VE BİLİYORUM Kİ…

Mutluluk dağına çıkan yolun başındayım şimdi. Hüzün sokağının hemen yan tarafındayım yani… Yukarıya doğru kıvrılan bir yol var ya… Hani sokağın alt başından baktığınızda hiç erişilemeyecekmiş gibi gördüğünüz ve hiçbir zaman erişemeyeceğinizi düşündüğünüz… İşte tam da orada duruyorum.

Ben de sizin gibiydim önceleri… Her gurur kırılmasında, her yürek tutulmasında, uğradığım her haksızlıkta ve her defasında yaşadığım hayal kırıklıklarının sonunda öyle düşünüyordum. “Mutluluk, bir dağın zirvesinde; nasıl erişebilirim ki o zirveye; ben ki, dağa tırmanmanın usulünü öğrenemeyen acemi bir dağcı gibiyim” diyordum. Zirve güneşin ışıklarına yakın, pırıl pırıl, çekici ama bir o kadar da ulaşılmaz geliyordu bana.

Şimdi, yaşadığım tüm olumsuzlukları hüzün sokağına terk ederek o dağa tırmanmaya karar verdim. İnanıyorum ki, zirveye ulaşamasam bile yol boyunca tadımlık mutluluklar yaşayabileceğim.

Bir kabuk içindeki özden habersizdir. Ancak onu keşfedenler özünde neler olduğunu bilir ve kıymet verir. Ben kendimi, kabuğunun içindeki değerli bir öz gibi görüyorum artık. Ne istediğimi çok iyi biliyorum çünkü. Yani kendimi tanıyorum. Başkalarının beni tanımasını, keşfetmesini beklemeden, acziyete düşmeden tırmanışımı gerçekleştireceğim.

Mutluluk dağına çıkan yolun başındayım şimdi. Dağın tepesine doğru bakıyorum ve bütün olumsuzluklara sırtımı dönüyor; azmimi, hırsımı, gücümü, yaşama sevincimi yanıma alarak yüreğimdeki sevgi çağlayanı ile birlikte, zirvede beni bekleyen güneşin ışıklarına doğru ilk adımımı atıyorum.

Biliyorum ki, son adımları yakalayabilmem için ilk adımım çok önemli…

Biliyorum ki, kişi kendini keşfetmediği ve mücadeleyi reddettiği sürece zirveye ulaşamaz.

Ve biliyorum ki, mutlu olmam için önce kendime ihtiyacım var…

Ülkü Duysak

Bütün günleriniz güzel geçsin.