
–      Bir dakika, bir dakika arkadaşlar. Sen ne diyorsun hocam! Senin kadar kayayı bırak, senin kolun kadarı başımıza düşse bizi komaya sokar. Sakın arkadaşlar, amin demeyin, amin demeyin!!!

Hüseyin DURMUŞ
Emekli edebiyat  Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net