SEYYAH

Ela , varlıklı güzel genç bir hanimdi. Ailesinin yanında güven içinde ve sıkıntisiz yaşıyordu. Güler yüzlu ve dinamik iyilik severligi ile hayat dolu bir ruh hali vardı.
Kardeşleri yurt dışında yaşıyordu. Evli, çoluk çocuk sahibi ve kendi hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlardı.

Önce bir kış günü trafik kazasında anne ve babasını kaybetti. Sonra kanser olduğunu öğrendi. Akabinde yalnız kalan bu hanımın tüm varlıklarıni üşüşen akbabalar gasp etti.
Artık hasta yalnız parasız ve caresizdi. Kanserle parasizlikla çevresindeki cakallarla mücadele edip bitkin düştüğü bir zamanda Kamille tanıştı. Kamil, Elanin içinde bulunduğu duruma üzülüyor ona maddi manevi destek olmaya çalışıyordu. Ela Kamilin cikarsiz ve iyi niyetiyle ona yardım ettiğini düşünüyordu. Ta ki, Ela yi kendine kuma almak istediğini soyleyinceye kadar. Bunu da sadece iyi niyetle Ela yi kurtarmak için olduğu anlatmaya çalıştı. Fakat Ela artık iyi niyet olduğundan emin değildi. Haklıydı da. Çünkü Kamil her fırsatta Elanin çaresizliği karşısında yaptığı bir iyiliğin(adı iyilikse bunun) bedelini odetiyordu. En hafif bedel ise , Sık sık varlık ve kolaylık içinde kendi hayatını anlatıp Elanin daha çok uzulmesine neden olmasıydı. Ela hasta olduğu için dışarı pek çıkıp gezemiyordu. Kamil ise sürekli nereleri gezdiğini neler yiyip içtiğini nasıl bolluk ve ferahlık içinde yaşadığını anlatıp duruyordu. Ela eski sağlıklı ve güzel hayatını bir anda kaybetmenin acısını bile yasayamadan bir de Kamilin sözleri ile uzuluyordu. Üstüne üstelik tüm başına gelenlerin tek sorumlusu sensin , yargısı ile de Kamil, Ela yi suçlayıp duruyordu.
Kimse Kamilden yardım istememişti. Hatta Ela öyle grurluydu ki, Kamilin yaptigi en ufak bir yardım karşısında mahcup oluyor bunun ezikliğini yaşıyordu. Ela daha fazla dayanamadı. 
” Ben kuru ekmekle huzurla kendi halimde yaşarım, senin gibi bir aspirin verip bin zehir iciren biriyle görüşmek istemiyorum artık ” diyip Kamilin söz ve davranışlarının nasıl tahrip edici söz oldugunu anlattı. Lakin Kamil artık kibrin kölesi olmuş Ela yi anlamamıştı. Ela ise artık kör ve sağır olan bu adamdan sükunet halinde uzaklaştı. Gel gör ki Ela uzak kalmaya çalıştıkça o umut tacirinin sözlü tacizinden kurtulamiyordu. 
Işte Ela o mücadelenin içinde ağlarken, Seyyahin merhamet gözyaşlarını gördü. Seyyah olan biteni anlatmasını istedi ve hiç konuşmadı, sessizce yargisizca Elayi dinledi. Ve Elaya şu ayetleri okudu.

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.
Sure (Bakara Suresi), 155. Ayet

Ela o anda kendinde bir güç hissetti. Hemen eve gidip namaz kıldı dua etti. İçine huzur gelmişti. Kısa zamanda iyileşti ve iş bulup çalışmaya başladı. Hatta Seyyahin vesilesi ile evlendi. Artık yoklukla hastalıkla Kamille olan imtihanı hayırlısıyla son bulmuştu. 
Öte yandan Kamil kibir ve bencilliği sebebiyle tüm birikimlerini kaybetti. Eşi bu kayipta en önemli faktördü. Çocuklarından biri kanser oldu diğeri ise kumar müptelası oldu.
Seyyahin Elaya okuduğu bir ayet Elanin cenneti yasimasina vesile oldu. 
Elanin samimiyetle ettiği dua Kamilin sonu oldu. Kamilin kibir ve bencilliği hem kendini hem ailesini yıktı. 
Ve Seyyah bu sahil kasabasından da ayrılıp yoluna devam etti. O hala kendini arıyordu.

Elvan Usul
(seyyah adlı romanimin bir hikayesinden özet)
www.kafiye.net