Muamma

Bir buselik makamı kulaklarıma bırak
Bu sessiz bekleyişte ne yakınsın, ne ırak

Semâvâtın elinde şaşkın bekleyen sabah
Hicranına vurulmuş sinesinde duran ah
Yıldızların elleri saçlarımı okşayıp
Sonrası göz kırpıyor gözümden bir bir kayıp

Beşer dilsiz durdukça şeytanlar cirit atar
Ruhumun bilmecesi hemen pusuya yatar

Saklanır endişeden cevaba peşkeş çeker
Gidişatın izleri yüreğe fitne eker
Ellerinde yalnızca nakıs sözler demeti
Bilinir mi hangi söz hangi dildir hikmeti?

Endişe kol geziyor şakakları beyazdan
Dudakları morarmış yalancı bir ayazdan

Söz iksiri sundukça iz’an da başlar nisyan
Yürek aşka müptela nisyana eder isyan
Fâsit daire ile ruhun ilmeği kaçar
Sökük tutmaz bir daha kendinden olur naçar

Ömrün terkisinde kim! Kim tutar elimizden?
Mahşere dönse günler kim anlar dilimizden

Bekleyişin içinde kilit vurulan keder
Hüzün sözcüklerini tutar yerle bir eder
Bir muammaya döner hemhal olur seninle
Düşünceden süzülür nihal olur seninle

Zindanına sır iner perde kalkar aradan
Aşkı ile sürmeler gözlerini Yaradan

Sündüs Arslan Akça // Aşkın Mahrem Elleri
www.kafiye.net