şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Adam, bütün koltukları dolu olan minibüsteki yolcuları ikna etmeye uğraşıyor ’’Bir koltuk değiştiren yok mu?’’ diyordu. Neden bu kadar ısrar ettiğini kimse anlamıyor hatta yolcular adama deliymiş gibi bakıyorlardı. Arka koltuktan biri;
—Hemşerim diğer araba yarım saat sonra kalkacak. Altı üstü iki saatlik yol. O arabayı bekle. Kimse yerine vermiyor işte! Diye yüksek sesle bağırdı.
—Gitmem lazım. Fakültede hasta yatan kardeşim ameliyat olacak. Ona yetişmem lazım. Acelesi olmayan biri Allah aşkına bana yer versin.
Yarı ağlamaklı adamın haline üzülmüş, elinde kasketi ve poşetleri ile ortada çaresiz kalakalan ve insanlardan yer bekleyen adamın ısrarlarına daha fazla dayanamayıp kendi koltuğumu vermeye karar vermiştim. En arka koltuğun cam kenarındaki kısmı, yani oturduğum koltuğu, hiç bir alakam olmayan bu gariban adama verebileceğimi söylediğimde adam, sevinç içinde bana doğru bakmış, dua üstüne dua etmişti.
Yerleştirdiğim eşyaları aldım ve adamla biletlerimizi takas yapmayı da unutmadım. İş bu yarım saati ne ile geçireceğimi bulabilmekteydi. Otogardaki bir kafeteryada çay içebilir, bir gazete alıp okuyabilir ya da hiç bir şey yapmayıp garın girişinden gelen geçene bakabilir, koyun sayar gibi araçları sayabilir, plakaları okuyup olası takıntı sendromumu geliştirebilirdim. Benim gibi öğrenci ve aylak bir adamın yapabileceği çok şey olabilirdi.
Bir kafeterya bulup kakaolu bir dondurma yedim. Bastıran sıcağa rağmen, otogarın hareketi hiç durmamış, gelen geçen yolcular büyük bir gürültü çıkararak araçlara inip biner olmuşlardı. Yarım saat… İnsana kısa bir zaman dilimi gibi gelebilir ama bekleyince zaman bir türlü geçmek bilmiyordu.
Oturduğum yerden yarım saatte bir insanın neler yapabileceğini düşündüm. Bir insan yarım saatte banyo yapabilir, yemeğini yiyebilir, kendisine kızan patronu onu işten atabilir ya da yarım saat içinde harika bir iş teklifi karşısında iyi bir iş sahibi olabilirdi. Milli piyangodan para çıkabilir ya da tüm parasını sakladığı kasası, evine giren hırsızlar tarafından soyulup bir anda beş parasız kalabilirdi. Erkek olarak bir cinsiyet değiştirme ameliyatına girip bir kadın olarak bu ameliyattan çıkabilirdi. Saç şeklini değiştirebilir, sarışınken esmer olabilir, kendisine bir elbise satın alabilir, göz rengini değiştirebilir, sınavı geçebilir ya da yarım saat içinde sınava yetişemediği için sınav görevlileri tarafından sınava alınmayıp bir sene daha sınıf tekrarı yapabilirdi. Yarım saat içinde bir kadın rahminin içinde bir ceninin ilk hücreleri çoğalabilirdi. Hamile bir kadın yarım saatte içinde çocuğunu dünyaya getirebilirdi. Eğer bekârsanız bir belediye başkanı yarım saat içinde sizi evlendirip ve yarım saat içinde bekâretinize bay bay diyebilirdiniz. Yarım saat içinde bir deprem olabilir tüm şehir alt üst olabilirdi. Ya da bir uçağa binip, yarım saat içinde başka bir ülkede olabilirdiniz. Yarım saatte dünya denilen mavi gezegeni aşıp uzay boşluğuna çıkabilirdiniz. Bir tavuğu kesebilir ölümüne tanık olduktan sonra, yarım saat içinde tavuğu tencerede kaynatıp yemek olarak yiyebilirdiniz. Yarım saatte neler olmaz neler. Zaman kısa gibi gelse de aslında çok uzun bir zaman dilimiymiş diye düşündüm.
İşte otobüsüm geldi. Yavaş yavaş yolcular binmeye, bagajları yerleştirmeye başladılar. Bende bagaj yerleştirme sırasına girip bavullarımı muavine vermek için bu sıranın arka saflarında yerimi aldım. Tüm yolcular otobüsün içine yerleşmiş, çok geçmeden araba hareket etmişti.
Otobüse bindiğimde uyumayı tercih ettiğimden başımın altına bir yastık isteyip uykuya çekildim. Araç kıvrımlı sahilden doğru gidiyor, kıraç ve dik kayaların olduğu yollara gelince hızını azaltıyordu. Aşağıda beliren dik kayalar, yukarıdan bakınca insanın içini bulandırıyor, sanki araç aşağıya düşünce paramparça olacakmış gibi insanı ürküten bir hava veriyordu. Bu kıraç kayaların olduğu yerde trafik bir süre sonra durdu. Bağırışlar, çığlıklar yükseliyor insanlar ne olduğuna bir anlam veremiyordu. Otobüsümüz durup, şoför aşağıya indiğinde ileriye doğru kilitlenen araçlardan kötü bir haberin sinyali geliyordu. Ben de olayı anlamak için hemen indim.
İleride bir kaza olmuş karşı taraftan gelen bir kamyon yolun bu tarafına geçmiş, hızını alamayıp, minibüse çarpmış ve kıraç kayalardan uçuruma doğru aracı sürüklemişti. Araç çekicileri gelmiş kayalardan denize uçan minibüsü çıkartmaya çalışıyordu. İnsanların konuşmalarından duyduğum kadarıyla sadece bir yolcu araçtan çıkamayıp uçuruma doğru sürüklenen aracın içinde kalmıştı. Görgü tanıklarına göre kamyon minibüse çarptığında minibüs uçuruma yuvarlanmadan çoğu yolcu minibüsten inmeyi başarmış ama arkalarda oturanlar yolculardan biri ne yazık ki inmeyi başaramamıştı.
Kaza yerine doğru yaklaştığımda bu minibüsün bizden yarım saat evvel kalkan minibüs olduğunu fark ettim. Minibüs sol tarafa doğru yatmış arka kısım tamamen denize gömülmüştü. Gözlerime inanamadım, denize çöken taraf benim oturduğum ve yaşlı adamcağıza verdiğim yerdi. Öylece donup kaldım. Eğer yarım saat önce bu araçta ben olsaydım muhtemelen denize gömülecektim. Bağırışlar, çığlıklar derken hızır acilin sesi geldi. Ambulanstaki görevliler hafif yaralananların tedavisini yapmaya başladığında aşağıdan bir adamın sesi yükseldi ‘’Burada bir ceset var.’’ dedi. Kalabalık, yönünü kıraç kayalardan denize doğru yöneltti. Hep beraber aşağıya bakıyorduk, derken denizdeki kayaların arasına sıkışmış bir adam cesedi çıkardılar. Başındaki kasketi denizin yüzeyine doğru çıkınca onu hemen tanıdım. Bu benim yer verdiğim adamdı. Adama iyilik mi kötülük mü yapmıştım? Acaba adamı eceli mi çekmişti? Ya ben? Yaratan beni ölümden mi kurtarmıştı? Tanımadığım bu adam yarım saat evvel hayattaydı, terliyordu, acelesi vardı, elinde yükleri vardı, sıkıntılıydı, kardeşinin ameliyatına yetişmek için yer istedi. Ben yerimi ona vermekle ölüme bir davetiye yollamıştım. Adamcağız sevinmiş ve bana dua üstüne dua etmişti. Oysa şimdi adamın bir nevi ölümüne sebep olmuş, bana gelen Azrail’in yolunu şaşırtmıştım. Ben ne yapmıştım Allah’ım.
Yol açıldığında adamın cesedi ambulansa konulup tekrar ayrıldığı şehre gitmek üzere hızır acil çalışanları yola çıktılar. Oysa yarım saat önce hayattaydı. Yarım saat önce de ben zamanın anlamını düşünmüştüm. Onun için hayat bir ceset torbasında durmuşken benim için hareket eden bir otobüsün içinde kaldığı yerden devam ediyordu. Benim için yaşanacak daha ne yarım saatler vardı ama artık onun olmayacaktı.
Ölürken ne düşündü? Acaba ben hiç aklına geldim mi? Otobüs uçurumdan aşağıya doğru uçarken en arka sırada oturması gerekenin kendisi olmaması gerektiğini anlayacak kadar düşlenebildi mi ve benden nefret etti mi? Allahın içim acıyor.
Serpil TUNCER
wwww.kafiye.net
belstaff jacken günstig
Aralık 24th, 2013 16:40
But wanna remark on few general things, The website design is perfect, the articles is rattling fantastic. “Some for renown, on scraps of learning dote, And think they grow immortal as they quote.” by Edward Young.
parajumpers daherren sale
Aralık 24th, 2013 23:58
Hello, you used to write excellent, but the last several posts have been kinda boring?I miss your tremendous writings. Past few posts are just a little out of track! come on!
äkta mulberry väska
Aralık 25th, 2013 06:26
Appreciate it for helping out, good info .
woolrich herren jacke
Aralık 30th, 2013 03:25
Simply a smiling visitant here to share the love (:, btw great pattern .
woolrich mützen
Aralık 30th, 2013 03:31
Thanks for sharing superb informations. Your web-site is so cool. I’m impressed by the details that you have on this site. It reveals how nicely you perceive this subject. Bookmarked this website page, will come back for extra articles. You, my pal, ROCK! I found simply the information I already searched everywhere and simply could not come across. What an ideal website.
parajumpers jacken daherren
Ocak 1st, 2014 02:37
I like this post, enjoyed this one appreciate it for putting up. “I would sooner fail than not be among the greatest.” by John Keats.
marc jacobs online store
Ocak 15th, 2014 16:19
I have not checked in here for some time because I thought it was getting boring, but the last few posts are great quality so I guess I will add you back to my everyday bloglist. You deserve it my friend 🙂
louis vuitton stockholm online
Ocak 15th, 2014 20:15
I like this post, enjoyed this one thankyou for putting up.
marc jacobs örhängen nk
Ocak 16th, 2014 14:16
I’ll immediately seize your rss as I can not in finding your email subscription hyperlink or e-newsletter service. Do you have any? Please permit me recognize in order that I could subscribe. Thanks.
louis vuitton stockholm hemsida
Ocak 16th, 2014 19:15
Very interesting info !Perfect just what I was looking for! “People everywhere confuse what they read in newspapers with news.” by A. J. Liebling.
nordstrom marc jacobs iphone case
Ocak 21st, 2014 19:46
hi!,I love your writing very so much! percentage we be in contact more approximately your post on AOL? I need an expert in this space to solve my problem. May be that’s you! Taking a look ahead to peer you.
mulberry skjerf til salgs
Ocak 22nd, 2014 09:33
A person essentially assist to make severely articles I’d state. This is the first time I frequented your web page and thus far? I surprised with the analysis you made to make this actual put up incredible. Magnificent process!
marc jacobs väskor
Ocak 28th, 2014 05:07
Merely a smiling visitant here to share the love (:, btw outstanding design and style. “Everything should be made as simple as possible, but not one bit simpler.” by Albert Einstein.
Wholesale Kansas City Chiefs Jerseys
Şubat 3rd, 2014 18:00
“Generally if the is the winner fail to happen, Women constantly aim replacements to go to, Terribly many of us check, Fletcher announced. “Simple fact is that same help employees that experts claim claimed the NFC far eastern side(Yr after). Nevertheless, men or women be of service from diverse webpage when you don’t need triumph in,.
monster beats pro
Şubat 6th, 2014 05:21
Just a smiling visitor here to share the love (:, btw outstanding design and style. “Everything should be made as simple as possible, but not one bit simpler.” by Albert Einstein.
beats by dr dre costo
Şubat 7th, 2014 04:27
It’s really a great and useful piece of info. I am happy that you shared this useful info with us. Please keep us up to date like this. Thank you for sharing.
mulberry väska
Mart 12th, 2014 12:30
Jag gillar det här weblog så mycket, sparat som favorit . . “Jag bryr mig inte vad som skrivs om mig, så länge det inte är sant.” av Dorothy Parker
nike free run dam
Mart 13th, 2014 13:43
I just could not depart your site prior to suggesting that I really enjoyed the standard info an individual supply on your visitors? Is gonna be back often in order to inspect new posts.