Kocasının Nazlısı

 

Son kitabım ” Kişilik Elbisesi ” nden…
Kocasının Nazlısı

“Kocası´nın Nazlısı” olmayı her kadın beceremez…
Her kadın bu rolün hakkını veremez.
Çünki, bu iş öyle basit veKocasının Nazlısı kolay değildir.Özel bir yetenek ister.
Nazlı kadın olmak sonradan öğrenilen bir şey değildir.Doğuştan itibaren nazlandırılıp şımartılmış olmak gerekir.
Bu kadınlar doğadaki en şanslı varlıklardır…Kocaları da halim -selim,uysal olur.

O nazlı kadınlar ki; kocası bir dediğini iki etmediği halde hep mutsuz görünmeyi becerirler.
“Benim için ne yaptın ki? ” sözü ile sürekli memnuniyetsizliğini dile getirir,yaşadığı rahat hayatı inkar edebilirler.

O nazlı kadınlar ki; ne ahım şahım bir güzelliği vardır ne de kayda değer bir özelliği…Kocası hep el üstünde tutsa,baş tacı etse bile yine yaranamaz.
Çünki onlar daha fazlasını ister.Beklentilerinin bir sonu gelmez.

O nazlı kadınlar ki; kocası ile bir yere gidecek olsalar uyuşuk uyuşuk sallanır, bir türlü hazırlanıp evden çıkamazlar.
Kocasını ya dışarda ele güne karşı yada araba içinde yarım saat bekletmeyi becerebilirler.Koca bu duruma hiç sinirlenmez.
Erkekleri beklemeye alıştırmak ta bir beceridir.

O nazlı kadınlar ki; herkesten iyi yer, içer,uyur, fakat hep hastadırlar…En azından migrenleri tutar.Her lafa alınır,küser,tansiyonu çıkar.
Hastalık hastası olmak da bir beceridir.

O nazlı kadınlar ki; kocası onu rahat yaşatmak için adeta elini sıcak sudan soğuk suya sokturmaz.
Karısının her sözünü sanki emirmiş gibi algılar,derhal yerine getirmeye çalışır…
Buna rağmen karısının her sözünde sitem ve töhmet vardır.
Kocasını aşağılamayı sever.
Sürekli incitir ama kocası onu hep mazur görür.

O nazlı kadınlar ki; kocası onun etrafında pervanedir.Nazı ile oynar durur ne usanır ne bıkar.

O nazlı kadınlar ki; kendi evinin temizliğini bile yapamaz.Gücü kuvveti yerinde olsa bile evini süpürmeye üşenir.
Mesela para ile temizlikçi tutar… 
Evde bir iş yapmak zorunda kalsa hastalanır.Her yanı tutulur.Ertesi sabah yerinden kalkamaz…
Becerdiği en güzel şey naz yapmaktır.

O nazlı kadınlar ki; giysi dolabı tıklım tıklım giyecek ile doludur,evde bulunan tüm çekmeceler de ona ait eşya ile doludur. Fakat o, yine de “üzerime giyecek bir şeyim yok” diye sızlanır.
Ne alması satması biter ne istemesi…
Kocası hiç rahatsız olmaz.Halinden memnundur.
Çünki onun karısı bu dünyaya çarşı-pazar gezmek,alış veriş yapmak ve gösteriş için gelmiştir.

O nazlı kadınlar ki; doyumsuzdur. Var olanı beğenmez. 
Onu attırır yenisini aldırır.Kocası “param yok” diyemez…Bankadan kredi çektirir ya da el borcuna sokar dediğini yaptırır.
Niye başkalarının karısından geri kalsın ki?

O nazlı kadınlar ki; ne gelir giderden bilir,ne hesap kitaptan anlar,ne faturalaran haberi vardır.
Zaten nereye ne yatıracağını da bilemez.
Böyle hesap kitap işleri onun ilgi alanının dışındadır.
Aslında kocası olmadan hiç bir işini kendi başına halledemez ama sanki evi kendi başına idare ediyormuş gibi tafrasından geçilmez.
Kocaya karşı ağalık taslamak da bir beceridir.

O nazlı kadınlar ki; tüm evlilik hayatı hamile kalma korkusuyla geçer.
Zoraki bir-iki çocuk doğurup büyüttüyse; hayatının ne kadar güçlük içinde geçtiğini,çocukları nasıl büyütüp adam ettiğini anlatır durur.
Zaten çocuk doğurup büyütmüş olmak onun için büyük bir başarıdır.
Kocası, hanımının bu marifetinden dolayı ona müteşekkürdür.
Öve öve bitiremez…
Karısının incitici,gönül kırıcı sözlerine aldırmaz. Onu üzmemek,küstürmemek için elinden ne geliyorsa yapar.

Çünki o kadın kocasının nazlısıdır…
Bir yandan kocasının koltuğunun altında onun güvencesiyle hayatını rahat rahat devam ettirirken,diğer yandan sitem ve töhmetle kocasının başını yer.

Allah´ım,
Hayattaki her türlü güçlük ile tek başına mücadele etmek zorunda kalan kadınların yardımcısı ol.Dayanma gücü ver.
Kocasının nazlısı olan kadınlar kadar rahat bir yaşam süremeseler de onların da hayatlarını kolaylaştır.

Hatice Hantal
www.kafiye.net