Akşam Voltası

Güzelce köyüne has, çok güzel bir adet vardır; akşam voltası derler.
Her akşam, genç kızlar kolkola girer, konuşup -gülüşürek köyün pınar ´ının bulunduğu yere, pınarbaşı na kadar yürürler. Delikanlılar da pınarbaşında toplanır, köyün içinden geçerek, asfalt dedikleri yeni yapılan yola kadar yürürler. Her akşam gençlerin bu gidiş gelişleri akşam voltası bilhassa yaz mevsimlerinde, sürekli yapılan bir âdettir.
Böylece, köyün gençleri birbirlerini yakından görme firsatı bulurlar, birbirlerini beğenenler de hasat zamanından sonra evlenirlerdi.
Bu yüzden Güzelce Köyü, sevenler köyü olarak da bilinirdi.
Çünki, bu köyde yaşayan insanlar, yıllardır süregelen bir adet olan, akşam voltası nda, birbirlerini görüp- beğenip evlenmişlerdi.
Diğer köylerde sıkça görülen, kız kaçırma, zorla çocuk evlendirme v.s. gibi olaylar güzelce de hiç vaki olmamıştı.

Gençlerin eş seçimi konusundaki rahatlık ve özgürlükleri, güzelce´ye ayrı bir güzellik katıyordu. Bu yüzden de, güzelce de mutsuz bir tek çift dahi bulunmuyordu… Çünki,zoraki bir evlilik hiç yaşanmamıştı.
Emir ile Elvan bu köyde yaşayan, yeni yetme dedikleri iki gençtiler.
Bu gençlerin sevdalarını köyün içinde bilmeyen yoktu. Elvan onaltı, Emir ise henüz onsekiz yaşındaydı. Emir, liseyi bitirince Elvan´ı ailesinden isteyecek, askere gitmeden önce evlenecekti. Planlarını böyle yapmıştı… Ama, köyün muhtarı Veli aga nın oğlu Nusret askerden gelir gelmez, Emir ín bu planlarını alt üst etti. Zira, akşam voltasında,arkadaşları ile gezerken genç kızların içinde Elvan ı görüp çok beğenmişti. Eve gider gitmez ailesine Elvan dan bahsetti… Anne-babası, Elvan´ın, Emir´in yavuklusu olduğunu biliyorlardı ama, Oğullarının gönlünü kırmamak için ona bu sevdadan bahsetmediler.
Ertesi gün Elvan´ı babasından istemeye gittiler.

Elvan ile Nusret´in sözlendiği jet hızıyla bütün köye duyuldu. Duyanlar kulaklarına inanamıyorlardı… Olamaz diyorlardı… Elvan Emir e yakışır! Hepimiz biliyoruz ki; o emir´in yavuklusudur… Yazıklar olsun o babaya, nasıl da kıydı kızına.

Ailesi, bir delilik yapıp Emir´e kaçar diye, Elvan´ı evin içinde gözetim altında tutuyor, adeta hapis hayatı yaşatıyorlardı. Hasattan sonra düğün yapılacaktı. Sevdiğine bir türlü ulaşamayan Emir, umudunu kesip çareyi oralardan uzaklaşmakta buldu. Almanya`ya amcasının yanına turist olarak gitti. Hasat zamanı geldiğinde, Güzelce Köyünde ilk defa bir genç kız, istemediği bir evliliğe zorla adım atıyordu… Güzelce ´nin ilk mutsuz gelini Evan`dı.
…….
Aradan seneler geçmişti… Artık Elvan üç çocuk annesiydi. Emir ise, köyden ayrıldıktan sonra, bir daha tatil için bile geri dönmemişti.
Almanya`da evlenmiş, üç tane de onun evladı olmuştu. Onca seneler gelip geçmesine rağmen, ne Elvan`ın nede Emir´in gönlündeki sevda bitmemişti… Tüm sevda çekenler gibi, onlar da hayallerle yaşıyorlardı.
…..
Birgün, Elvan´ın Almanya`da yaşayan büyük ablası, ikiz oğullarını yine ikiz kız kardeşlerle evlendireceğini telefonla bildirdi. Düğün Almanya` da yapılacaktı ve Elvan`ı da Almanya` ya düğüne davet ediyordu.
İkiz çocuklar ikiz kızlarla evleniyor, çok renkli çok güzel çifte düğün telaşı yaşanacaktı. Elvan´ın çocukarı da büyümüştü… Onaltı, onsekiz ve yirmi yaşlarındaydılar… Kocası da gitmesine müsaade etmişti.
Elvan, pasaport işlemlerini kısa sürede halledip, uçak biletini alıp, Almanya` ya düğün gününe kadar yetişti.
……
Düğün için büyük bir salon tutulmuştu… Elvan ve ablası, davetlileri karşılamak için solana erkenden gitmişlerdi. Salon yavaş, yavaş dolarken ikisininde mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Davetlilerin arasında Emir´inde olduğunu, Elvan henüz bilmiyordu. Ablası,hem aynı köylü olduklari için, hem de Almanya`da aynı şehirde yaşadıkları için Emir´i seçmemiş, düğüne davet etmişti. Emir salondan içeri girerken, Elvan adeta donup kalmıştı… Gözlerine inanamıyordu…

Aradan yıllar geçmesine rağmen, Emir´i görür görmez hemen tanımış, heyecandan yüreği yerinden oynamıştı. Saçlarına düşen kırlar, ona çok yakışmış, hafif göbekli ve çok yakışıklı bir beyefendi olmuştu. Elvan, gözlerini Emir´in üzerinden çekemiyordu… Emir, düğün sahipleriyle tokalaşıp, merhabalık ederken Elvan´ı fark etti. O anda, o da olduğu yerde donup kalmıştı… Zira, Elvan´ı karşısında göreceğini hiç tahmin etmemişti. Emir, kendisine gösterilen masaya doğru eşi ile birlikte ilerlerken, Elvan´ın gözünden yaşlar sel olup akıyordu… İkisininde yüreğindeki küllenmeye yüz tutmuş ateş, birden parlayıvermişti.
Koca salon ikisine dar geliyordu. Elvan, gözyaşlarını gizlemek istercesine tuvalete koştu… Dakikalarca ağladı, ağladı… Emir masada oturamıyordu, kalkıp geziniyor, dışarı çıkıyor, içeri giriyor, gözleri hep Elvan´ı arıyordu. Zira, Elvan´ın ağladığını görmüştü, sevdiği ağlıyordu… Onunsa içi yanıyordu.

Masaya gelip oturdu, düşünüp durdu… Birden aklına birşey geldi, cebinden kalemini çıkardı, masada duran peçetenin birini alıp, içine birşeyler yazdı ve katladı… Eşinin meraklı bakışları arasında tuvalete doğru yöneldi… Üzerinde Bayanlar yazan kapıyı usulca aralayıp, içeri doğru bir göz attı… Elvan lavaboda yüzünü yıkıyordu… Bir hışımla içeri daldı. Elvan, ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, şiş gözleriyle Emir´e hayretle baktı:
Burası bayanlar için…
Emir, peçeteyi Elvan´a uzatırken elleri titriyordu:
Biliyorum canım, biliyorum Elvan´ım, seni merak ettim ve bunu vermek için girdim… Ağlama ne olur… içimi yakma!
Sanki biraz rahatlamıştı… Koşar adımlarla tuvaletten çıktı, yerine gidip oturdu.

Elvan şaşkındı… Bu yaşadığı hayal mi yoksa gerçekmiydi…bilemiyordu.
Peçeteyi sımsıkı tutuyor, Emir´in eli değdiği için öpüyor öpüyordu…
Sonra kendine geldi, peçeteyi dikkatlice açıp içine baktı. Emir ´in cep numarası yazılıydı… Demekki, o da hala çok seviyordu… o da unutmamıştı.

Karmakarışık duygularla tuvaletten çıkıp,masasına gidip oturdu.
Herkes gülüp eylenirken Emir ve Elvan hasret dolu, aşk yüklü gözlerle birbirlerini süzüyorlardı. İçlerinden, keşke bu düğün hiç bitmese, bu gecenin sonu gelmese diye geçiriyorlardı.
……
Düğün bitmiş,aradan bir hafta geçmişti…Elvan´ın, Türkiye ye dönüşü yaklaşıyordu. Emir, gece-gündüz Elvan dan bir haber bekliyor,belki arar diye gece bile yatağa telefonla giriyordu. Elvan ise,sevgilisini aramaya korkuyor, çekiniyor bu yaştan sonra hem ayıp hemde günah diyerek kendini frenlemeye çalışıyordu… Ama biliyordu ki, Türkiye ye döndükten sonra Emir´i bir daha göremeyecekti. Peçeteyi, gündüzleri çantasında saklıyor, geceleri de koynuna sokup yatıyordu.

Ve bir sabah, evdekilerinde yokluğunu fırsat bilerek, bütün cesaretini toplayıp Emir´i aradı.
Selam Emir ben Elvan
Emir sevdiğinin sesini hemen tanımıştı, aşkım diye cevap verdi.
Elvan´ım, ceylanım, bilsen aradığın için ne kadar çok sevindim… Teşekkür ediyorum canım…
…..
Bir hafta içinde hergün biryerlerde buluşup. geleceğe dair planlar kurdular. Emir,iki odalı ufak bir daire kiraladı… En acil, en lazım olan eşyaları aldı… Sonra boşanma dilekçesini avukatına verip, sesiz sedasız evinden ayrıldı. Elvan`la birlikte konsolosluğa gidip, onunda kocasına boşanma dilekçesini yolladılar… Burada kalabilmesi için, Elvan´ın iltica talebinde bulunması ve alman vatandaşlığına geçebilmesi için gerekli makamlara dilekçeler yazıp, müracaat ettiler.
Elvan, o akşam ablasının evine geri dönmedi… Ablası ile yüz yüze konuşmaya çekindi… Telefon edip, artık eşinden boşanacağını ve Emir ile nikahlanacağını bildirip onunla yaşamak için, Almanyada kalmak istediğini söyleyerek telefonu kapattı.
Aile içinde herkes büyük bir şok ve panik yaşıyordu…
….
Eşlerinden boşanmaları ve Elvan´ın Almanyada oturum hakkını kazanması bir sene sürse de.. Arasıra geride bıraktıkları evlatlarını özleseler de… Öyle mutluydular ki… Yaşayamadıkları gençliklerini, sevdalarını doyasıya yaşıyorlar ve hayattan sevgisiz geçen yılların intikamını alıyorlardı. Bu büyük aşk, meyvesiz olur muydu hiç?
Hemde dünya tatlısı, güzel bir kız evlatları olmuştu. EM ir ile EL van isimlerinin ilk harflerini birleştirip aşk çocuğu olan biricik yavrularına Emel ismini verdiler.

Hatice HANTAL
www.kafiye.net