Hava o kadar sıcak ki, dersteki öğrencilerin hiç biri de dersi dinlemek istemiyor. Ancak öğretmen de dersi bir an önce bugünkü konuyu bitireyim yarına bir şey kalması diye uğraşmaktadır.
         Tam bu sırada en ön sıradaki bir öğrenci de öğretmenine bakıp bakıp gülmektedir. Bu duruma dayanamayan öğretmen:
         –  Ahmet! Evladım neden bana doğru bakıp bakıp gülüyorsun?
         Ahmet :
         –  Öğretmenim, söyleyemem.
          Öretmen:
          –  Neden Ahmet?
          Ahmet:
          –  Söylersem döversin. Söyleyemem.
          Öğretmen:
          – Ahmet, söylersen bir şey demeyeceğim. Kızmayacağım, haydi söyle.
          Ahmet :
         –  Söyleyemem, sonra sen beni mutlaka döversin.
         Öğretmen sinirlenmeye başlar. Ahmet’e doğru yaklaşır. Kendisine hakim olarak:
         –  Bak Ahmet. Gerçekten söylemezsen seni döveceğim. Söylersen kesinlikle bir şey yapmayacağım.
         Ahmet :
        –  Arkadaşlar, şahitsiniz.( Bir taraftan da öğretmene bakıp bakıp gülmeye devam etti. Aynı zamanda da konuşmaya çalışıyordu.) Öğretmenim sizin kilonuza bakıyorum da…
        Öğretmen:
        –  Evet Ahmet!
        Ahmet:
        –  Sizin bu kilonuza göre sizden ne kadar pirzola ve biftek çıkar diye gülüyordum.
        Öğretmen sınıfta bir kahkaha atar. Bunun üzerine sınıfta bir gülüşme başlar. Ahmet öğretmenin şişmanlığından böyle bir düşünceyi düşünmeye ve gülmeye devam ederken, öğretmen konuşmaya başlar.
        –  Haklısın Ahmet. Benim boyum 1.68 ve ne yazık ki 115 kiloyum. Hani yarım dünya diyebiliriz. Ben köşeyi dönmeden önce göbek dönüyor, bunu biliyor musun? ( Sınıfta bir gülüşme ve kahkaha sesleri yükselir. Öğretmen devam eder.) Ahmet, yalnız şunu unutma. Ben biraz kartım. Etim sert olur. Beni yemeye kalkarsan midene oturur ve bir daha oradan gitmem, ona göre.

                                                       İzmir /  11.08. 1987
                                                        Hüseyin  DURMUŞ