Nevruz/Bahar Bayramı Kutlu ve Mutlu olsun!

Baharın gelişi ve dostluğun müjdeleyicisi şeklinde nitelendirilen ve her yıl Dünya genelinde çeşitli şenlikler eşliğinde karşılanan Nevruz Bayramı kutlu olsun.

Dünya genelinde ve ağırlıklı olarak Anadolu ve Orta Asya medeniyetleri tarafından, baharın gelişi ve dostluğun müjdeleyicisi adı altında kutlanan Nevruz, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli yöresel etkinliklerle kutlandı.

Her kültürün kendine has geleneklerinin yansıtılacağı Nevruz Bayramı 21 Mart 2018 tarihine denk gelmektedir. Yeni gün veya gün ışığı anlamına gelen Nevruz gününe özel geleneksel kıyafetler giyilip yörelere ait danslar gerçekleştirilerek coşkuyla kutlanır. 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen Nevruz, ülkemizde de bu yıl birbirinden farklı etkinlikler eşliğinde kutlandı. Nevruz kültürünün eski dönemlerden beri vazgeçilmez alışkanlığı olan, etkinliğin gerçekleştirileceği alana Nevruz ateşi yakılıp ve üzerinden atlandı. Kültürel bir bayram Nevruz Bayramı’na ilişkin merak edilen ayrıntılar.

NEVRUZ NEDİR?

Nevruz kelimesinin aslı eski Farsçadan gelir. Yeni anlamındaki nev-ruz, gün ışığı ve yeni gün anlamındaki kelimelerin birleşiminden oluşmaktadır. Anlamı “yeni gün/günışığı”dır ve günümüzün Farsçasında da hâlâ aynı anlamda kullanılmaktadır.

NEVRUZ NE ZAMAN KUTLANIR?

Nevruz Bayramı, medeniyetler arasında farklı zaman dilimlerinde kutlanmaktadır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen 22 Mart veya 23 Mart’ta kutlanmaktadır. Astrolojik olarak ise Nevruz günü olan 21 Mart, burçlar çizelgesinde ilk sırada yer alan Koç burcunun başlangıç gününe denk gelir.

Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl kutlanan Türk bayramıdır.

Yaklaşık 3000 yıldır kutlanan Nevruz Bayramı’nı 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kabul etmiştir ve Dünya Nevruz Bayramı olarak kayıtlarına geçirmiştir. 28 Eylül – 2 Ekim 2009 tarihinde toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, bu özel günü Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne almıştır.

NEVRUZ NEDEN KUTLANIR

Orta Asya’dan Balkanlara kadar uçsuz bucaksız bir coğrafyada yaşayan insanlar tarafından farklı şekillerde kutlanmaktadır. Nevruz, her milettin kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür.

Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’ta havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye, doğa yeniden uyanmaya başlar. Bu ise bahar mevsiminin gelişinin habercisidir. Tüm bunlar sayesinde 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak benimsenmiş ve yeni gününün gelişi olarak bayram olarak kabul edilmiş ve kutlanılmaya başlamıştır.

NEVRUZ BAYRAMINDA ATEŞİN ÜZERİNDEN NEDEN ATLANIR

Nevruz Bayramı’nda etkinliklerin düzenlendiği alana geleneksel bir şekilde Nevruz Ateşi yakılır. Ateş, tarih boyunca eski Türkler tarafından kutsal olarak sayılmaktadır. Eski Türkler, ateşi kutsal saydıklarından dolayı ateşle oynamaz, ateşe tükürmezdi. Evlerde ocakta yanan ateş söndürülmez közler külün içine gömülür ve o köz ile Ocak tekrar yakılırdı. Ocağın sönmesi, ateşin karartılması iyi sayılmazdı. Ayrıca evden komşuya köz/ateş vermek uğur sayılmazdı. O köz ya çıktığı ocağı ya da girdiği ocağı yakar kül eder diye düşünülürdü.

Ateşin kendilerini kötülüklerden arındırdığını ve hastalıklardan koruduğunu düşünen eski Türkler, Nevruz kutlamalarında da ateş yakarak üzerinden atlardı.

Bu sebepten, günümüzde de eski Türk inançlarına saygıda bulunmak ve Nevruz kültürüne uyum sağlamak için Nevruz Ateşi yakılır ve üzerinden atlanır.

Ateşin üzerinden atlarken bazı tekerlemer söylenir.

“Ağırlığım, uğurluğum (üzerimdeki kötü enerjiler) dökülsün, odda(ateşte) yanıp kül olsun”

“Yansın alev saçılsın, benim bahtım açılsın”

Bu arada yağlı paçavralardan yapılan ateş topları da bir telle bağlanır ve birkaç defa sallandıktan sonra havaya atılır. Daha sonra tongalın külleri bolluk getirsin diye evin bahçesine serpilir. Dışarıdaki ateş şenliği bittikten sonra eve gelinerek Nevruz sofrasına oturulur. Bu sofrada pilav, kavurga(kavrulmuş buğday), yarma yemeği, et v.s gibi milli yemeklerin yanında boyanmış yumurta, çeşitli kuruyemiş çeşitleri ve semeni bulunur. En yoksul sofrada bile o gün soğan kabuğu İle kaynatılmış boyalı yumurta, yeşil soğan ve yufka ekmek bulunur. Yumurta ve yeşil soğan İle yenen ekmek o senenin bereketli geçmesi için dualarla, iyi dileklerle yenilir. Gençler ve çocuklar kırlara götürülür ve piknik yapılır

Evde Sofra başında aile fertleri birbirini tebrik eder, evin aksakallarının, yaşlılarının işaretiyle yemeye başlanılır. Nevruz/Yeni yıl bayramında aksakallar, yaşlılar bütün dargınları barıştırır, gençlere öğüt nasihat verirler.

Semeni: Nevruz bayramı sürecinde bir kap içine konan buğdayların sulanarak yeşillenmesinden elde edilen yeşertilmiş çimene Semeni adı verilmektedir. Nevruz aynı zamanda yeşilliğin ve doğanın da bayramıdır. Onun için “SEMENİ”NİN yeşillik ve bereketi temsil ettiğine inanılır. Semeni’den Helva ve tatlılar da yapılmaktadır. Semeni için birçok şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiştir. Daha çok Azeri Türkleri semeni yapar.

Baca Baca/Şal Sallama: Yeni güne en çok sevinenlerin başında çocuklar gelmektedir. Baca baca günü (bu bayramdan bir gün öncesidir.) Bu günde çocuklar bayram paylarını almak için mahallelerine ve yakın mahallelere gidip kapı kapı dolaşılarak, kapılar çalınır ve bayram payları istenir. Baca baca gecesi ateşler yakılarak üzerinden atlanır ve gece olunca da herkes beline bir Şal (atkı) bağlayarak komşu evlerin yolunu tutar. Eskiden evlerin bacaları olduğu için bacadan sarkıtılan bir Şal’a (atkıya) bayram payı bağlandığı için bu âdete “baca baca” denilmektedir.

Kulak Asma (Kapı dinleme): Yeni günden önceki gece, yani baca baca gecesi, komşu ve akrabaların kapı ve pencerelerine gizlice yaklaşılıp, içeride konuşulanlar dinlenilmeye çalışılır. Tamamıyla iyi niyetle yapılan bu dinleme hadisesinde kapı dinlemeye gidenler içlerinden bir dilek tutarlar. İçeride konuşulanlara dayanarak duyduklarından dileklerine göre çeşitli yorumlar yaparlar. Bu yorumların gerçek olduğuna inanılır. Genç kız ve erkekler dileklerinin yerine gelmesi için sabah erkenden kalkıp soğuk suda yıkanırlar. O gün herkes kapılarının dinleneceğini bildiğinden bayram gününe uygun olarak iyi şeylerden bahsedilir.

İğne İğne (İyne İyne diye bilinir): Yeni gün/Nevruz gecelerinde çok güzel oyunlar ve adetler vardır. Bunlardan birisi de “iğne iğne” oyunudur. Nevruz gününden bir gün önce yani baca baca gününde bir kızla bir erkek hiç konuşmadan köy çeşmesinden veya evlerinin bahçesindeki çeşmeden su doldurarak getirirler. Bu su leğen içinde evin ortasına konur. Komşulardan gelen kız ve oğlanlar evin gençleriyle beraber su dolu leğenin etrafına toplanarak herkes sırasıyla dilek tutar. Bu dilekler genellikle gençlerin sevdikleri ile ilgili olur. Dilek tutuldukta sonra arka kısımlarına küçücük pamuk sarılarak suda batması engellenen iki adet iğne suya bırakılır. Leğenin içinde bir halka şeklinde hızla dönen iki iğneden birisi kızı diğeri de erkeği temsil eder. Eğer iğneler gidip birleşir ve birbirine yapışırsa o dilek olacak ve gençler evleneceklerdir demektir. Eğer iğnelerin her birisi bir kenarda kalırsa o zaman gençler birleşemeyecek demektir. Dilek olumsuzdur.

Suya Yüzük Atma: Suya yüzük atma oyunu da iğne iğne oyunu gibi bir dilek oyundur. Yine bu oyunda da bir leğen su getirilir, herkes yüzüğünü leğene atar ve leğenin üstü bir yaylık (başörtüsü) ile kapatılır. Bu sırada bir dilek tutulur ve sırayla yüzükler sudan çekilir. Eğer yüzüklerini leğene atanlar kendi yüzüklerini ilk çekişte alabilirlerse dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlar. Herkes sırayla sudan yüzük çekme işlemini tekrarlar.

NEVRUZ/YENİ GÜN İNANIŞLARI:

Nevruz/Yeni yılla ilgili birçok inanış vardır. Yeni günün ilk dört günü yılın mevsimleriyle alakalıdır. Eğer, birinci gün güneşli geçerse demek ki, ilkbahar ayları güzel geçecektir. İkinci gün yağmurlu geçerse yaz ayı yağmurlu olacaktır. İkinci günler de aynı şekilde sonbahar ve kış aylarına ışık tutmaktadır. Eğer yeni günün üçüncü ve dördüncü günleri yağmurlu geçerse “godu godu” denilen bir tören düzenlenir. Şaman inancından kaldığı düşünülen bu inanışa göre “Godu godu” meydanlarda dolaştırılır ve güneşi çağıran çeşitli nağmeler okunur. İnanışa göre Godunun doğayı etkileme ve iklimi iyileştirme güçleri bulunmaktadır. Diğer Nevruz/Yeni gün gelenekleri gibi Godu Godu inanışı da, zarif bir Türk milli geleneği olarak sürmektedir.

NEVRUZ GÜNÜ BUNLARI YAPILIR:

Yeni günde/Nevruz’da üzerlik denen bir bitki yakıp dumanını eve, mala, cana ve çocuklara v.s. şeylere verirler,
Yeni elbiseler alınır, Yakınlara hediyeler alınır, Kız beğenmeğe giderler, Dargınlar barıştırılır, Misafirliğe gidilir, Nişanlı kızlara Nevruz payı götürülür, Kötü söz söylenmez,
Mezar ziyaretlerine gidilir, Başkaları hakkında konuşulmaz, Şeker dağıtılır, Kızlar kırmızı giyinir, Ev sahipleri evde birisinin bulunmasına gayret ederler,
Kavga etmezler, Hasta olanlar ziyaret edilir, onlara yiyecek götürülür,
Güneş çıkmadan suyun üzerinden atlanır, evde herkes o gün erkenden yıkanır temiz varsa en yeni bayramlık giysilerini giyer.

Nevruz günü Yapılmaması gerekenler:

evden para vermezler, borç ödemezler, komşuya elek vermezler, mum yakmazlar,
mum yanıyorsa bitmeden yarım söndürmezler, evden ateş, kibrit gibi yanıcı şeyler vermezler, evdeki ocaktaki ateş o gün hiç söndürülmez, evden ekmek vermezler, erkenden yatmazlar.

Çocukluğumdan beri Nevruz bayramını severim o gün yenen boyalı yumurtanın ve yeşil soğanın, kavrulan helvanın tadı damağımda biryerlerde saklı kaldı. Her yıl ateşten atlarım ve keyifle yapılan bu küçük ritüellerin bana mutluluk verdiğini ve Nevruz gününün insanlara huzur verdiğini düşünürüm.

Nevruz/Bahar Bayramınız kutlu ve yaşadığınız hayatlar mutlu, gelecek günler umutlu olsun.

Nejla BILGIN
www.kafiye.net