Rüzgâr Attı Beni

kara kahve gözleri vardı 
şimdiki zamanın
koyu elmas çekildi
nefesi pustu ahir dünyanın
eski bir yasla yıkıldı

vakti hazan terki diyar eylerken
inadına ay ışığı şairdi
sevemeyecektim belki de
devrik bir sultana benzemeseydi 
buluşsun gözlerim mevsimlerle
bir dem daha
kalbim artık küsmeli

dipsiz kuyulardan geçtim ben
rutubetli ormanlardan
hüküm giydim umursamaz
halden anlamaz kadılardan
ne yazık üşümem hâlâ geçmedi

eski bir şehrin
duman kokan duvarları
taşlara mahkûm
upuzun serviler çekip gider
boyunlarına asılmış ikindiler

çalmasın bir daha
zihnimin kapısını
haykırışın kararsız tırnakları

gülmeye yetmiyor mecalim
yılın en soğuk günleri
ağlayacak da değilim

ağzımda yarım kalmış bir karar
bitkinliğim halka duyurulmamış henüz
katline ferman var 
di’li geçmiş yılların
affa çareler arar 
cebimde çığlıklar
yolumuz bir kuytu iklimde mahpus
zemheriden aman diler

asayiş zeval üzre
her gülüş kördüğüm
sırnaşık ve öfkeli
öyle bir makama attı ki rüzgâr beni
kalp susmasa da dil susmalı…

Hatice Eğilmez Kaya
www.kafiye.net