Şaşıyorum
 
 
 
İcabet lazım geldi, susma zamanı şimdi
Deyip de içten içe coşana şaşıyorum
Hala kulaç atmakta vakit olmuş ikindi
Kıyısız deryalarda taşana şaşıyorum
 
 
Boyundan daha büyük çöplüğünü unutup
İlk fırsatta dostunun ardından atıp tutup
Kör şeytanın ruhuyla vicdanını uyutup
Karanlığın dibini eşene şaşıyorum
 
 
Acındırma peşinde halini soranlara
Numarası hep aynı yanında duranlara
Yüzlerinde maskeyle insanı yoranlara
Döndürüp de şaşkına, şaşana şaşıyorum
 
 
İnandığı insana bahşolmuş kurban gibi
Güvendiği sulara aldanan sazan gibi
Çorabın söküğünden çatlamış taban gibi
Kaçık sözün ardından koşana şaşıyorum
 
 
Bazen kırıp dökülüp ümitsiz bir hal ile
Nasip değilmiş diye her an yakınan dile
Büyük marifet sayıp hatayı bile bile
Bir gönülden gönüle aşana şaşıyorum
 
 
Yalan dolanda usta kendi gibi emsali
Bulup nefsine ortak ahır zaman timsali
Sinesinde cesedi manen çürümüş hali
Kızgın sacın üstünde pişene şaşıyorum
 
 
Söylenecek yok artık, tükendi azar azar
Tembelliğe alışmış her gün ondaysa pazar
Mübarek nefesine iyi gelirse nazar
Durdukça mayalanıp şişene şaşıyorum.
 
 
Nezahat YILDIZ KAYA
 
25ocak’15
—-
 
Dost kalem incisi
 
Başta ki üç tel saçta elli diş tarak kırıp
Tek diş başa batınca yandım! diye hıçkırıp
Egosunun üstüne yetmiş beş tezgah kurup
Eştiği kör kuyuya düşene acıyorum…………YAZGI24

www.kafiye.net