BİZİM ÇOCUKLAR

Merhabalar sevgili dostlarım. Hani geçen hafta size söylemiştim. Bu hafta sizlerle sohbetimiz biraz değişik olacak. Bu haftaki sohbetimizde biraz eğitime değineceğiz diye hatırlarsanız konuşuruz demiştim. Şimdi rahat edin. Yine yasak olsa da bir sigara yakınız. Yakınız ki içiniz biraz şenlensin, üstüne çaydan da yudumlayın ki kötürüm olan ciğerlerinizi sigara ile birlikte haşlama yapsın.

Biliyor musunuz, ben hala çocuğum, annemin çocuğu. Yaşım 57 oldu ama inanın ben hala çocuğum. Ya sizler de çocuk olduğunuza inanıyor musunuz? Bakın önümüzde benim için çocuk bayramı var. Kendimi ona hazırlıyorum. Yoksa siz hala hazırlıklarınızı yapmadınız mı? Doğrusu üzüldüm hazırlık yapmadığınız için. Bayrakları hazırladınız sanırım. Ben evimin balkonuna büyükçe bir bayrak asacağım. İlk önce o işi hemen başlatalım, sakın unutmayın. Durun bir dakika bir şey unuttum. Türk bayrağını asarken yanınıza çocuklarınızı da alın ki onlarda böyle milli bayramlarda bayrak asma geleneğini daha sonra sürdürsünler ve onlar da çocuklarına bunu anlatsınlar.

Biliyor musunuz ben neden hala çocukluktan kurtulamadım. Neden hala çocuk olma özlemi içerisindeyim? Size neden çocuk olmak istiyorsunuz diye sorsam şimdi inanın. Bana yine kaçamak cevaplar vermeye başlayacaksınız. Biliyor musunuz bundan 89 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ulu önder Mustafa Kemal, silah arkadaşları, bu memleket için kellesini koltuğa alan gerçek vatanseverlerce Ankara’da açıldı. Bu memleket mandayı kabul edemez, esareti kabul edemez, tek başına ya var olacak ya da yok olacak kararıyla milli mücadeleye başlamışlardı. Üç yılın sonunda da Türkiye Cumhuriyeti tarih sayfasında yerini aldı.

Şimdi size asıl konu ile ilgili hem sorular sormak hem de bilgi vermek istiyorum. Şimdi biraz daha rahat edin, daha rahat oturun olmaz mı? Dünya üzerinde çocuklarına bayram hediye eden tek ülke Türkiye, bunu bilmeyenimiz yoktur sanırım. Her sene çocuklarımız okulları kanalıyla 23 nisan hazırlıkları yapar ve büyük bir sevinç yaşamak için çalışırlar. Kutlama töreninde görev alanlar sevinçli, alamayanlar ise içleri buruk, seneye ben de görev alırım düşüncesi ile teselli buluyorlar. Ben de bu yıl dönümü nedeniyle şöyle bir dolaşayım halkın arasında dedim. Öğrencileri gördüm. Halkın bazılarına ise şunu sordum:” 23 nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedir? Sizler 23 Nisan Ulusal Egemenlik bayramı için neler yapıyorsunuz?”

İsterseniz tüm okuyucularım hemen kısa bir düşünsünler bakalım bu soruyu. Öğrencilerden gelen cevap; bu bayramı bize Mustafa Kemal Atatürk hediye etti. Büyük bir sevinçle her sene kutluyoruz diye cevaplandırdılar. Büyüklere sordum, inanın biraz şaşırdım. Cevap veren de oldu, kafasını yana çevirip yoluna devam eden de oldu. Ama şunu söyleyeyim ki çok üzüldüm değerli okuyucularım. İnanın çok üzüldüm. Beni bu konuda mazur görün ama sizlere bu konuda bir iki laf etmeden geçemeyeceğim.

Şimdi beni dikkatli ve can kulağıyla dinler misiniz lütfen. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Ama ne yazık ki bu çocuklarımızın gelecekleri ile, geleceği ile ilgili hiçbir harekette bulunmuyoruz. Okullarda bir takım olaylar olmaya başladı, ama bu olayların önlenmesinde sadece okul yönetiminden, polisten yardım bekliyoruz. Asıl biz velilere de görev ve sorumluluk düştüğü halde ilgilenmiyoruz bile. Okula çağrılan veliler kaçacak delik arıyor. Gidersem para isteyecekler diye. Öğretmen çağırır, çocuğu ile ilgili bir şeyler söyleyecektir ama okula gitmez. Yani olumsuzluklarda taşın altına elinizi sokmaya eriniyorsunuz.

Siz eriniyorsunuz ama bundan 90 yıl önce Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk hiç üşenmemiş. Hem de çocuğu olmadığı halde senin için, benim için, gelecek olan genç nesil için kelle koltukta gece gündüz durmadan çalışmış silah arkadaşıyla. Meclisi oluşturanlar kelle koltukta çalışmışlar. Vatan, bağımsızlık, bayrak adına ölüm ile dans edercesine çalışmışlar. Bir gün olsun şikayet etmemişler. Peki sizler neden şikayet edip duruyorsunuz? Gelecek olan nesle sahip çıkan ecdadının karşısında önünü ilikleyip bir dakika olsun neler yaptığını, neler yapman gerektiğini kendi kendine sordun mu, kendi kendinize sordunuz mu hiç? Okuldan yönetici ve öğretmenler çağırmadan okula gidip çocuğunuzun eğitim durumunu araştırdınız mı, derslere giriyor mu? Ecdadın aç, kuru ekmeği bulamadığı halde savaşı senin için yaparken o ecdada layık olacak hangi hareketi yapıyorsunuz, kendinize sordunuz mu hiç değerli okuyucularım? Bu nasıl bir hayat ki, ehli keyif yaparken sen, bu toprakların savunulmasının bu kadar rahat olunmadığını ne zaman öğreneceksiniz?

Önümüzdeki hafta eğitime devam edeceğim dostlarım. Yalnız şunu unutmayın ki, bu vatan toprakları için şehit olan ecdadımıza layık olmayı düşünüyorsak aklımızı başımıza alalım. Çocuklarımızın okullarına ara sıra gidelim. Durumlarını inceleyelim. Bu ülke bizim. Bu topraklar bizim. Başka Türkiye yok, kendimize gelelim artık. Şu rahatımızı kaçıralım artık, kaçıralım ki geleceğin genç nesli olan çocuklarımızı eğitime, geleceğe nasıl kazandırırız diye okul ile iş birliğine girelim. Gün doğmadan neler doğar derlermiş. Lütfen doğacak olan güneşin karabulutlar içerisinden bize bakmasını beklemeyelim ve çocuklarımızı yetiştirmek için uğraşalım. Uğraşalım ki, sonra torunlarımıza anlatacak, anlata bilecek anılarımız olsun. Bayrağımızı yine bir 23 nisanda torunlarımız ile daha ilerlemiş bir ülkenin insanı olarak göğsümüzü gere gere asalım balkonumuza, olmaz mı dostlarım.

Kalın sağlıcakla.

20.04.2011
Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net