GURURSUZUM…

Sinsi bir karanlık çöküverdi aniden odama. Karamsar yüreğim uyandı sesten uyanan küçük çocuklar gibi. Ah, dedim gene aynı karanlık, gene aynı karamsar yürek… Ve gene aynı ay… Yıldızlar kimi zaman var kimi zaman yok. Yanımda olan insanlar ve olmayanlar gibi. Kimileri yanımda kimileri ise başkalarının başucunda. Oysaki ne de dilerdim hep bir ömür beraber yaşamayı. Ne de hayal kurardım geleceğimle ilgili. Ne yarın ne de bugün kaldı zihnimde. Aklım düne kayıyor; şansa bak ki hiç bugüne ve yarına bakmamak üzere.

Gözlerim… Ah gözlerim… Ne dalıp kalır ki öyle sanki. Hayat çekilmeye değmeyecek kadar vefasızken neden böyleyim? Neden gidenlerle çöküyorum? Neden? Neden? Neden? Duvarlarıma bakıyorum da gözümün önüne geliyor ‘neden’ kelimesi. Beynimin, bilinçaltımın kapsama alanını kaplamış. Gözümün önünden kayıp gidiyor. Ellerimin jilet izleri dönüyor dolaşıyor ‘neden’ kelimesi haline geliyor. Çığlık atsam ne fayda atmasam ne fayda. Yüreğim parçalansa benden başkasına gelmez ki zarar. İstediklerime dönmez ki beddualar. Dönüyor, dönüyor bana geri geliyor. Gözlerim yaş akıtmaktan kanlandı ve ben hala hüsran dolu. Kime peki ya da kimlere? Kim için? Neden? Ah… Sorular başıma ağrılar girmesine sebep oluyor, çıldırıyorum. Ellerimle yüzümü çiziyorum, uyuşmuş bedenime acı vermeye çalışıyorum. Delirdim mi acaba? Kimler delirtti beni? Neden? Yeter be, diyorum. Bana soru soran her kimse; al başını git buralardan, ben gitmeden. Ne mecalim ne de cesaretim var. Zihnim bana sinsi oyunlar oynuyor. Ne derdi var sanki benimle? Penceresinin başında, hiç kimseye zararı olmayan ve sürekli Ay’a bakan birisiyim. Odamın kapısı daima kapalı ve içerisi daima karanlık. Güneş doğar doğmaz kapatırım perdeyi ve dalarım kâbuslara. Düşünsene, bu şekilde kime zararım dokunur ki? Ben yokum, benden arta kalanlar beş para etmez. Kim ne ister böyle birisinden?

Buralardan gitsem… Gidebilir miyim? Anılarla dolu şehri bırakabilir miyim? Her yeri bana ait olan sokakları terk edebilir miyim? Ne korkağım ya… Gidecek adamlık yok… Buradan kalkacak mecal yok… Ayaklanacak az da olsa cesaret hiç yok… İstesem de kalbim karşı geliyor bu düşündüğüme. Neden ben karşı gelemiyorum bu kadersiz yüreğime? Neden her zaman onun dediği yere doğru hareket ediyorum? Neden burada bekliyorum? Cevap mı istiyorsun? Evet, o özel, o güzel ve o vefasız gelir diye. Evet, belki elleri ellerimi bir kez daha bulur diye. Ve gene benim olur diye. İşte bu kadar gurursuzum di mi? Dediği gibi gurursuz… Gitmesine rağmen yüreğimin onda olması gurursuzluksa, gurursuzum evet. Ben dünyadaki en büyük GURURSUZUM…

MİNE POLAT
www.kafiye.net