GÜNEŞ İLE KONUŞAN ADAM

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Çok eski zamanların birinde bir gezegen varmış. Bu
gezegeni güneş ısıtır, aydınlatırmış. Bir gün güneş her gün, her gün doğmaktan bıkıp usanmış.
Bir gün de doğmayıvereyim ne olacak, demiş.
O doğmayınca gezegen bir anda karanlığa bürünmüş. Gezegeninin ısısı bir anda düşmüş. Her
yeri buz kaplamış.
Burada yaşayan canlılar, bu durum karşısında telaşa kapılmışlar. Güneş bir daha doğmazsa
yok olacaklarını biliyorlarmış.
O gün çiçekler bir bir solmuş. Hayvanlar yavaş yavaş inlerine girmiş. İnsanlar ise ateş
yakarak ısınmaya çalışmış. Fakat bunların hiç biri çare olmamış.
Bunun üzerine insanlar bir araya gelip düşünmüşler. Aralarından birini seçip, güneşe
göndermişler.
Bu kişi Amoz adında cesur, genç bir delikanlıymış.
Amoz az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Vara vara en yüksek dağın tepesine varmış.
Önce güneşe seslenmiş:
-Eyyy! Nazlı güneş! Nerelerdesin? Ne olur göster güzel yüzünü. Göster ki gezegenimiz
aydınlansın. Göster ki canlılar ısınsın, demiş.
Bir müddet sonra derinden bir ses duyulmuş. Bu ses nazlı güneşin sesiymiş.
Güneş:
-Merhaba! Delikanlı. Beni güzel uykumdan uyandırmaya utanmıyor musun?
Amoz:
-Ne olur uyan. Bak sensiz nasıl da perişanız, demiş.
Güneş:
-Doğmasına doğarım fakat sizin de yerine getirmeniz gereken bir takım şeyler olacak demiş.
Amoz merakla sormuş:
-Nedir şartların nazlı güneşim? Söyle hemen yerine getirelim, demiş.
Güneş:
-Bundan sonra gökyüzünü kirletmeyeceksiniz. Ben sizin yüzünüzden nefes almakta
zorlanıyorum. Bu da beni yorgun düşürüyor, demiş.
Bunun üzerine Amoz:

-Sana söz veriyorum nazlı güneş. Bu günden itibaren gezegenimizi temiz tutacağız, demiş.
Güne sözünü tutup sarı yüzünü göstermiş.
Amoz buna çok sevinmiş. Ona teşekkür edip oradan ayrılmış.
Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe aşarak, çayır çimen biçerek evine varmış. Tüm canlıları başına
toplamış. Sonra da güneşin şartlarını anlatmış. Hepsi de şartları kabul etmiş.
O günden sonra gezegen tertemiz olmuş. Güneşte her gün doğmuş.
Onlar ermiş muradına biz gidelim Kaf dağına.

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net