BABAMA MEKTUP

Çok yalnızım baba. Derdimi sevincimi paylaşacak ne bir dostum ne de bir yarenim var. Ara da bir rüyalarıma gelip bana sımsıkı sarılışın da olmasa.

Seni öyle çok özledim ki baba.
Öldü dediklerinde ilk dudaklarımdan dökülen; “Hasret gittik” oldu. Mezarını köyde hazırlatmışlar. Seni alıp köye götürdüler. Bir kez daha yıkıldım baba. Bir kez daha kırıldım. Yine kaderde ayrılık vardı baba. Ne olurdu sanki, mezarın bari burada olsaydı. Sık sık gelir dertleşirdim seninle.
Toprağını okşardım aksakal düşmüş yanağının yerine. Toprağını çiçeklerle bezerdim, sonra da tek tek koklardım pamuk saçlarının yerine.
Ne olurdu baba, bari bizi şimdi ayırmasalardı. Çok yalnızım baba çok. Arada rüyalarıma gel baba. Her zaman olduğu gibi beni sımsıkı sar kollarına, her zamanki gibi göğsüne bastır beni ta ki sıcaklığını hissedeyim. Özletme emi. Sana çok ihtiyacım var baba. Seni çok özledim, seni çok özledim baba.
Dile kolay baba. Tam 14 yıl oldu bizden ayrılışın. Dile kolay tam 14 kez tekrarlanan, hasret dolu sensiz geçen 365 gün.
Dün sabah ailece kahvaltıya oturduk. Bir an gözüm televizyona takıldı ve o an rüyama geldiğini hatırladım. Birden gözlerimden yaşlar akmaya başladı baba. Boğazım düğümlendi. Sessizce sofradan kalktım kimseye bir şey diyecek durumda değildim. Kızım fark etti ama hiçbir şey demedi.
Çayımı aldım çekildim bir köşeye. Kafamı dağıtmaya çalışırken bir taraftan da sessiz sessiz ağlıyordum, buna ağlama da denmezdi çok tuhaf bir şeydi, ağlamıyordum ama gözyaşlarım sel olmuş akıyordu engel olamıyordum. Sanki pınarından taşmış seller gibiydi ve her bir damlasından hasret fışkırıyordu.
Derken bir dostumla paylaştım bu durumu “ Hadi babana bir dua okuyalım” dedi. Beni çok mutlu etti baba. Biraz olsun içime su serpilmişti sanki. Sıcak bir dost elinin yüreğe dokunması! Her ne kadar senin elinin sıcaklığı gibi olmasa da. Allah razı olsun o zor an’ da yüreğime dokunan o dost elden.
Gün boyu hep aklımda gördüğüm rüya vardı, çok etkilenmiştim. Rüyamda, bir yerden geliyorsun ve yine her zaman olduğu gibi bana sıkıca sarılıyorsun sıcaklığını hissediyorum. Daha sonra yanaklarımdan üç kez öpüyorsun ve yüzünde büyük bir tebessümle memnuniyetini belirtiyorsun.
Sabah uyandığımda hiç bir şey hatırlamıyordum ta ki kahvaltıya kadar.
Yokluğun her geçen gün içimde o kadar ağırlaşıyor ki baba. Tek tesellim rüyalarıma gelişin oluyor ve çok güzel bir yerde olduğun. Seni son gördüğümde yüzünde tatlı bir tebessüm oluşu.
Baba seni öyle çok özlüyorum ki. Her aklıma gelişinde sol yanımdan bir ateş yükseliyor, boğazımda düğümleniyor ve gözlerimden alev alev taşıyor.
Çok zor baba, çok zor. Kime tarif etsem kimse anlamaz ki beni. Kimse anlamaz ki bir kanadımın kırıklığının acısını. Sen bize kol, sen bize kanattın. Sen evimize kapı, sen yuvamıza çatıydın. Sen gidince neler değişti bir bilsen baba. Dağıldık baba. Darma duman olduk. Esen yellerle her birimiz bir yere savrulduk. Toplanamaz olduk dağıldığımız hiçbir dağdan.
Her şeye rağmen bize emanetin için annem için ayakta durmalıydık. Hep onun yanında olmalıydık.
Sabır diyorum kendi kendime sabır.
Rabbim ne büyük bir nimet vermiş bizlere. Çok şükür!
Sen yine de rüyalarıma gel baba, seni çok özlüyorum.
Biliyorum baba, çektiklerimi sende hissediyorsun.
Beni yalnız bırakma emi baba.
Seni çok seviyorum.
Seni çok ama çok özlüyorum.
İlk göz ağrını daha fazla özletme emi baba.

23–03–2012
Nur UYGUN
www.kafiye.net