Nemli Bakışların Tarihçesi

Erimiş madenler gibi sızdın,
Ördüğüm duvarlardan.
Bir şekilde buldun gitme demelerimi,
Her günün sonunda ısmarlamam oldun hayattan.

Karartıp gözünü korkuların,
Gün yüzü görmemiş sözcüklerim,
Aydınlığım oldun.
Kim bilir belkide karanlığım,
Şu mevsimin ayazında ırak kalan.

Sahi şuralarda bir geçmiş olacaktı!

Üzülme deştiğin yaralar omuzunda diner!
Nemli bakışlarımın tarihçesi,
Meşaketli bir yolculuk,
Her satırda durup,
Ağzımla tuttuğum kuşlar için,
Boğazımın düğümlerini çözdüm.
Küçüğüm,
Kadersizim,
Kırık cam parçalarına saplanır ahım.

Kendi hesaplarında minyatür insanlar!
Şimdilerde yastığın dikenli ucunda,
Bayram sabahları,
Ve göstermedikleri günler için,
Yeşilin bir damlasında boğuluyor.

Çocuklarının üstünü merhametle örtenler!
Düğümlere üflediler,
Papirüs kağıtlarına yazılan muskalarda,
Kadim hasetlik yarası,
Kokuşmuş ağızlardan dökülür,
Bozulan kuş yuvasının naleti,
Peşi sıra yaşlılığın acizliği!

Sancılı günlerin sorgusunda, nedensizlik
Sabredip belkilerle sabahladığım geçmişimde!
En çokta bilipte susmak acı!
Sordun!
Söyledim işte,
Üzülme!

Ayfer Aksoy
4.Aralık.2016
www.kafiye.net