EĞİTİMCİ GÖZÜYLE
Dr.Sait Güngör Elgin
Eğitim Bilim Uzmanı
646 11 49-0532 516 09 28

CUMHURİYET FAZİLET REJİMİDİR

Öğretmen okulundan diploma alanlara Büyük Atatürk’ün üç ciltlik Nutku hediye olarak veriliyordu. Ancak bu Nutkun dili ağır ve Osmanlıca kelimeleri de içerdiğinden gençler tarafından okunup anlaşılması zordu. Daha sonraları gerek Türk Dil Kurumu tarafından gerekse özel yayınevlerince sade dille kopyaları da piyasaya sürüldü. Sevgili Ata’mız neler yazmış, neler düşünmüş, ne gibi zorluklarla karşılaşmış ve onları nasıl aşmış, tüm bunları açık bir dille anlatmış Büyük Nutuk’da.

Büyük Nutuk’ta, Cumhuriyet’in Büyük Millet Meclisi’nce Anayasa’ya eklenen üç madde ile nasıl coşkuyla kabul edildiği, tüm yurtta yüz bir pare top atışlarıyla kutlandığı anlatılıyor

Daha sonraki yıllarda Atatürk, öğretmenlere yönelik konuşmasında “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek sizlersiniz. Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” sözleriyle, bundan böyle Cumhuriyet için çok çalışılması gerektiği ve Türk Milletine çok uygun olan bu rejimin, yıllarca padişahların yönetimi altında yaşamış ve kendi kendine nasıl idare edeceği öğretilmemiş olan Türk Milletini cumhuriyetin istediği vatandaşlık adına, eğitmeleri için öğretmenlere görev veriyordu.

Tabii ki insanların ve toplumların değişimi öyle akşamdan sabaha gerçekleşmiyor. Değişim zaman alıyor. Ama haklarına sahip çıkan, görevlerini iyi bilen toplumlar, kendi temsilcilerinin yaptığı kanunlara saygılı ve haklarını aramaktan korkmaz ve toplum her geçen gün daha iyi şartlara kavuşur. İlgisiz ve bilgisiz kalındıkça her türlü kötülük, yalancılık, dolandırıcılık alıp başını gider. Memleketin sahibi bizleriz. Görevlerini yapamayanları göreve davet edecek de bizleriz.

Bir öğretmen grubu ile iki otobüsle İsviçre’ye gitmiştik. Bir pazar sabahı idi. 100 metrelik yolun karşısındaki otele gidecektik. Her taraf sessiz, yol bomboştu. Tabii grubumuz kalabalık olduğu için, yollar da bomboş, güle oynaya karşıdan karşıya geçerken, uzaktan birisi bize anlamadığımız bir dille seslendi. Konuşmasını anlamadığımızı görünce lambaları gösterdi, ışıkların yayaların geçişi için uygun olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Bir an yerimizde kaldık. Bu polis filan değil sade bir vatandaştı ve bize uymamız gereken kuralı anlatmaya çalışıyordu. İşte bu toplum kendi yasalarına böyle sahip çıkıyordu. Medeni toplumun insanları demek ki böyle oluyordu.

O ülkede dikkatimizi çeken başka bir olay da gazete satış köşeleriydi
Üzerlerinde yağmurluk yapılmış masalarda gazeteler vardı, yanlarında da kumbaralar. Herkes istediği gazeteyi alıyor, parasını da kumbaraya atıyordu. Gözcü, bekçi vesaire yoktu.

Tabii hemen burada öyle şeyler olmaz, çünkü “burası Türkiye” sloganını söyleyeceksiniz. Bu söz o kadar yanlış ve iftira ki. Bir zamanlar senin dedelerin, askerlerin zapt ettikleri ülkelerin bağların bahçelerin meyvelerinden yedikleri zaman parasını, ağaçlara, asmalar bir kese ile asıyorlardı. Düşmanlarımızın bizim için uydurdukları yalanları kendimize niye mal ediyoruz ki?

Biz faziletli bir milletin çocuklarıyız. Cumhuriyet de bir fazilet rejimidir ve bize çok yakışıyor. Ancak başkalarının haklarına saygı göstermede ve kendi hakkımızı aramada lütfen duyarlı olalım. Atalarımızın ruhunu rencide etmeyelim.

Nice 29 Ekimlere, nice neşeli ve sevinç dolu günlere. Hoşça kalın

Dr. Sait Güngör ELGİN
www.kafiye.net