HADİ ANLAT KÜÇÜĞÜM !

Yaz gelince ben hep bir başka olurum. Temmuz doğumlu olduğum için mi yoksa sıcağı sevdiğimden mi bilmiyorum. Ama herkes sıcaklardan şikayet ederken ben hep keyiflenirim.. Birden bire gelen sıcakta beni öyle keyiflendirdi işte..

Dün bir programım vardı. Büyük bir zevkle hazırlandım. Hava çok güzeldi. Tadını çıkaracaktım doya doya.. Çimenlerin üzerine oturacaktım. Yosun kokusunu içime çekerek denizi seyredecek çiçeklerin arasında kuşların cıvıltılarını dinleyecektim. Şöyle bir gevşeyecektim, sıcak tüm kemiklerime işleyene dek inatla oturacaktım güneşin altında.. Ama olmadı. Arkadaşım gelip beni almak bir yana aramadı bile.. Sonra bu pazarı kendine ayıracak olan bir arkadaşım geldi aklıma. Onu aradım, ekildim dedim yanına gelebilir miyim?. Deniz kenarında kahvaltısını yapmış, annesini ziyaret etmiş, yavaş yavaş akşam sefasına hazırlanıyormuş oda. Gel dedi..

Hoş bir mekanda, en güzeli açık havada oturduk karşılıklı.. “Hadi anlat dedi küçüğüm”.. Oysa benden sadece 2 yaş büyüktü.. Ama yaşadıkları benimkilerden çok daha ağır, çok daha acımasızdı. Bu yüzden daha bir yaşlı hissediyordu kendini bana göre.. Ve beni konuşturarak rahatlayacağımı düşünüyordu belliki.. Oysa ben bunu çoktan aşmıştım. Artık anlatmak çözüm değildi benim için, çözüm gelmeliydi.. Ama onu kırmadım.. Anlattım.. Kah kendimle dalga geçerek, kah sorunlarımı tiye alarak bol bol anlattım.. Bıkmadan usanmadan dinledi beni.. Ve her sustuğumda yine aynı cümleyi kullandı.. “Hadi anlat küçüğüm”!!

Her şey çocuklukta gizlidir dedi. Terapilerde bile hep derler ya nasıl bir çocukluk geçirdiniz. 0-6 yaş dönemini hatırlıyor musun diye sordu bana.. Ne gariptir ki sorduğunda fark ettim. Hatırlamıyordum… Belki de hatırlamama engel olan bendim.. Sorunlarımı unutmayı seçerken hafızamı anılarımı mı silmiştim yoksa?.. Ama öyle sakin öyle huzurlu baktı ve dinledi ki beni.. Yavaş yavaş hatırlamaya başladım..

Saçlarım çok seyret diye kafamı kazıtmışlardı bir gün. Onu hatırladım mesela. Biri geldiğinde kapı arkasına saklanırdım. Ama resimlerim var o halde, o halimle bile neşe ile tebessümle resimler çektirmişim akrabalarımla.. Sonra oyuncaklarım geldi aklıma.. Babam ne zaman eve misafir gelse benim oyuncaklarımı misafirin çocuklarına hediye ederdi. Bana da ben yine sana alırım kızım derdi.. Gönlü öyle zengindi ki dağıtırdı hep.. Ama o zamanlar kızardım ona.. Şimdi gülerek hatırlıyorum. Babam hala çok şükür hayatımda olduğundan hatırlarken içimde acımıyor…

Anlat küçüğüm.. Hadi anlat dedi yine dostum.. Gözümün önüne babamla yaptığımız alışverişler geldi.. Ayda bir kez babam ablamla benim elimizden tutar markete götürürdü.. Canımız ne isterse alır sepete atardık. Hiç sepete attıklarımızı geri koymazdı babam raflara.. Şimdi düşünüyorum da ne şanslı bir çocukmuşuz. Hiç tutturmadık bize şunu al baba diye.. Çünkü her istediğimiz oldu, mahrum kalmadık.. Belki de bu yüzden yıllar sonra yine babamla dolaşırken beğendiğim şeyleri hiç babama söylemedim. Her beğendiğim şeyi almaya kalkıyor diye..

Belki pazarı çimenlerde oturarak geçirmemiştim ama anlat küçüğüm diyen dostum sayesinde çocukluğumun semalarında dolaşmıştım.. Günü bitirdiğimizde evimin yolunu tutarken biraz keyifli, biraz huzurlu, hatırladıklarımla neşeli ve kulaklarımda o cümle vardı hala

“Hadi anlat küçüğüm”!!….

Şule Akar
22.05.2006 Saat:21.16
www.kafiye.net