ZEYNO’NUN ÖYKÜSÜ

Doğu Anadolunun en yüksek tepesinde
Yoksul bir köy burası
Mevsim kışın ortası
Acımasızca esiyor Mart rüzgarı
Bu fırtına,bu tipi ancak
Bu köye yakışır.
Hey ağalar,bacılar,yoldaşlar,
Bu yana baksanıza
Ne karın ağrısıdır bu
Canhıraş bir bağırış
Köylüde bir şaşkınlık
Kıyamet mi kopuyor
Yoksul Sofi Ado’nun Zeyno’su
Bir bebe doğuruyor
Çevresinde yok kimsesi yoksulun
Ne bir ebe,ne de nine
İrili ufaklı ayakları yalın
Pis ve yırtık giysilerle
El çarparak muştuluyorlar
Bir yoksulun daha gelişini
Memetler ordusuna
Kurik heye,kurik heye
Soluk benizlerindeki mutlu gülücüklerle
Zeyno yorgun,Memedo bitkin
Memedo yeni doğmuş,gelecekten habersiz
Zeyno yeni doğurmuş,gelecekten umutsuz
Sonu düşmezse Memedonun
Yaşamı sönecekti Zeyno’nun
Gün de yorgundu Zeyno gibi
Geceye bırakırken yerini
Zeyno inledi çevresi boyanırken
Al kanlara.
Döndü ölümün eşiğinden Zeyno
Derin bir solumayla.
Ado fukara
Ado yoksul
Ado gecenin ıssız karanlığında
Ak karlara bakıp
Düşündü kara kara
Memedo bebe bakım ister
Zeyno lohusa yardım ister.
Ne çorba pişirecek bir el
Ne güç verecek bir ses
Bulamamanın üzüntüsüyle
Düşünür düşünür düşünür Ado.
Düşündükçe Ado özlemlerini düşledi usunda
Zeyno da şehirli olacaktı
Zeynosuna saraylar yaptıracaktı
Memedosu büyüyecek,şehir okullarında okuyup
Büyük adam olacaktı.
Sürünmeyecekti kendi gibi bu dağ başında
Bir dilim ekmek,bir bardak su için
Karın tokluğuna.
Irgatlığını yapmayacaktı ağanın
İnsanlık için insanca yaşayacaktı O da
Öylesine özlem duyuyor,
Öylesine düş kuruyordu ki Ado
Memedo demeğe başlamıştı babo
İşte o sesle irkilmişti ki birden
Yüzyüze gelmişti acı gerçekle
Değiştiremediğini gördü günlerin
Özlemlerini,düşlerini
Değiştiremediğini
Dünün yoksulluğunu
Bu günün.

12 MAYIS 978 HEMŞİRELER BAYRAMI

Necla BİLİCİ
www.kafiye.net