Yıkılan Ağaçları Görürdüm

Merhaba dostlar.

Yıkılan ağaçları görürdüm kışın rüzgârdan, fırtınadan bazen de nedeni belli olmayan bir şekilde. 
Çok üzülürdüm. İnsan üzülüyor koca ağacın yıkılışına ama hangi ağaca baktı isem yakından, bir kusuru vardı rüzgârda onu yıkan. Kimisinin kökünde çürüme başlamış dayanamamış, kimisi kaldırım yanından büyümüş bir tarafa kök salamamış, kimisinin dalı gövdeden çok uzak kalmış tutunamamış, kimisinin kökü yüzeyde kalmış derine salamamış.

Hepsi de bir şekilde zayıf kalmış ve elenmiş doğadan. Dıştan bakınca belli etmiyor hiç birisi fakat yıkılıyor bazen içlerinden en dirisi.

Doğa aslında yeniliyor her olayda kendini. Her zaman güçlü olanlar ile inşa ediyor geleceği.
Kim sağlam temeller attı ise o ayakta kalır genelde. Mesleğini tanımak adına yaptığı gözlem ve araştırmalar, kendisini tanımak adına aldığı eğitimler, yetenek ve vasıflarını arttırmak adına katıldığı etkinlik ve kurslar birer temeldir aslında.

Ne kadar sağlam olursa kökler, o kadar besler koca gövdeyi. Sonra büyüye bildiğin kadar büyü. Hiç bir rüzgâr yıkamaz seni.

Bir ağaç gibidir bizim de hayatımız aslında. Öncelikle kendini tanımak, temel kişisel vasıflara sahip olmakla gelişir sağlam kökler. Ben kimim, ne yapmak istiyorum, vazgeçemeyeceğim ilkelerim neler, hangi yönlerim güçlü, hangi yönlerim zayıf, özgüvenim ne kadar yeterli, iletişimde zorluklar çekiyor muyum, hedefimde ne kadar kararlıyım… Bunlar ve niceleri için yapılanlar güçlendirir köklerimizi.

Kökün sağlam değilse, içten güçlü değilsen dıştan ne kadar ihtişamlı görünürsen görün…
Yani temel vasıflara tam sahip olmadan iyi üniversitede de okusan, bir kaç yabancı dil de bilsen, yüksek lisansı da bitirsen yine korkarsın rüzgârdan.

Ama biz korkmadık rüzgârdan, fırtınadan… Eşime ve bana da aniden esti bu fırtına, adını sorduk grip dediler.
Bir hafta esti durdu, vurdu çınarın gövdesine. Yaprakların döktü, dalları çatladı belki kırıldı. Ama yıkılmadı. Yıkan, kırılan doğadan olsun yeniler kendini. 
Önemli olan dostlar kırmasın, dökmesin. Allah’tan benim öyle dostlarım yok. 
Kırıp dökmüyorlar. Hele hiç üzmüyorlar, üzmezler. 
Geçen senede şansını denemişti bu fırtına ama yenildi gitti çok kısa zamanda. Kerata sanıyorum dur bu sene bir yaş daha aldı, yıkarım ben çınarı deyip saldırdı. Yıkamadı ama bu yıl zayıf buldu bedeni, fazla kaldı, mücadelem daha zor oldu. Demek ki üzülmemek için artık nadasa çekilme zamanı geldi. Ne için kimin için üzüldüğünün çok önemi var…

Bu fırtına esnasında telefonla, mesajla ve hatta gelerek geçmiş olsun diyen dostlarıma teşekkür ederim. Tabi ki sayfada yokluğumun farkına varmamış veya duymamış olanlara vardır. Kırgın olduğumu sanmasınlar sakın. Çünkü yeteri kadar farkına varanlar ve duyanlar kırdılar.

Sevgi ve muhabbetle…

Ömer Sabri KURŞUN
www.kafiye.net