HAL-İ BİTAP

Akşamın rengi soldu, gözümün feri gibi
Hazan rüzgarı esmiş, ruhuma üfül üfül
Herkesin tâ içinde, bayram var çengi gibi
Bende karalar bağlı, ellerde beyaz bir tül

Kuşların sesi boğuk, kalbim gibi sukutta
Ömrümün son deminde, beklerim Azrâil’i
Hiçkimse görmese de, umudum sekeratta
Gören var mı dünyada, hayaline nâili?

Kelimeler isyanda, küstü bütün cümleler.
Kağıtlar feryad eder, başkaldırır mısralar.
Hayattan yediklerim, ruhuma sert silleler
Duyulmaz ki uzaktan, içimdeki naralar

Kendimi nisyandayım, hayalimde o gözler.
Feryad-ı kalem susar, akarken gözyaşlarım.
Bir de hiç olmasaydı, ondan dökülen sözler
Zaferlerle bitmezdi, hayatla savaşlarım

Ne ses var ne de sada, katran gibi gecede.
Yıldızlar küsmüş gökte, ağlıyorlar kahırla
Dudaklarımdan düşen, en son kırık hecede
Bulutun verasında, nalan ay, ah-u zarla

Uzuvlarım uyuştu, beklerken halim bitâb.
Ruhumsa ızdırapta, sızlıyor zahm-ı sinem.
Karabahtım gülmedi, görünmez bana âftâb
Ellere hayat cennet, bana neden cehennem?

Âzârı kor eyle yar, gönlüme ver hep ferah
Vuslatın bir ızdırap, tükeniyorum her dem
Seninle dilsadim yar, gönlümde bin inşirah
O kollarında dolsun, bana verilen vadem

Yasemin ÜNLÜ
www.kafiye.net