Bugün 27 Nisan…

“Merhaba” dedi dünyaya bir can.
Belki yumuk yumuk değildi elleri,
Ama şiir şiir bakıyordu gözleri…

Bugün benim doğum günüm. Hiçbir zaman şatafatlı bir kutlama yapmadım. Buna gerek de duymadım. Tıpkı yeni bir yıla girerken olduğu gibi, geriye dönük değerlendirmeler yaparak günlerimi nelerle doldurduğuma baktım. Hatalarımı dizdim yan yana, nedenlerini sorguladım. Çıkardığım sonuç bana şunu gösterdi:

Hata her kulun yapması muhtemel olan ön deneyimlerdir. O ön deneyimler; sonraki günlerimize ışık tutacak, yaşayacaklarımızı tecrübe kumaşıyla dokuyacaktır. Daha iyiye, daha güzele, daha doğruya atmamız için adımlarımızı, bize kılavuz olacaktır.

Allah ömür verdiği sürece de hep iyiyi, hep doğruyu, hep güzeli arayıp, bu hasletler üzerine sevgi duvarları örecek, sevgi limanları inşa edeceğim gönül evimde.

Bu özel günde, çok önemli bir şahsiyetin varlığına yüreğimin sesini iletmek istiyorum şimdi:

“Canım Anam,

Dünyaya getirdiğin bu can, hayat sahnesinde bazen figüran bazen başoyuncu olarak roller üstlendi ve bu rollerin gereğini hakkıyla yerine getirmeye çalıştı…
Binlerce öğrenci yetiştirdi. Öyküler, masallar, şiirler yazdı…

Dünyaya getirdiğin bu can, kalp kırmamaya özen gösterdi. Yaratılan her canı sevdi, kin gütmedi… Kimseye kötü niyetle bakmadı… Hep hoşgörü ağacının altında dinlendi.
Karanlık çevrelediğinde etrafını o, içindeki güneşi uyandırmasını bildi.

Kendi sevgi kitabını yazdı, başucuna koydu. Onu her okuyuşunda sınırsız ufuklara doğru yol aldı ve hiç sınır çizmedi sevgisine… Sınır çizmenin özgürlüğe uçan kanatlarını zedeleyeceğini biliyordu çünkü… İnsanları sevdi, sevildiğine inandı; şüpheye düştüğü her durumda sevgi kitabını açıp okudu; şüphenin içinde yatan nedenleri keşfedip olumlu sonuçlara vardı…

Dünyaya getirdiğin bu can, her şeyin güllük gülistanlık olmadığını kavramaya başladığı dönemlerde çok ağladı. Taş ağlamazdı, duvar ağlamazdı… O, insandı. Gülmek kadar ağlamak da bir ihtiyaçtı… Yağmur olmasaydı gökkuşağı olur muydu hiç? Böylelikle ağlamanın da bir hazzı olduğunu öğrendi.

Dünyaya getirdiğin bu can, seni çok özledi inan… Allah ömrünü uzun etsin canım anam…”

Ülkü Duysak

ÜLKÜ’YE KENDİ DİLİNDEN…

Ü lkü ümitlerin bitmesin sakın!
Zindan gecelere yıldızlar sakla!
Gelse de üstüne dert akın akın,
Bataklık içinden gülleri topla…

L ahzaya yıları sığdır gönlünde.
Kendine yer ayır kendi gölgende.
Düşlerini yüzdür sevgi gölünde,
Kara kış içinden güneşi topla…

K alemin hep yazsın ömrün oldukça.
Umuda şiir ek yürek doldukça.
Vazgeçme bahardan, hazan soldukça,
Yapraklar içinden yeşili topla.

Ü lkü günler böyle gelip geçecek.
Ne ekmişse insan onun biçecek.
Sıra geldiğinde herkes göçecek.
Hayatın içinden güzeli topla.

Ülkü Duysak
www.kafiye.net