SEV GENÇLİK Mİ?

Merhaba sevgili dostlarım. Hayırlı günler dilerim. Nasılsınız? Sevgili dostlarım, bugün Türk Ulusunun bağımsızlık savaşını verdiği dönemde oluşan sisli ve puslu hava, bugün Kuşadası’nda da sisli ve puslu havaya bırakmış gibi. Gökyüzünü bulutlar kaplamış, çevreden: “ Hava çok serinledi, yok yok soğumuş…” sesleri yükseliyor. Bugün 23 Nisan 2016 ve havanın bu kasvetine kendimi kaptırmamak için zor tutuyorum. Kendimi zor tutuyorum avazımın çıktığı kadar bağırmamak için!

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın yıl dönümü. Sanal dünyada süslü püslü bir sürü kutlama mesajları var. Sabah sanal âlemi dolaştım. Sonra gazeteleri dolaştım. Televizyon programlarına baktım kısa bir turlama yaparak. Eski heyecan, eski arzu, eski şevkin kalmadığını gördüm ne yazık ki…

Sevgili dostlarım. Yıllar sonra hafta sonu tatili için Kuşadası’nda bir otele geldim. Yıllar sonra ilk defa gönlümce bir hafta sonu tatili geçireceğim düşüncesiyle geldim. Akşam bir programa katıldım ve odama çekildim. Fakat bir türlü uykum gelmiyordu. Odamdan çıktım ve otelin resepsiyonuna indim. Bir çay içtim. Birkaç tanıdık arkadaşla sohbet ettikten sonra saat 02.00 civarında odama çıktım. Bulunduğum katta asansörden inip odama doğru giderken iki oda kapısı açıldı. Genç kızlar ve genç delikanlılar odalar arasında değişime gittiler. Kendi kendime hayırdır diyerek odama girdim. Yorgun vücudum uykusuzluğa fazla dayanamayarak uykuya daldım.

Değerli dostlarım asıl sabah uyanıp otelin kahvaltı salonunda gördüklerimle biraz şaşkına döndüm. Kahvaltı Salonunda akşam değişimde gördüğüm gençler bir masada toplanmış, diğer arkadaşları da masalarda kahvaltılarını yapıyorlardı. Bu gençlerin İstanbul Anadolu yakasında bir Anadolu Lisesi öğrencileri olduğunu öğrendim. Benim üç masa arkamda ise üç öğretmen kahvaltısını yapıyordu. Önümdeki masada 3 kız ve 3 erkek öğrenci akşamki sohbetlerini devam ettirirken erkek öğrenciler küfürlü konuşuyor ve kız öğrenciler de bu konuşmalara küfürlü sözler ve el kol hareketleri ile eşlik ediyorlardı. Kendilerini ikaz etmemek için kendimi zor zapt ettim. Aslında kendime bu hâkim oluşuma çok şaşırdım. Ben bir öğretmen olarak buna nasıl karışmadım diye de sonra kendi kendime söylendim. Kahvaltıdan sonra öğrenciler otelden ayrılıp gittiler. Sanırım kendime bu nedenle hâkim oldum.

Akşamüzeri bir öğrenci grubu daha geldi. Başlarındaki sorumlu öğretmenler öğrencileri otelde kaldıkları sürece uyacakları kuralları kısaca söylüyordu. Bu öğrenci grubunun da Ankara’dan gelen bir Anadolu Lisesi öğrenci grubu olduğunu öğrendim. Bu öğrenci grubu da benim olduğum katta kalıyordu. Günü akşama kadar dolaşarak geçirdim ve akşam söyleşi programına katıldım. Program bitişinde odama çıktım. Asansörle kaldığım kata çıktım ve odama girdim. Bir önceki hareketlilik bu akşam olmadı.

Değerli dostlarım sabah kahvaltısına gittiğimde akşam otelde kalan öğrencilerin bir düzen içerisinde kahvaltıya geldiklerini, o güzel sohbetlerini, yüzlerinin geziden ve mutluluktan yansıyan duygularının daha güzel günlere dercesine gamzelerinde yansıması beni duygulandırdı. Bir gün önce sinir küpü olduğum öğrenci grubu ile bir gün sonra gördüğüm öğrenci grubu bambaşkaydı dostlarım. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında yaşanan olumlu ve olumsuz bu davranışlar beni biraz olsun karamsar yaptı. Hatta bir zamanlar; “ Artık devrimci gençlik olmayacak, yerini sev gençlik alacak.” dediklerinde, gençlerimiz üzerinde yeni bir oyun tezgâhlanmaya başlandığı aklıma geldi. Sokakta bozamadığımız, yıkamadığımız gençliği değişik bir yöntemle bozacağız diyen gizli güçler vardı. Kişiler davranışlarından kendileri sorumludur, yasa önünde kendileri hesap verirler düşüncesini kılıf yaparak ortalıkta gençlerin ahlaka bakış açıları aklıma geldi.

Değerli dostlarım, nasıl gelmesin ki, günümüzde çocuk gelinler için ayağa kalkanlar çocuk kızlarımızın flört etmelerine ses çıkarmıyorlar. Üniversite öğrencileri öğrenim süresince aynı evi paylaşarak eş hayatı yaşayacak, okul bitince ikisi de kendi yollarına gidecek. Hatta bu konuda kendilerine itiraz eden yazar, bürokrat ve siyasilere ise bu gençlik ağzına gelen hakareti alacak, sözüm ona solcu geçinen siyasiler bu gençleri savunacak. Dahası mı sevgili dostlarım! Sevgili bulma, sevgililerle kol kola olma ortaokul ve liseye kadar inmiş durumda. Çocuk evliliklere hayır diyenler, karşı çıkanlar, okullarımızdaki bu durumlara acaba seslerini neden çıkarmıyorlar? Neden sesleri çıkmıyor? Artık bu ülkede hedeflenen ahlak bozukluğunun başarıya ulaşmalarını görenler rahatladılar mı? Rahatlayan bu güruh çocuk sevgililer için neden sokaklara inmiyor? Türk halkı bu duruma karşı ne zaman sesini yükseltecek?

Sevgili dostlarım! 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı ruhu artık yok mu oluyor? Kendilerini ulusalcı diye ilan eden, Cumhuriyetin mirasçısı olarak kabul edenler, gençliğin bu düşürülmek istenen durumlarına karşı ne zaman seslerini yükseltecekler? Ortaokul 5. Sınıf ve 6. Sınıf öğrencilerine kadar inen küfürlü konuşmalar ne zaman önlenmek istenecek? Anne babalar çocuklarının önünde kendi sorunlarını başka bir yerde tartışmayı ne zaman yapacaklar? Çocuklarının önünde her türlü küfürlü konuşmaları ne zaman bırakacak dersiniz. Ortaokul öğrencileri sigara alışkanlığı konusunda lise ve üniversite öğrencilerini aratmayacak kadar ilerlemiş ve hatta ortaokul öğrencilerinin belirli bir oranı marketlerden aldıkları sigaraların yanı sıra bira içtiklerine, kutu kola içerisinde şarap ile dolaştıklarına da inanın şahit oldum. Bu arada aklınıza şu soru gelebilir. Bu gençliğin içerisinde bu tür olumsuzluklara bulaşmayan yok mu? Var dostlarım, var. Olumsuzluklara bulaşmayan, Geçmişine sahip çıkmayan gençlik te var elbet. Ama olumsuzluklar o kadar diz boyu olmaya başladı ki, ister istemez kötümser oluyorum. Hatta belediye otobüslerinde, metro araçlarında, otobüs duraklarında bir birlerine sarılan gençlerin ara sıra öpüştüklerine şahit olmayanımız var mı? Ben bir iki gence sordum bu durumu ve bana verilen cevap; “ Bizi neden kıskanıyorsun? Sana ne, sen bize karışamazsın, burası özgür bir ülke.” cevabını aldım.

Sevgili dostlarım. Bir Ulusal Egemenlik bayramının yıl dönümünü ben böyle duygular ve düşünceler içerisinde geçirdim. Aslında söylenecek o kadar çok durum var ki dostlarım. Sizlerin de şu güzel günler içerisinde moralinizi bozmak istemem. İlkbahar ayının bitmek üzere olan şu günlerinde siz sevgili dostlarıma; yüzünüz güleç, umutlarınız daim, mutluluklarınız yaşamınız boyunca sizlerle birlikte olsun. Yarınınız bu gününüzden daha güzel geçsin. Yüzünüzde gamzeleriniz, gözlerinizden mutluluk parıltıları eksik olmasın sevgili dostlarım. Sağlıcakla kalınız.

Saygılarımla.

Kuşadası/24.04.2016
Hüseyin DURMUŞ

Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net