Dırdır Etme Anla Yeter-1

Bir insanı anlamaya çalışmak, anlamak; bilmekle, düşünmekle, tanımakla, gözlemlemekle, değişimi kabullenmekle, empati kurmakla mümkündür. Bunlar için ise, elbette ki farkındalık ve anlamaya isteklilik gerekir.
Toplumumuzda özellikle de eşlerin birbirlerini anlamadıklarından yakındığını duyarız hep. Ya da erkeklerin kadınları, kadınların da erkekleri anlamadıklarından bahsederiz. Peki, gerçekten insan anlaşılmaz mıdır?
**
İnsanı anlamak için öncelikle kadın ve erkek bilgisine sahip olmak gerekir. Erkek ve kadınların beyin yapılarının farklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Bununla birlikte erkeklerin babadan aldıkları Y kromozomu nedeniyle de beyin işleyişi ve bazı dürtü seviyelerinde de farklılık gösterdiği bilinmektedir. Duyguları yöneten sağ beyin, dil ve analitik çözümü yöneten sol beyindir. Bazı istisnai durumlar hariç erkeklerin beyin sağ ve sol yarım küreleri kesin olarak birbirinden ayrı olduğu içindir ki duygularını ifade etmekte zorlanmalarındaki temel sebeptir. Ve kesin ayrım aynı zamanda onlarda netlik ve mantığı da ön plana çıkarmaktadır. Kadınların ise, sağ ve sol beyin, kesin olarak ayrı olmadığı için onlar duygularını -çoğu zaman dolaylı yolları tercih etse de- net ifade edebilir hatta sezgilerinin de çoğunda haklı olabilmektedir. O halde erkeklerin ve kadınların düşünüş biçiminde, beyin yapıları ve östrojen, testosteron hormonları baskın rol oynamaktadır. Bu bilimsel gerçeklerin ışında erkek ve kadını anlamak için öncelikle bilgi sahibi olmanın önemli bir yeri olduğu aşikârdır.
**
Kadınların düşünüş şekli, tali yollardan, erkeklerin ise ana yoldan gider. Bu nedenledir ki, erkekler kadınların karmaşık olduklarını, anlaşılmaz olduklarını söylerler. Kadınlar ise erkeklerin ana yolda sade, net, direk ve dümdüz giden düşüncelerini bilseler bile onların kendi yollarına girmesini ve tali yollarda birlikte kaybolmayı bekler dururlar. Hâlbuki erkekler ana yoldan memnundur, ayrıntılara takılmazlar. Kadınları mutlu etmek için arada bir tali yollara girse de erkekler, düşünce hep ana yoldur. Bu onların duygusuz oldukları manasına gelmez. Çünkü erkeklerin düşünce yapısı ana yol olsa bile yüreklerinde hep tali yolların hüzünleri, sevinçleri, acıları, mutlulukları vardır. İşte burada erkeklerin duygularını anlamak onların gözlerine yansıyan yüreklerinin renklerini anlamaktan geçer.
**
Kadınların duygularını anlamak ise bir erkeği anlamaktan daha kolaydır. Zira kadının ne kadar çok tali yolu olsa da istediği sadece var olduğunu, özel olduğu, değerli olduğunu hissetmektir. Erkek ise kadının bu isteklerine cevap vermediği ya da yanlış cevaplarla oyalandığı sürece, kadınlar için “dırdır edici varlıklar” diye adlandırmaya devam edecektir. Eşlerin birbirlerini anlamalarında bilgiden sonra gerekli olan en önemli faktör, gözlemlerine dayalı tanımadır. İşte bu noktada insanı anlamak, biraz da sevgiden aldığı gücün enerjisi ile özel bir gayret gerektirir.
**
Genel yapı itibariyle üç aşığı beş yukarı eşler birbirlerini zaman içinde tanırlar. Eşinin nelerden mutlu olduğunu, onu nelerin üzdüğünü, hangi olaylara nasıl tepki verebileceklerini doğru ya da doğruya yakın tahmin edebilirler. Bu bağlamda eşler, davranışsal ve duygusal boyutta, eşinin mizacına uygun tavır sergilerlerse güçlü bir iletişimin kapıları açılır. İletişimin güçlü olduğu yerde ise anlamak da o kadar kolaylaşır. Elbette ki bu iki tarafın karşılıklı çabası ile mümkündür. Yoksa eşlerden biri diğerini anlıyor, diğer eşin ise anlamaya çalışmak umurunda değilse zaten “kadınlar dırdırcı, erkekler anlayışsız” tabirleri ortalıkta gezer durur. Böyle bir durumda kadınlar susarak, erkekler bağıra bağıra gider.

Elvan Usul
www.kafiye.net