AKIL TUTULMASI / SAVAŞ VE ANA

O sene kış çok erken gelmiş ve tüm şiddetiyle hükmünü sürmeye devam ediyordu. Odunu kömürü bol olana göre kış neydi ki, yakar sobasını oturur sıcacık evinde camın önüne koyduğu fiskosun üzerindeki sıcak çayını yudumlar sokağa bakardı. 
Sobanın çıtırtılarını dinler yaydığı ısıdan gevşer belkide uykusu gelirdi. Kış zengin olana dokunmazdı ki , kalın paltoların, kürklerin içinde içi müflonlu çizmeler ayağında sıcacık üşümeden keyifle karların üzerinde dolaşırdı. Üşürse evine döner sobanın üzerinde taze demlenmiş çayını, mis gibi bahar kokulu ıhlamurunu içerdi.

Ferimah hanım ise soğuk evinde ucuz battaniyesine sarılmış, büzülmüş bir vaziyette yamalı örtülü Divanın üzerinde oturuyordu. Hava mı çok soğuktu yoksa onun yüreği mi sürekli üşüyordu belli değildi. Elleri, ayakları, kulakları, burnunun ucu buz tutmuş gibiydi. Küçük tüpün üzerinde sıcak su kaynatmış ve bir çay kaşığı çay demlemiş onu içerek ısınmaya çalışmıştı. Memleketinin bergamod kokulu çayını çok özlemişti , çayından yada suyundan olsa gerek o çayın lezzeti burada yoktu. Elleri sıcak çay bardağını tutarken hissizleştiği için zor kavramış ve ısınmaya çalışmıştı. Tüpü hemen kapatmıştı şimdi birde tüp biterse zaten parası yoktu sıcak su bulması bile mümkün olmayacaktı.

Bu ay oğlu gelmeyeli onbeş gün olmuştu evde yiyecekleri çok idareli tüketmesine rağmen tel dolap boşalmıştı. Bir küfe odun biteli ise bir haftadan fazla olmuştu bu sebeple ev sokak kadar soğuktu.

Oğlunun getirdiği yiyecekleri yerken boğazı düğümleniyor, yüreği ağrıyordu. Oğlu sanki ona yüksünerek yiyecek bırakıyor gibiydi, onunla sohbet etmiyor, halini hatırını sormuyor sadece yiyecekleri bırakıp çıkıyordu. Sanki sadaka verir gibiydi. Konuşmayı unutmuştu neredeyse, kendi kendine konuşuyor ve aklını yitirmekten korkuyordu. Bu yabancı memlekete göç edeli birkaç yıl olmuştu. Aynı evde altı aydan fazla oturmuyor sürekli ev değiştiriyorlardı. Oğlu ve gelini ayrı evde yaşıyor ona da hep bodrum katlarda tek göz evler buluyorlardı. Bu şehri bilmiyordu , sokağa çıksa geri bile gelemezdi. Korkuyordu hiç kimsesi yoktu bu evde yalnız ölse oğlu gelmeden ölüsünü bulamazlardı. Komşulardan kapısını çalan olmuyordu. Arasına kapı çalıyor o zamanda ev sahibi kapının ardından oğlunu soruyordu. Anlıyordu ki oğlu kirayı geciktirmişti. Ev sahibi söylenerek merdivenlerden çıkıp gidiyordu. Neden oğlu onu kendi evinde istemiyordu bir türlü anlayamıyordu. Oğluna çok soru sorar onu bunaltırsa birdaha gelmez diye korkuyordu. Ya oğlu gelmezse bu yabancı memlekette kimin kapısını çalacak ve ne diyecekti.

Buraya neden gelmek zorunda kalmışlardı, memleketlerinde hiç olmazsa evlatları ile aynı çatı altında aynı havayı soluyordu, aç bile olsa canları vardı yanında. Hiç kimse ona neden ve niçin burada olduklarını anlatmıyordu. Oysa o biliyordu on yıl süren savaşta ülkeleri çok yıpranmış ve pek çok aile bu memlekete göçmek zorunda kalmıştı. Şimdi Şah’ın adamı olan oğlunu arıyorlardı.. Bunu oğlu ile gelini gizli konuşurken göçmeden önce duymuştu. Onun için hiç sesini çıkarmamış ve memleketini sessizce kaçarak terk etmişti. Bu yaşında yalnız başına ölmek istememişti. Oysa şimdi ; Mezarları, dostları, akrabaları, evi çok uzaklarda kalmıştı ve burada sürgün hayatı yaşıyorlardı.

Yanmayan sobaya, boş tencereye ve çalmayan kapıya baktı. Bizim ne suçumuz var, biz kime ne yaptık diye sessizce çaresizliklerine içinden gözyaşı döktü.

Bu sırada kapı alacaklıların çalışı gibi saygısızca tekmelercesine çalmaya başladı. Anladı bu gelen oğlu değildi. Oğlu ince parmakları ile kapıyı tıkırtılarla çalardı. O kara kudretten sürmeli gözleri daha da karardı ve battaniye üzerinde kapıya yaklaştı.
Birden fazla insanın sesi kapının önünden içeri geliyordu. Bir terslik vardı titreyen ayakları ile iyice kapıya yaklaştı ve kulağını eski tahta kapıya dayadı.

Bu sırada kulaklarını sağır eden bir patlama sesi duydu. Yüreği ve vücudu ılık bir sıcaklıkla ısındı. Gözlerinin önüne oğlunun siyah badem gözleri ve ona sevgiyle bakan küçüklük hali geldi. Oğlu tavandan elini uzattı, anasının elini tuttu, “geldin oğlum en sonunda geldin, beni bırakmayacağını biliyordum ” dedi ve …

Nejla BILGIN
www.kafiye.net