BİR YAĞMUR

Bir yağmur karşısında ne kadarda çaresiz kalınıyormuş oysa. Ne elbiselerimiz,ne şemsiyeler.Bir rüzgar ters düz yapıyor şemsiyenin örtüsünü telleri kırılıyor.

Belkide bizde birer şemsiyeyiz bazen.Ne olayları yara almadan üstümüzden akıp gönderiyoruz en az zararla.Bazende bir rüzgar en güçlü olduğumuzu düşündüğümüz an kolumuzu kanadımızı kırıp savuruyor.Kendimizle yüzleşmeyle kalıyoruz bir anda söyleyemediğimiz kelimeler bir tokat misali vuruyor içimize.

Bel ki de bundan yalnız kaldığımızda dinlediğimiz müzikler yoldaşlık eder hep bize.
Hep bizim sesimiz olur başka kalemler,başka şarkılar.Kendimizi hep başkasından dinleriz okuruz.
Hani Kafka demi ya:’’Sen hep söylediklerimden fazlasını anla’’ diye.
Sanırım hep söylemek istenilenden fazlasını anladım ama anlamamışlığa vurdum kendimi.Bir şarkı,bir şiir,bir roman, bir yaşam öyküsü,bir dizi çoğunlukla an ve an yüreğimi sızlatan acıtan.Her senaryoda her sözde ben vardım aslında.
Bazı insanların gözleri hep ağlamaklı bakar farkettiyseniz.Yaşanmış acı olayları dinlerken birkaç damla göz yaşı eşlik eder yanaklarına.Size ağladığınızı düşünürsünüz çoğunlukla ama ağladıkları kendileridir sonuçta.Kendi acılarını başkalarında duyduğunda öfkesi artar inancı azalır insanlara….

Gürhan Olcaytürkan
www.kafiye.net