BİR TANE ALMAZ MIYDINIZ?

Kuzey yıldızı görünmüş huzur veren mavilikte.Güneş tüm güzelliğiyle şahşahalı bir gidiş yapıyor insanın içine işlercesine. Yakıcı rengi ; sıcacık gülümsemeler gibi. Bir veda gibi değil gidişi. Döneceğim mutlaka. Şimdi başka yerlere aydınlık götürüyorum. Yeni umutlarla , özlemlerle , sevinçlerle , güzelliklerle doğmaya gidiyorum. Yine geleceğim der gibi. Denize , kuşlara , gökyüzüne , gemilere ve bana hediye ettiği son sarı ışınları arasında yürüyorum deniz kenarında. Nazlı dalgalar vururken kayalara bir dost eli gibi uzanıyor bana. Adımlarım dalgakarın ritmine eşlik ediyor. Kulaklarım bu ritmin büyüsüne kapılmış , halinden ise oldukça memnun. Bakınıyorum şöyle bir etrafıma. İnsanlar var her yerde. Kalabalık sayılır fakat bir o kadar da sakin. İnsanlar , hava boğmuyor beni. Hepsi birbirine bağlı huzur verici ögeler adeta. Bir halka kopsa bu enfes ahenk anında bozulacak ve sıradanlaşacak her şey.

Sevinç dolu gülümsemeler şakıyor etrafta. Masum çocukların yüzündeki o umursamaz mutlu gülücükler beni çocukluğuma götürüyor. Ben de böyleydim diyorum bir zamanlar içimden. Balonunu haylaz rüzgar uçururken ben yakalıyıveriyorum ve uzatıyorum küçüğe. Hafif çekimser ama son derece minnettar bakışlarla ” Teşekkür ederim.” diyor bana, ” Rica ederim.” diyorum ve okşuyorum yanağını. Dönüyor tekrar oyununa. Koşuyor paytak paytak , uzaklaşıyor. Ben devam ediyorum yürümeye.

Çocukken insan ne kadar mutludur. Dünya onun etrafında döner. Umursamaz hiçbir şeyi , hem sever hem sevilir. Acısı , hayat kaygısı , yarın endişesi yoktur bu masum yaratıkların. Onlar o gep gülen çehreleriyle etrafa neşe saçar , umut saçar. Onlar yarınların çiçeğidir. Fakat bu çiçekler büyüdükçe soluyorlar sanki. Hayat hoyrat davranmaya başlıyor bir zaman sonra. Etraftaki herkes boğmaya başlıyor seni hatta kendin bile sıkıcı geliyorsun kendine bir müddetten sonra. Diyorum içimden biz büyüsek fakat hayat bizi hep çocuk sansa. Bize hep hediyeler sunsa. Ağzımızı tatlandıracak şekerler ikram etse. Ne güzel olurdu diyorum içimden. Gözlerim ufak bir noktaya dikilmiş bu düşünceler geçerken zihnimden ince bir ses getiriyor beni kendime. Bakıyorum , göremiyorum birşey. Başımı eğiyorum önümde bir çocuk. Minicik elleri içinde çeşitli eşyalar. ” Bir tane almaz mıydınız?” diyor. ” Tabiki canım. Alırım.” diyorum.İçlerinden bir tane seçip alıyorum ve az önceki çocuğun yanağını okşadığım gibi onun da yanağını okşuyorum. ” İyi günler” diyor tüm samimiyetiyle ve uzaklaşıyor yorgun adımlarla.

Demin düşündeklerimden ötürü pişman oluyorum. Hayat bazen gerçekten çocuk olanlara bile çocuk gibi davranmıyormuş. Ben de tutmuş diyorum hayat keşke bizi çocuk sansa.

Sedef ESKİT 11 MAT/C
EŞREFPAŞA ANADOLU LİSESİ
www.kafiye.net