Çaresi Kalmadıkça

Özenerek açmıştı, tomurcuk gül dalında,
Susuz kuruyacaktı, çaresi kalmadıkça,
Damlaları yok iken, o muhteşem alında,
Nasıl durulacaktı, çaresi kalmadıkça.

Bülbüller konmayacak bükülen yaprağına,
Böcekler yuva yapar, gübresiz toprağına,
Sevdalılar uğramaz biçare sapağına,
Kalbi kırılacaktı, çaresi kalmadıkça.

Ne günahı var idi, bu haline düşerken,
Derin sancısı ile yüreğini deşerken,
Neden hiç sorulmadı, kaderini seçerken,
Bağrı yarılacaktı, çaresi kalmadıkça.

Alnının yazgısına bulunmadı bir çare,
Bin parçaya bölündü, yürek ise yek pare,
Eli kolu bağlıyken, haksız düşürür dare,
Dara sarılacaktı, çaresi kalmadıkça.

Dermanı bulunmadan, göçüp gitmeye mahkum,
Dağların tepesinde, sanki yabani zakkum,
Çöllerin kuytusunda, suyunu bekleyen kum,
Dertle karılacaktı,çaresi kalmadıkça.

Nesrin Önem
29 06 2016
www.kafiye.net