Şimdi Çocuk Olmak

Hep sorarız birbirimize, bizim zamanımızdaki çocukluk nasıldı?

Çocukluğumuzu özlememek mümkün mü? Hele hele çocukluğunuz köyde, sokak aralarında komşu kadınları kapının önüne toplanmış, her komşu kendin bir parça bir şeyler yapmış, kimi şekeri getirmiş. kimisi çaydanlıkta demlenmiş çayını, naneli yoğurtlu ekmekler, kapın önünde, kimi eşikte,kimisi minder, tabure vb getirmiş oturmuş. Sizler yakar top, dokuz kiremit, saklambaç oynar, Gecenin yarısına kadar kaydırak oynanır, ip atlanırdı. Şimdi çocuklardan kaçı biliyor ki bu oyunları ? Bir kaç ailenin ev ziyaretlerine gidildiğinde; babasının, halasının, amcasının , dayısının, teyzesinin anılarındaki dinledikleri oyun isimleri. Beş taş… bu oyunu oynamak için saatlerce taşların içinden özenle aranıp seçilen taşlar.. Mümkün mü? Eski çocukluk günlerini ve oyunlarımızı özlemek. Hep derdimiz şimdi çocuk olmak vardı.

Düşünüyorum da acaba gerçekten de şimdi çocuk olmak…. Hayır hayır bu oyunların hiçbiri yok, kapı önünde kocakarılar, annelerimiz oturup çay içmiyor, ortalık kötüü,, Organ mafyaları var her yerde. Çocuğumuzun ya servise ver ya da tut elinden, hatta çantası çok ağır taşıyamaz yüklen sen çantasını okul yoluna beraber adım atın. Oturduğu sıraya kadar gider. bırakırız çocuğu. Çocuk anlamaz ki hayatın yükünü… Sonra kızarız, ona: sen hiç zorluk çekmedin, rahatsın hayat acımasız, diye.

Suç kimin? Çocuk okul çantasını bile taşımamış sekiz yıl boyunca. Markete gider gibi gidip gelmiş…. Oh ne güzel!

Şimdi çocuk olmak vardı derdik hep. Acaba geçekten şimdi kaçımız der ki bunu? Çocuk oyunlarında: Bilgisayar, adam öldür para biriktir silah satın al. çok güçlü ol çok.

Hele çiftlik oyunlarında tırmıkla, suyla büyüsün, domatesler sularken büyüyor, çiçek açıyor… Her şey sanal. domates ile toprak ile su ile kaynaşmak ne demek bilmez ki ! Hayat bu kadar kolay… Sonra küçük sıkıntıda hemen pes ederler. Domates fidanlarını daha sularken büyümesini, tırmıkla yorulmadan traktörlere yükleniyor çocuk bilinçaltında. Hayal dünyasında bu var, nasıl olmasın acımasız.. Vurmazsa vurulacak. Paralarla daha güçlü silahlar alınıyor, demek ki güçlü olmak için çoook para ve güçlü silahlar..

Sonra nasıl merhamet bekleriz ki! Çocuklarımızda mı bizde mi suç kimde şimdi?

Şimdi çocuk olmak vardı derdiniz. Otururuz çocukluk anılarını paylaşırız bizim dönemlerimizdeki çocuklarla:

Kaçımız çocuğumuzla birlikte yoldan taş bulup, beş taş oynadık? Sonra avazımız çıktığı kadar bağır, sabahtan gece yarılarına kadar ya lap top bilgisayara, akıllı telefonlar ya da diğer talepler…

Oğlum, kızım hadi biraz mola versen de bisiklet binsen, ben de senin sayende yürüyüş yapmış olurum. Parka gidelim, hadi deriz, götürürüz. Çocuklarla parka, elimizde çekirdek torbası: çıtla anam, çıtla. Çocuk ne oynuyor, ne yapıyor gören yok ki! Sonraa.. Çocuk çıkmaz evden dışarıya. Kızarız: sosyal değilsin diye, pısırık, içine kapanık, korkak… Kimin suçu? Ha şimdi çocuk olmak vardı ya derdik! Peki şimdi kaçımız der ki çocukların günlük kıyafetleri zaten kız çocuğu 0-5 yaş arasıysa gelinlik, dansöz elbiseleri gibi giydiririz. Minnacık eteklerle, başına pembe bant takarak gurur duyarız. Düşüncede çocuktan önce çocuğun ayakkabısını siler, çorapları yırtılmış mı onu kontrol ederiz. Yok ki günlük kıyafet! Şimdi de alışırız; gösterişi, hava atmayı, lüksü. Sonra 16-18 yaşına gelince 200-300 Lira adidas, nike almak istediklerinde de kızarız onlara.

Ne şartlarda para kazanıyoruz! Hiç acıma duygusu yok. Suçu topluma atarız. Okulda arkadaşlarının hepsinde var, eksik hissetmesin diye düşünürüz. Suç kimin peki?

Çocukluğumuzda kendimizden büyük ablalarımızın ağabeylilerimizin ufak gelen kıyafetlerini giyerdik. Şimdi nerede! Haksızlık olur, büyüğe aldık ya küçüğe de almalıyız. Yaparız cam bezi ya da çöpe, fakirlere verme tenezzülünde bile bulunmayız, Zira kendi küçük çocuğuna giydirmeyi

yakıştıramıyorsun sen. Ben nasıl aldıysam millet de alsın değil mi ya? At çöpe, çöpten ihtiyacı olan alır. Sonra çocuklar büyüyünce yardım evlerinin yerlerini hatta adlarını bile bilmezler: Suç kimde peki?

Şimdi çocuk olmak vardı ya derdik öyle mi! EVET NE OLURSUN DİYELİM… Ama çocuklarımızla birlikte diyelim paylaşalım. Birlikte olalım, birlikte şimdi çocuk olalım.

Gülsüm Hicran Çaçur
wwwkafiye.net