Uğurlama
 
 
Zaman zaman efkârım temelden sızar dışa
Celbedip iklimleri vazgeçer bigâneden
Can evini devirip tufana karakışa
İncinen bakışımda derinlik olur neden
 
 
Ağaran sabahların çekilirken üstünden
Gecede müphem sancı, hâle esrarı s’inik
Karşı dağları mesken tutarak dünü günden
Gönül bahçelerinde kanatlanır üveyik
 
 
Ölümsüz arzuların kıyısında uçurum
Defetme telaşında intizarı çuhadar
Yandıkça gülün dalı sarsılıyor Şam, Urum
Rüzgâr esmede nakis, bulut gölgeden bizar
 
 
Kevn-ü mekânda pazar hüzne tezgâh açtıkça
Tükenmiyor geçmişim erken geldi sonbahar
Boz geyikler ovadan ben kederden kaçtıkça
Ağla diyor tiz bir ses ağla sahibi kadar
 
 
Varsın doğuştan şanslı kimi derdiyle âbad
Kendi külünü bilen ateş soğusun dursun
Varsın olsun müptela gama pervaneler şâd
Sızdıkça efkâr beni dönüp bağrımdan vursun
Yine de güneş gibi nazarımda durursun…

 
Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net