SEN YA DA SENSİZLİK

Sen gelmeden önce
hüzün sarıyordu yüreğimi yavaş yavaş
dalıp dalıp gidiyordu gözlerim boşluğa
Sinsice, sinsice ilerliyordu mutsuzluk ruhuma
Ve kocaman yalnızlık çığ gibi çoğalıyordu, durduramıyordum
Sen gelmeden önce
Tebessüm otomatik yerleşmiş gibiydi yüzümde
Alışkanlıktan gülüyordum sanki
Oynadığım mutluluk oyunu bozuldu
Tüm çıplaklığı ile soyundu, gerçek çıktı yüzeye
Sen gelmeden önce
İyimser hallerim yetmez oldu kendime
İçimi kurt gibi kemiren açlık kendini hatırlattı
Sev dedi artık, delice sev
Sevecek yürek bulduğunda düşünme
Hesapsızca umarsızca karşılık beklemeden sev
Ve sonra sen geldin
Geldiğin yollarda bıraktığın kalbin ile
Elimi tutmak ile bırakmak arasındaki kararsızlığınla
Gözlerime bakmaktan kaçar misali gelgit hallerin ile
Ve yine de hissettirdiğin huzur ve güven ile
Ama hangisi daha acı bilemedim
Sen gelmeden önce mi, yarı gelişin mi
Gelişin ile gidişinin arasında kaldım tıpkı Araf gibi
Elimi uzatsam tutabileceğim beyaz bir kuş misali
Uzanamıyor seyrediyorum uçmasın diye
Gülüşlerim saklı gözlerimde artık
Irmak gibi coşmaya hazır duygularım kilitli
Öpmüşlerim mühürlü mıh gibi
Huzurun ortasında … bekliyorum
Bazen umut bazen umutsuzlukla
Kaçınılmaz sonu düşünmeden
sadece bekliyorum

Şule Akar
2016 10 16 Pazar
Saat: 12:55
Kurtköy, Pendik İstanbul
www.kafiye.net