BEN SENİ BAĞLAMAYACAĞIM BU KEZ EVLADIM

Çevremizde belki de evimizde özürlü çocuklarımız, tanıdıklarımız vardır. 

Kimimiz bunların yanlarına gitmeye korkar yada çekiniriz.Anne ve baba olmak bu anlarda daha bir önem taşımakta.. 

Evladımmm diye sarmaladıklarında bu yavrularını kaçımızın gözü dolmaz ki.. 

Aşağıda kaleme aldığım yaşanmış ve halen İzmir in bir semtinde her gün yaşanmakta. Üç evladı özürlü bir annenin haykırışı.. 

Libya dayken bana gelen bu olayı sabah televizyon programlarında yayın yapanlara gönderdim. Belki yalnız ve üç özürlü çocuğuna bakamayan bu aileye yardım edebilirler diye. Sonuç mu? 

Maalesef izdivaç programı, kaynana gelin atışması olmadığı için dönüş bile yapılmadı yalandanda olsa.Bu ailenin dramını sizlerle paylaşmak istedim. 

AFFET YAVRUM, 

Canım yavrum affet beni, 

Sen olmasan bu annen yaşar mı sandın, tutunur mu güçsüz kökleriyle hayata sımsıkı. 

Sen sanıyor musun ki özürlüsün, konuşamıyorsun, zarar veriyorsun diye kızıyorum sana. 

Seviyorsan neden beni bağlıyorsun der gibi bakıyorsun ya yavrum. İşte o zaman ben bir kez daha ölüyorum. Yaşarken ölmek nedir bilir misiniz dostlar. Dışarıya güçlü gözükürken hâlbuki dünyada ki en güçsüz kişisinizdir. Kökleriniz yaşama sarılır ama cılız yüreğiniz kopmak üzerine. Terk edilme terk edilme üzerine. Hayat arkadaşım dediğin yavrunu birlikte meydana getirdiğin sözde erkek de ardına bakmadan gitti mi işte o zaman anlıyorsun yaşamda aslında tek olduğu. 

Ne kadar zor evladını emanet edemediğin için çalışamamak. Bir lokma ekmek için el eline bakmak. Şükür rabbim nefes alıyorum ya yavrum yanımda ya şükür. 

Arada da olsa kapım çalması ne güzel. O an iyilik meleğim can dostum gelir. Ne zaman gelse bu şehre ilk bana uğrar. Getirdikleri önemli değil dostlar gönlüme bıraktığı tad, yüzüme bıraktığı tebessüm her şeye değer. Yerdeki eski kilimde ondan ayak izleri, divanda ondan gül kokuları. Saatlerce sohbet ve birbirine karışan gözyaşlarımız. 

Biliyorum yavrum sende gelmek istiyorsun yanımıza. Sende anlasan da konuşamamaktan yakınıyorsun gözlerinle. Ah bir konuşsan senelerin suskunluğu neler anlatacaksın kim bilir. 

Hele bir anam dedin mi işte o zaman bu güçsüz anan evladım bir çınar edasıyla başını yukarılara kaldırır. Gözlerinden sağanak yağmurlar boşalır. Seni kokladım mı can yavrum cenneti koklarım saçlarında terinde. Sende cenneti yaşarken içimde cehennemim kor alevleri. O alevler yakarken beni tüketirken ömrümü sana sevgimin sıcaklığı gibi gelir. Bilmezsin ki yavrum sana sunduğum bu sıcaklık annenin yanması yok olması aslında. 

Sen her şeyimsin yavrum. Sen bensin yavrum. Hani televizyonda çocukları gördüğünde doluyor ya gözlerin işte ben o zaman bir kez daha ölüyorum. Ne olur suçlar gibi bakma bana yavrum. Ben sana her baktığımda cezamı bir kez daha çekiyorum. 

Ben istemez miyim el ele çarşı Pazar gezelim. Ben istemez miyim okula gittiğini görmek. Bana kitaptan hikâye okumanı. Bak o kitaptaki hikâyelerin birer kahramanı olduk. Sen okumadın bana alacağın olsun yavrum şimdi herkes bizi okuyor. Tanımadıkları bizi okurken kendilerinden olmayan bize damla döküyor. Kimisi içten içe kimisi hıçkıra hıçkıra. 

Sen ümidini kaybetme yavrum. Tanımadıklarımız bize gözyaşı dökenler varsa bu yaşamda, daha umut edecek yarınlar var gökkuşağında. Bir gün evet bir gün el ele o gökkuşağının altından senle yürüyeceğiz. Ve ben seni bağlamayacağım o zaman kucaklayacaksın yaşamı sevginle. Dillerinden yaşam sevinci fırlayacak ama yüreğinde hep bir hüzün hep gözyaşı kalacak annenden yavrum. 

Affet beni.. 

Gürhan Olcaytürkan 

www.kafiye.net