Ah Be Arkadaş

Hayat bu kadar kalleş,
Bu kadar vefasız,
Bu kadar lanet mi be arkadaş?
Hayat bunlardan ibaret mi?
Yoksa sadece bizim için mi böyle?
Bizim mi kaderimiz bunlara ait?
Yalnız kalıp dört duvar arasında ağlamak…
Gecenin o ayazında boş boş bir başına dolaşmak…
Her güne kâbusla uyanmak kaderimiz mi?
Zavallı kalbimizin her bir darbe ardından kanaması…
Hem de durmamakçasına ağlayıp sızlaması…
Kaderimiz mi arkadaş?
Mutsuzluk mu yazılmış alnımıza?
Bir saniye dahi gülmek haram mı?
Bunlar mı layık görülmüş bize?
Acılara mahkûm olmak…
Göz göre göre yok olmak…
Keder ve ızdırabla yıkılmak mı yakıştırılmış?

Neden diye soramıyoruz bile…
Öyle çaresiz, öyle bitkin ve öylesine güçsüz düşmüşüz ki,
İsyan bayraklarımızı çekmeye bile mecalimiz yok…
Yorgunuz…
Kuvvetsiziz hayata ve insanlara karşı…
Sesimizi çıkaramıyoruz bile yapılan haksızlıklar karşısında…
Öyle duygusuzca bakıyoruz…
Bakınmakla yetinebiliyoruz…
Her belaya, her acıya, her haksızlığa açığız…
Çünkü savaşabilecek gücümüz tükendi…
Çünkü hayattan tüm beklentilerimizi kaldırdık artık…
Kaderimize boyun eğip eziliyoruz…
Ve bu sayede gülemiyoruz…
Hayatın zevkini çıkaramadık, çıkaramıyoruz…
Çıkaramayacağız da…

Ah be arkadaş…
Söylesene…
Senin benden farkın var mı?
Bir an olsun bile güldün mü hayatta?
Mutlu olup sokaklarda koştun mu çocuklar gibi?
Sevildin mi be arkadaş?
Seni kollayıp korudular mı?
Susma arkadaş susma…
Konuş…
Dök içini…
Pekâlâ, sus öyleyse…
Biz susarak konuşuyoruz zaten…
Anlaşılıyor gözlerinden arkadaş, anlaşılıyor…
Cevabının hayır olduğu anlaşılıyor…
Kaderimiz bu be…
Ne yapalım, bize de bu rol verilmiş…
Güzelce oynayıp gideceğiz işte…
Üzülmene ne lüzum var…
Sadece bir oyundayız diye düşün…
Bizim rolümüz bu…
Yalnızız biz…
Yalnız, çaresiz, kimsesizleri oynuyoruz arkadaş…

Oynayacağız ve gideceğiz…
Sonunda mutlaka gideceğiz…
Kalıcı değiliz nasılsa arkadaş, gideceğiz…
Durmayacağız be arkadaş…
Gitme vakti gelince elbette gideceğiz…
Gideceğiz arkadaş, gidiyoruz işte…
Gidiyoruz arkadaş, gül…

Mine POLAT
www.kafiye.net