Amerika ile İlişkilerin Başlaması

Geçen gün test kitaplarımı satmaya gittim. Maalesef kimseye satamadım ama iyi niyetli bir sahafla anlaştım ben ona test kitaplarımı verdim o da bana birkaç tane roman. Benim için daha iyi oldu açıkçası. Kitaplar – test kitapları hariç – paradan daha kıymetlidir. Bunun farkına hala varamadık. Her türlü kitap hayliyle her türlü bilgi maddiyat ile ölçülemez. Öğretmenlerin yaptıkları o ulvi öğretmek eylemi paha biçilemez bir eylemdir. Öğretmenlerin maaşları en yüksek ücretler arasında olması lazım iken maalesef değil. Birçok ülke de profesörler diplomatlarla aynı parayı alır. Öğretmenler de oldukça yüksek maaşlar alır lakin ülkemiz de öyle mi?

Biz nedense belirli bir süreden sonra okumayan bilgiye değer vermeyen bir toplum haline getirildik. Osmanlı zamanın da bile divan edebiyatı hakim olmasına rağmen bilgiye inanılmaz değer verilirdi. Hatta edebiyatçılar devlet tarafından desteklenirdi. Halkın anlamadığı bir edebiyat hakim olsa da halk değer verirdir. Hatta şu meşhur hattat ile kayıkçı arasında geçen diyalogu bilirsiniz. Hattat karşıya geçmek için kayığa biner ama cebinde parası yoktur. Kayıkçıya bir hat çizer ve onu verir ücreti olarak. Hattat aynı kayıkçının kayığına bindiğinde bu sefer cebinde para vardır ve onu uzatır fakat kayıkçı ondan yine hat çizmesini ister. Çünkü daha fazla değeri vardır. Biz böyle yetiştirildik. Bilgi her şeyden değerlidir. Hatta Hz. Ali’nin meşhur sözü vardır. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diye. Hatta hatta Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zamanlarda halkımız çok cahildi lakin Mustafa Kemal bu halka çok kısa bir süre içinde okuma yazma öğretti. Ne zaman Mustafa Kemal gitti eğitim sistemimizde çöktü.

Yukarda anlattığım o sahaf olayı sırasında aldığım kitaplardan biri de Attila İlhan’ın İntibah Başladı kitabı idi. Sevgili yazarımız da eğitim sistemimizden dert yanıyordu.

Aslında eğitim sistemimizin de ülkenin gidişini de değiştiren bir olay vardı. O da 1947 yılında Rusya’nın boğazlarımızı tehdit etmesi. Mustafa Kemal aramızda olmadığından ne yapacağını çoğu kişi şaşırmıştı. Bu kadar büyük bir güç ile nasıl mücadele edeceğiz diye düşünmeye başladılar. Hâlbuki Türkiye Cumhuriyeti de o zaman yok sayılacak bir güçte de değildi. Çok güçlü değildi belki ama Mustafa Kemal öyle tohumlar ekmişti ki toprağa sadece sulamak yeterliydi. Sulamak ve izlemek gerisi işte süper güç diyoruz ya şimdilerde biz çoktan o güç olacaktık. Lakin bazı kişiler o Mustafa Kemal’in ektiği tohumları bozdular. Toprağı darmaduman ettiler. İşte Mustafa Kemal’in vefatından sadece 9 yıl sonra Rusya bizi tehdit ettiğinden ne yapacağımızı bilemez hale geldik. Halbuki biz ne tehditlere karşı geldik. O zamanın üzerinde güneş batmayan ülke dedikleri İngiltere’den tutunda neler neler biz bunlara o fakir halimiz ile karşı gelmiş iken kalkınmaya çalışan sadece başında Mustafa Kemal olmayan devlet karşı gelemedi. Maalesef de korkulan oldu.

Rusya’nın bu tehdidinden sonra kendimize sığınacak bir liman aradık. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti kendini sadece bir tehdit karşısında duramadı ve bize uzaktan el uzatan birisine sığındık. Sam Amcaya! Lozan’ı günümüzde de imza atmamış olan Sam Amcaya. İşte işin kötü yanları bundan sonra başladı. Altı üstü 9 sene olmuştu Mustafa Kemal vefat edeli 9 sene bu kadar mı dayanamadınız? Hâlbuki çok kolaydı Mustafa Kemal her şeyi planlayıp bırakmıştı. Hayır, anlamadığım nasıl bir anda değişebilir bir devlet? Ne oldu? Değişen neydi? O zaman Türkiye daha güçsüzdü şimdi değil ama neydi bir tehdit ile koşa koşa Sam Amcaya götüren sebep? İşte birileri bu cevabı versin. Çoğu kişi Amerika’nın bu kadar hayatımızda olmasını mevcut iktidara ve daha önceki iktidarlara kesiyor. Hayır onlarda suçlu olabilir ama asıl suç 1947 de atıldı. Koşa koşa gittiğimiz Amerika’dan halen de kurtulamadık.

Mustafa Kemal’i iyi anlasalardı bu olmazdı. Mustafa Kemal, Türkiye’nin düşmanlarından en büyüklerinden biri olarak Komünizm i işaret eder ama gider Rusya ile siyasi ilişkiler yürütürdü. İşte yapılması gereken de budur. Bir devlet ile siyasi ilişki kurmak. Mustafa Kemal en büyük düşman olarak Komünizm i işaret ediyor ve Rusya ile siyasi ilişki kuruyor. Bu tabloyu görmek çok mu zor? Bir devlet ile siyasi ilişki kur ama kendi menfaatlerinden taviz verme. Bu kadar basittir. Amerika ile de aynısını yapmamız lazımdı. Siyasi olarak müttefik olmamız lazımdı ama gelin görün ki Amerika’nın kalelerinden biri haline geldik. Anlamıyorum bu kadar zor mu Mustafa Kemal’i anlamak. Gayet halkın anlayabileceği cinsten konuşan birini anlamak ne kadar zor olabilir.

İşte bu 1947 olayından sonra eğitim sistemimiz başı çekmesiyle birçok sistemimiz bozuldu. Zaten eğitim sistemimiz bozuldu mu iş bitmiştir. Tarihimiz ve dilimiz ile bağımızı kopardınız mı iş bitmiştir. Amerika bunu yaptı. Çünkü o da biliyor Mustafa Kemal uyuyan devi uyandırmaya çalışıyordu. Amerika bizi hem tarihimiz ile hem de Mustafa Kemal ile bağlarımızı kopardı mı yönetmenin ne kadar olacağını.

Hatanın neresinden dönersek kardır her zaman dediğim gibi. Amerika ile ilişkilerimizi siyasi boyutta ele alalım. Emperyalizmin kalesi olmayalım.

11.07.2010
Tolga KAYASU
www.kafiye.net