GÖZLERİN NE RENK’Tİ

Ezan sesi değerken kulaklarıma,
Titreyerek dudaklarım son bir kez adını zikrettim,

Kırık dökük ahşap bir masada,
Acı kahve ve çifte kavrum lokum,

Kahvemi yudumlarken,
Boğazımda düğüm düğüm ihaneti,
Adamlığı,
Kimsesizliği yudumladım,

Anladım ki dil başka yürek başka birşeymiş,
Gördüğüm sen değildin…

Şimdi yüreğimin kıyılarına ,
Dalga sesleri çarpıyor,
Deniz bile öfkeli bugün…

Bir parça yosun bulaşıyor ayaklarıma,
Buruk kokusu kalıyor tenimde,
Amma…
Ağlamıyorum,
Daha çok yolum var biliyorum ,

Yüreğinden giderken ,
Sanada eyvallahım yok ey sevgili,

Varsın sussun tüm şarkılar,
Varsın yüreğimden bir parçada sen kopar,
Ne çıkar,
Ben ben varya giderken adam gibi gidenlerdenim…

Bak martıların ağzında kaldı lokmanları,
Bir yolcu tireni daha geçti gitti önümden,
Son vagonundan el sallıyordu sevdalar,

Şehrine uğrayan son feribotun acı ıslığında
Fütursuzca el sallıyorum birdaha dönmeyeceğini bile bile…

Şehrin ışıkları son birkez göz kırparken
Gözden kayboluyorsun usul usul…

Halbuki ,
Yağmurda iki sevdalının bir şemsiyenin altına sığınmasıydı aşk,

Bak işte unuttum,
Unuttum ,
Vallahi de billahide unuttum,
Gözlerini bile,
Ne renkti…

Zehra Demirtaş
www.kafiye.net