Bendeki Şans

Selam Sevgili dostlarım. Hayırlı akşamlar dilerim. Ben o kadar şanslıyım ki sevgili dostlarım(!) Size bu şansımı anlatmaya kalksam, hepiniz bir kilo pirzola yemiş kadar olursunuz. Haydi sizler için bir akşam keyfi olsun. elinize sıcak çayınızı alın ve yazdığımı da çok dikkatli okuyun. Nekadar çok şanslı(!) biri olduğumu da öğrenin.

Bu gün Konak/İzmir katlı oto parkının altında bulunan migros mağazasına gittim. Bir aile dostumu ziyarete gideceğim için; peynir, krem peynir, makarna, bulgur, pirinç, toz şeker, ayrıca migrosun kendi imalatı olduğunu söyledikleri ve kilosunun 21.45 olduğunu söyledikleri indirimli sucuktan bir kangalını kendi evime, diğerini de aile dostuma götüreyim diyerek aldım.

Akşam üzeri aile dostumun evine vardım. Elimdeki Migros poşetlerini görünce sitemkar oldular. Ben işi tatlıya bağlayarak malzemeleri dolaba ve korumaya alın dedim. Evin hanımı getirdiklerimden pirinç paketini açmış. Hemen bir pilav yapayım demiş. Aradan 5 dakika geçti ki beni mutfağa çağırdı evin hanımı. 

– Hüseyin Bey! Allah aşkına, bu pirinci nereden aldın?
– Konak, Migros mağazasından aldın. Hayırdır?
– Bunun içerisinde kurtlar geziniyor. Et kullanmama gerek yok!
– Tamam, kalanı torbaya koyalım. Ben Migrosa gidip paramı geri alayım. Bu arada bir de şu pilavlık bulgura da bakalım. Hele bir getir bakalım.

İnanın sevgili dostlarım, bulgur paketi gelinceye kadar duanın bini bin para idi. aman kurt çıkmasın diye bütün bildiğim duaları yapıyordum. 

– Buyur Hüseyin bey, ne yazık ki bulgur da aynı durumda. İndirimli olanı almayacaksın.

İnanın sevgili dostlar, başından ta ayak tırnaklarıma kadar sanki bir ton kaynar su aşağıya indi. Pirincin, bulgurun kurtlu çıkmasına mı yanayım yoksa hediye olarak dostlarımla böyle bir olumsuzluğu yaşadığıma mı yanayım? 

– Ben biraz sonra çıkacağım. Sen paketleri bir torbaya koy, ben hemen çıkayım. 
– Yemek yeseydin, beraber olsaydık. Çay koyayım, en azından bir bardak çay iç.
– İşlerim var, ben beklemeyeyim. Bana izin dedim ve evden çıktım.

Sevgili dostlarım, ben hemen Konak Migros mağazasına gitmek için otobüs, metro diyerek markete ulaştım. Kasiyerin yanına giderek marketin sorumlu müdürünü sordum. Kasiyer, bana neden görüşmek istediğimi sordu. Ben de kafam zaten çok kızmış durumda; bu gün aldığım pirinç ve bulgur kurtlu çıktı. Bu konuyu görüşeceğim, dedim. 
Sonunda marketin müdürü ile görüştüm. elimdeki torbaların barkotunu okuttum. Kasa fişini gösterdim. Sonunda pirincin ve bulgurun parasını aldım. Müdür beye; bundan sonra bu Migrosun kapısından hiç bir Allahın kulu beni içeriye sokamaz, dedim.

Evet sevgili dostlarım. İşte ne kadar şanslı(!) biriyim değil mi? Haydi sizlere hayırlı akşamlar dilerim. Sağlıcakla kalın sevgili dostlarım.

Hüseyin DURMUŞ
emekli edebiyat Öğretmeni
şair yazar
www.kafiye.net