Şiirin İntiharı

Merhabalar. Ben şiir. Sizlerin yaşamınızda ve sizlerle iç içe olan şiirim ben. Gençlerin sevgililerine aşk ilanlarında, eski zamanlarda sevgililerine mektuplarında her zaman ben vardım ve duygularını, aşklarını, sevdiklerini bütün aşıklar benim dilimden anlatırlardı aşklarını. Doğrusunu isterseniz o kadar çok sevinirdim ki, sevgililerin mutluluklarını gördükçe ben de mutlu olurdum. Nasıl mutlu olmam ki, aşıkların bir birlerine olan o güzel serzenişleri, güzel seslenmeleri içerisinde de duyguların ancak benimle anlatılması nedeniyle seviniyordum.

Şimdi aşk konusunda o kadar iyi niyetli değilim. Teknoloji ilerlediği için telefonlar, mailler sanal aşkı ortaya çıkardı. Sanal aşk şuan tüm gençliği sarmak üzere. Sanal aşk olunca da ayrılmalar, yeni yeni sevgili bulmalar da çok şaşkınlık yaratmaya başladı. Bu arada insanların aşk anlayışı da bitti ve bu aşklar bittiği için aile birlikleri de birer birer yok olmaya başladı. Duygusallığın yerine “MANTIK EVLİLİĞİ, MANTIK BİRLİKTELİK, MANTIK SEVGİLİ”  anlayışı almış oldu. Yani artık aşk yok, kişiler sevdiklerini aşk duyguları ile değil, tamamen maddesel duygularla sevmeye başladılar. Madde bitince duygu, duygu bitince beraberlik de bitiyor. Kimse sevgilisine güzel şiir yazmaz oldu. Kimse sevgilisine seslenirken mutluluk, sevgi, duygusuzca sesleniyor ve yapmacık gülücüklerle de bu sevgilerini göstermeye çalışıyorlar.

Sevginin, mutluluğun, anlayışın, özlemin, duyguların bittiği bir yerde artık şiir de bitmiş oluyor. Şiirler yazılmıyor değil, yazılıyor! Ancak yazılan şiirler; duygudan, sevgiden, özlemden, mutluluktan uzak bir şekilde yazılıyor. Bu nedenle ben şiir olarak ölmüş oluyorum ve ne yazık ki sizler beni öldürmeden ben kendimi öldürüyorum. Hiç olmadı bundan sonra şiir diye ortaya çıkacak olan dizeleri görmem ve bunlardan dolayı da üzülmem. Bu arada bazı şairlerin bu kural dışında gerçekten çok güzel şiirler yazdığını biliyorum. Ama bu yazanlar ne yazık ki azınlıkta ve gerçek şairler değil, şairim diye ortaya çıkan kişilerce üstelik alabildiğince de eleştiri onlara yapılmakta. Ben; aşkı, mutluluğu, duyguyu, özlemi, sevdayı, gurbeti, yiğitliği, doyumsuz aşkları çok özlüyorum. Beni tekrar diriltmeye var mısınız?

Sevgili şair dostlarım. Biliyor musunuz ben dizeler halinde kendimi bazen dillendiremez oldum.  İnsanlar duygularını, özlemlerini, düşüncelerini, sevdalarını, sinirlerini, acılarını dile getirmeye çalışırken dizelerindeki noktalama işaretlerini de kaldırdı birçok şair arkadaşlar. Serbest şiirde, dörtlüklerde, hece ile yazılan şiirlerde noktalama işaretlerini kullanmadıkları gibi büyük harf ve küçük harf kavramını da ortadan kaldırdılar. Sözüm onların düşüncelerine göre artık duyguları anlatırken bu noktalama ve harf kuralına ne gerek var? “ Benim okuyucum, beni izleyenler ne demek istediğimi, ne anlatmak istediğimi bilir. Bu nedenle harf kuralına da gerek yok. Okuyucu okurken hangisinin özel isim, hangisinin cins isim olduğunu da çok rahat anlar. Bu nedenle şiirde kural tanımam, sadece ben yazarım, duygularımı yansıtırım, okuyucum da ne demek istediğimi kesinlikle anlar.”

Ben bir şiir olarak düşünüyorum da; insanlar duygularını anlatırken, kızgınlığını, acısını, sevinmesini, anlatmak isteyip de anlatamadığı o anları dile getiren noktalama işaretlerini kullanmazsa şairler, okuyucular bunları nasıl anlayacak? Hani duygularımızı, dikkat edilmesi gerekeni, dizeler içerisinde sözcüklerin ard arda gelmesi sonucunda; lanet mi, sevgi mi, kızgınlık mı, özel isim mi, cins isim mi, özlem mi duyduğunu şiiri okuyacak olan nasıl anlayacak? Gerçi otuz yıl önce başlatılan serbest ve ölçü ile yazılan şiirlerde noktalama işaretlerinin kaldırılması ve kullanılmaması çalışmaları bir amaca bağlı olarak başlatılmıştır. Otuz yıl önce başlatılan bu çalışmanın amacı; kuşaklar arası kopukluğu, anlaşmayı, uyumu ortadan kaldırmak ve kuşaklar arası anlaşmazlığı sağlamaktı. Bu gün bu konuda bilerek ve ya bilmeyerek birçok şair bu amaca hizmet etmeye başlamışlardır. Üstelik ısrarlı olarak bu konuyu yeni yeni makale ve deneme yazılarında da başlatmışlardır. Bu beni çok üzmekte. Ben şiir olarak; kişilere milli duyguları, birliği, beraberliği, aşkın güzelliklerini, özlemleri, gurbetin iyiliğini, kötülüğünü noktalama işaretlerini kullanmazsanız ne yaparım? Genç aşıklara, sevgililere, sizden sonra gelecek kuşaklara nasıl anlatırım? Bu sadece bizim ülkemizde noktalama işaretlerinin kullanılmaması kampanyası yapılmaktadır. Avrupada, Amerika kıtasındaki ülkelerde, Asya kıtasındaki ülkelerde, hatta geri kalmış ülkeler başında yer alan Afrika kıtasındaki şiirler hala noktalama işaretleri kullanılıyor. Şimdi bu duruma göre ben ne yapacağım? Ben bir şiir olarak intihar etmeyeyim de ne yapayım? Beni sizler öldürmeden ben kendimi öldürüyorum!

Sevgili şiir dostları. Sadece şiirde aşk ve noktalama işaretleri sonlanmadı. Şiirde duygular da bitti artık. Şiirde insanlık da bitti. Eskiden şiirlerde sevgiliye kahır, sitem, kıskançlık anlatılırken asla küfür edilmez, hakaret edilmez, kişiliklerine hakaret edilmez ve insanlığına, namusuna dil uzatılmazdı, ya şimdi? Şimdi bazı şair dostları bunun dışında tutuyorum. Ancak tamamen maddeye bağlı aşklar, maddeye bağlı dostluklar, arkadaşlıklar bitince; kişinin bütün kirli çamaşır dedikleri olumsuzlukları ortaya dökülmekte ve açıklanmaktadır. Öyle bir açıklamalar yapılıyor ki, sanal alemde bunların çok daha güzel örneklerini görüyoruz. Severken, arkadaşken bu olumsuzluklar neden söylenmedi? Neden dostluk, arkadaşlık, sevgi ve aşk bitince; o bana ihanet etti, beni arkadaşımla aldattı, beni maddi yönden çok zora soktu… Bu konuda örnekleri çoğaltmak mümkün.

Değerli şiir dostları! Son zamanlarda Türk ulusunun büyük olumsuzluklarla karşılaştığını görmemek mümkün değil. Beni şiir olarak öldürmeyin ve ben toplumdan, sevgililerden, insanlıktan uzak durmayayım. Beni kendi çıkarlarınız, kendi istekleriniz ve kendi duygularınızı tatmin etmek uğruna katletmeyin, beni yok etmeyin! Gelin beni eski günlerime geri getirin artık. Birlik, dayanışma, beraberlik, kuşaklar arasında kopukluk yerine kuşakları birleştirici olalım. Şiirde duyguyu yok etmeyin! Şiirde insanlığı yok etmeyin! Türk ulusunun son zamanlarda TERÖR BELASI ile başı belada iken siz şair dostları da noktalama işaretlerini, duyguları, insanlığı, gerçek aşkı şiirlerinize taşımaya başlayın. Başlayın ki ben gerçek şiir olarak ölmeyeyim. Aksi halde beni sizler öldürüyorsunuz. Sizler beni öldürmeden önce de ben kendimi öldüreceğim.

Şiir dostlarım. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Şiirlerinizde; aşka, sevdaya, duygulara, insanlığa, anlayışa yer verin. Öfkeye, ayrışmaya, kuşaklar arası kopukluklara hizmet etmeyin! Şiirleriniz de beni kurtarın, beni kurtarın ki; ben ayağa kalkayım, dostlarımla tekrar buluşayım. Beni okuyan şiir dostları şiirlerde ne anlatılmak istendiğini çok rahat bir şeklide anlasınlar! Haydi şair dostlarım; el ele,  sevgiye, birliğe, mutluluğa, güzelliklere, duyguların coşkusuna birlikte gidelim. Noktalama işaretlerini askıya almadan tüm anlatmak istediklerimizi duygularla, aşklarla, sevgilerle, maddeden uzak tamamen gerçek sevgiyle yazmaya ne dersiniz? Var mısınız?

Sağlıcakla kalın şair dostlarım.

İzmir/18.09.2015
Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net